Lozan neye, ne Lozan'a karıştırılıyor?..
Misâk-ı Milli ve Lozan, R. Erdoğan'ın başkanlık seçimi erken kampanyasının iki önemli argümanı oldu. Erdoğan 29 Ekim'de yaptığı konuşmada, Misâk-ı Milli konusunda tarih dersi verdiğini iddia ederek, "Ben Lozan dedim, rahatsız oldular. Niye rahatsız oluyorsun? Burnumun dibindeki adalar, bağırıyoruz, çağırıyoruz bu adalar bizimdi, bu adalarda bizim eserlerimiz var, tarihimiz var, kervansaraylarımız var. Rahatsız oluyor adam. Niye rahatsız oluyorsun? Bunların altına kim imza attıysa, sorumludur sorumlu" dedi.
Ülkenin içinde bulunduğu olağan üstü kaos ortamında ne kadar iz varsa hepsi birbirine girdi!..Kafalar alabildiğine karışık...AKP iktidarında Yunanistan'a teslim edilen 17 Türk adası ve 1 Türk kayalığını yıllarca belgeleriyle YENİÇAĞ'da yayınladık. O zamanlar kimseden tık çıkmıyordu. Dışişleri Bakanlığı her defasında sağıra yatıyordu. Belgeleriyle her şey ortadayken, Dışişleri Bakanlığı bile açıklama yapamaz hale gelirken,Erdoğan, Misâk-ı Milli ve Lozan konularını sık sık gündeme getirerek, kendi döneminde Yunan askerine alenen teslim edilen 17 Türk adası ve 1 Türk kayalığının sorumluluğunu Lozan Antlaşmasına yüklemeye mi çalışıyor?..
İzlerin daha sarih hale gelmesi için konunun uzmanı Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'a müracaat ettik. Yalım, "Erdoğan, akıntıya karşı kürek çekiyor" dedi. Tüm meseleye şöyle açıklık getirdi Ümit Yalım;
"Misâk-ı Milli, Mondros Mütarekesinin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihinde işgal altında olmayan bölgeleri bölünmez ve ayrılmaz bir bütün olarak kabul etmiştir. Lozan Antlaşması'nın 12'nci maddesinde bahsi geçen toplam 9 ada, 1913 Londra Antlaşması, 1913 Atina Antlaşması ve 1914 Tebligatı ile Osmanlı Devleti tarafından Yunanistan'a verildi. Anılan adalar, 30 Ekim 1918'de zaten Yunanistan'ın egemenliği altındaydı.Lozan Antlaşması'nın 15'nci maddesinde bahsi geçen toplam 14 ada, 1912 yılından itibaren İtalya'nın işgali altındaydı. Anılan adalar 30 Ekim 1918'de de yine İtalya'nın işgali altındaydı. Verilen somut örneklerden anlaşılacağı üzere, Lozan'ın 12 ve 15'nci maddesinde bahsi geçen toplam 23 ada, 30 Ekim 1918 tarihi itibarı ile işgal altında olduğu için Misâk-ı Milli sınırları içinde değildir.
Erdoğan'ın Yunan askerine teslim ettiği 17 Türk adası ve 1 Türk kayalığı ise hem Misâk-ı Milli sınırları içinde hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları içindedir.Hâlihazırda Yunan işgali altında olan 17 ada ve 1 kayalık, 30 Ekim 1918 tarihinde işgal altında değildi. Lozan Antlaşması'nda da verilmeyen ecdat yadigârı adalar 2004 yılından itibaren işgal edildi.
Adaların mesafesi
Dışişleri Bakanlığı, savunmasını Lozan Antlaşması'nın 15.Maddesine dayandırıyor. 15.Madde ile işgal altında olan 13 ada ile birlikte bu adalara bağlı adacıklar da İtalya'ya verildi. 04 0cak 1932 Türk-İtalyan Sözleşmesi ile 12 ada bölgesindeki ada, adacık ve kayalıkların kime ait olduğu teker teker belirlendi. Anılan sözleşmeye göre hâlihazırda işgal altında olan 17 ada ve 1 kayalık İtalya'ya verilmedi, 1947 Paris Antlaşması ile de egemenliği Yunanistan'a devredilmedi.
Yunan askerine teslim edilen Eşek Adası'nın, 12 ada bölgesindeki Yunan Adalarından Batnoz adasına olan mesafesi 18 deniz mili, Lipso adasına olan mesafesi 12 deniz milidir. Ada statüsünde olan Eşek Adası, 12 ada deniz sınırlarının dışında olup Batnoz ya da Lipso adasına bağlı yada bitişik adacık değildir.
Yunan askerine teslim edilen Bulamaç Adası'nın, 12 ada bölgesindeki Yunan Adalarından Lipso adasına olan mesafesi 14 deniz mili, ileriye adasına olan mesafesi 13 deniz milidir. Ada statüsünde olan Bulamaç Adası, 12 ada deniz sınırlarının dışında olup Lipso ya da İleriye adasına bağlı ya da bitişik adacık değildir.
Yunan askerine teslim edilen diğer adaların coğrafi konumu da benzer şekildedir.
Anılan 17 Ada ve 1 kayalık İngiliz ve Amerikan haritalarına göre de 12 ada deniz sınırlarının dışında ve Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenlik alanı içindedir.
Erdoğan, Dışişleri Bakanlığı'na ve Lozan'ın 15'inci maddesine güvenmesin. Ne Dışişleri Bakanlığı ne de Lozan'ın 15'inci maddesi Erdoğan'ı sorumluluktan kurtarmaz."
Misâk-ı Milli hepimizi gerçekten çok heyecanlandırıyor diye yazıya devam ediyordum ki; kapımızın önünden geçen seyyar satıcının sesi ile irkildim...
"Çakmaklara gaz beyleer!.."