Melih Gökçek'in 25 yıllık saltanatına son veren Mansur Yavaş'a yapılan haksızlıkları kronolojik sıra ile yazsak ansiklopedi olur. Ankara'yı kaybedeceklerini anladıkları anda son atımlık barutları ellerinde patladı. İktidarın "Sayın İşadamı" ilan ettiği Necmettin Geskin isimli şahıs kelimenin tam anlamı ile "mayın" olup kendilerini patlattı. Ama sicili karanlık bu şahsın halen arkasında durulması, raf ömrünün sona ermediğini gösteriyor. Necmettin Geskin'in Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesindeki tavırlarını görseniz "yüksek dağları yarattı"ğını sanırsınız. Duruşmaya başladıktan sonra girip "assolist" havasına büründü. Teammüllere göre yargı heyeti başkanı geç kaldığı için salona almayabilirdi. Hadi aldı diyelim. Ceketinin düğmesini iliklemeden bir süre konuştuktan sonra hızını alamayıp, izin dahi istemeden ceketini çıkarıp hava basmaya devam etti. Gazetecilik mesleğimde yüzlerce duruşma izledim. Yargı heyeti kişinin GBT'sine bakar önce. Hangi suçlara bulaştığına dair bilgi sahibi olur. Böylesi "kriminal tip"ler için davranış şekilleri de doğal olarak farklı ve mesafeli olur. İzin almadan konuşmasına, pişkin pişkin soru sormasına müsaade etmez! Maşallah Necmettin Geskin pek de ayrıcalıklı. Kafasına göre araya giriyor. Avukatların sözünü kesiyor. İzleyicileri süzüyor, türbünlere oynuyor. Ne de olsa iktidar yandaşı medyanın gözünde "kahraman!" iktidarın "saygın işadamı!.." Oysa emekli maaşından başka geliri yok. Malvarlığını hileli şekilde devretmiş. Üzerindeki kıyafet iki asgari ücretten fazla... Davayı don lastiği gibi ne kadar uzatırsa o kadar "prim" yapacak ya! Dosya ile ilgili olmayan konuları gündeme getirip; zamana oynama peşinde. Maksat her 2-3 ayda bir duruşma ile iftirayı sıcak tutmak. Isıt, ısıt servis yap! Yiyen olursa tabi. Ne de olsa tezgah ile Mansur Yavaş sanık sandalyesine oturtulup, itibar infazı yapılacak.
Mansur Bey, görevi devralalı 7 ay oluyor. Gökçek döneminin yolsuzlukları her gün birer birer çıkıyor ya... Hukuk adına hukuksuzca devam eden duruşmalar ile "cambaza bak" taktiği ile başkentlinin yıllarca çalınan paralarının, işlenen suçların üzerini örtmeye çalışıyorlar. Propaganda ikna metodu'nun başında "yalan" gelir. Bir müddet sonra yalanı uyduran kendi yalanına inanır. Lakin bu metod zamanla ortaya çıktıktan sonra "yalancı çoban"a kimse inanmaz. Durum biraz da günü kurtarma taktiği. Milyarlarca dolarlık yolsuzluğu perdelemek için böylesi ucuz numaralar artık sıradan hale geldi. Fakat artık millet yemiyor. Bizim gençlik yıllarımızdaki "Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin" temennimizin yerini "Tanrı Türkü Uyandırsın" aldığı için AKP, Gökçek ve yandaşlarının işi zor. Duruşmadan hemen sonra Ankaralılarla küçük bir anket yaptım. Başkentli Mansur Yavaş'ı benimsemiş. Reklama, gösterişe gerek duymadan sözlerini bir bir yerine getiriyor.
Mansur Bey biz gazetecilere iki ayrı manşet verdi. Birisi "Karşımda bir çocuk pornocusu görüyorum" ve ikincisi "Bu millete hakarettir..."
Bana göre kurgu bir kez daha ters tepmiştir. Başkentli, Yavaş'a sahip çıkıyor. Hukuk sopasına izin vermeyecektir...
