Mansur Yavaş ülkücüleri birleştirdi...
4 Nisan 1997 günü Alparslan Türkeş'in vefatı ile ülkücü hareket "Fetret Devri"ne girdi. Milliyetçi camianın bu "Fetretten fetih çıkarma" gayretleri ne yazık ki Bay Bahçeli'nin üstün (!) gayretleri ile 2002 yılından sonra dağılma sürecine girmiştir. Her kongre öncesi üye kayıtlarının güncelleme adıyla silinmesi, parti içi demokrasinin katledilmesi ile zamanla "umutsuz vaka" haline dönüştü 50 yıllık MHP...
***
"Ülkücüleri sokaktan çekiyorum" diyen Bahçeli'yi bu sözlerinden dolayı sol ve liberal çevreler alkışladı. Türk siyasi tarihine mühür vuran "Ülkücü Gençlik"in menbası Ülkü Ocakları gençlik için "cazibe merkezi" olmaktan çıktı. Bir dönem ortaokul, liselere kadar teşkilatlanan ülkücüler ne yazık ki üniversitelerde bile etkinliğini yitirdi. Ülkü Ocakları tarihinde ilk kez Ocak, "Bay Bahçeli'nin Muhafız Bölüğü" gibi görünmesi, gençlik liderlerinin "Ak saçlılar" olarak bilinen geçmiş yılların önderlerinden uzak tutulması, eğitimin ihmali ile bu günlere gelindi. Milliyetçi-Ülkücü camianın lokomotif unsuru olan "gençlik" parti bünyesinde tüzel kişilik haline getirilmedi. MHP'nin bugün "Gençlik Kolları"nın bulunmayışı MHP misyonunun sonunu hazırlamıştır. Ülkü Ocaklarının partinin gençlik kolları gibi kullanılması "Ocak Geleneği"nin de sonunu getirmiştir. Ocakların parti kongresinde müdahil olması, taraf haline getirilmesi de camianın en önemli handikapı haline gelmiştir. Ve "Kongre talepleri"nin mahkeme koridorlarına düşmesi ile MHP'den kopmalar hızlanmış, Milliyetçi-Ülkücülere siyaset kapılarını kapanmasına sebep vermiştir.
***
Ülkücülerin yeniden siyasi platformda bir çatı altında toplanma gayretleri yine bireysel hesaplar yüzünden henüz gerçekleşememiştir. MHP'den kopup İYİ Parti'ye katılanların bir bölümü seçimlerden sonra istifa ederek bir kenara çekilmişti. Bütün bunların sebep ve sonuçları üniversitelerde "Doktora Tezi" olarak incelenip, yazılmalıdır. Bugün kısa bir hatırlatmadan sonra Ankara'da Ülkücüleri yeniden bir araya gelmesini sağlayan unsura, Mansur Yavaş'a gelmek istiyorum. MHP içerisindeki çekişmelerin hiç birinde "taraf" olmayan Mansur Yavaş, Milliyetçi camianın "Ağabey"i konumunda oldu. Ayrı gruplarla "mesafeli" kaldı. Sadece Ankara'da değil, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde "Ülkücü adaylar"ın yanında yer aldı. Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Saadet lideri Temel Karamollaoğlu'nun aday olabilmesi için imza verip, demokrasiye katkı sağladı.
2014'teki CHP'den adaylığı ile Ankara'da Melih Gökçek diktasının yıkılacağı gerçeğini Başkentlilere yaşatan Mansur Yavaş, kısa sürede "fenomen" haline geldi. Solun, sağın, muhafazakâr çevrelerin de güvenini aldı. CHP içindeki kliklerin karşı çıkmasına rağmen başkentte sonuç almaya odaklanan CHP Parti Meclisinin onayı ile aday oldu. Senelerce "Üç hilal'den başka yere oy vermem" diyen ülkücüler CHP'den aday olan Mansur Yavaş'ın etrafında birleşti. MHP'li, İYİ Partili, BBP'li, DP'li, SP'lilerin büyük bölümü heyecanla Yavaş'ın yanında yer aldı. Ve hedefe kilitlendi...
Yerel seçimlerde "aday faktörü"nün önemi son anketlere de yansıdı. Vatandaşın yüzde 64'ü "adayına bakarım" diyor. CHP Ankara'da bu gerçeği hayata geçirdi. CHP ve İYİ Parti henüz açıklanmayan yerler için mutlaka "birleştirici aday"lar bulmalı...