Lale Devri'nin sonu Muharrem Kararnamesi'dir
Türk Lirasına yönelik büyük bir değersizleştirme suikastı yapılmaktadır. Göz göre göre Türk vatandaşının elinden satın alma gücü alınmaktadır. Bloomberg''te yapılan bir değerlendirmeye göre "Erdoğan''ın faizleri düşürme yönündeki ısrarı, Türk Lirasıyla maaş alan Türklerin satın alma gücünü büyük ölçüde düşürmüştür". İktidar piyasalarda yaşanan spekülasyonlara müdahil olma yeteneğini de kaybetmiş durumdadır. MB''nin rezervleri eksiye düşüp, yedek akçeler gündeme geldiğinde işin bu noktaya geleceği belliydi.
Bugün eğer bir "ekonomik kurtuluş savaşı"ndan bahsediliyorsa bunun bir numaralı sorumlusu ekonomik kurtuluş savaşından bahsedenlerin kendisidir. Bunun nedeni yanlış alınan ya da alınamayan kararlar, yapılan ya da yapılmayan yatırımlar, üretilen ya da üretilmeyen mallar, desteklenen ya da desteklenmeyen üreticiler, ithal edilen ya da ihraç edilmeyen mallardır!
Bu iktidarın her türlü eleştiriye rağmen dolarla Angus, soğan, saman, et ithal ettiğini hatırlamak gerekir.
AK Parti iktidarı uzun süre ülkede adeta ithal et rahat et stratejisi uygulamıştır. Bu strateji üretmeden tüketmeyi, kazanmadan harcamayı, ihraç etmeden ithal etmeyi esas almıştı.
"Yeni ekonomik model"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk ekonomisini; yatırım, üretim, ihracat ve istihdam" odaklı bir model üzerinden yönetileceğini, "kur ve faiz anlayışına dayalı ekonomi modelini" bıraktıklarını da ilan etti.
Bu modelle düşük faizle yatırımların desteklenmesi düşünüldüğü, yatırımların artmasıyla ihracatın artırılması ithalatın düşürülmesi ve nihayetinde cari açığın cari fazlaya evrilerek dış borca bağımlılığın ortadan kaldırılması amaçlandığı, anlaşılmaktadır.
Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı olmayan eski ekonomik modelin yanlışlığını iktidarın yeni fark ettiği anlaşılıyor.
Muhalefet bir yana biz bu köşede on dokuz yıldır yüzlerce kez iktidarı uyardık. Üretime, yatırıma, ihracata, arza, tasarrufa yönelik bir ekonomi politika uygulanmadığını ve bunun sonuçlarının hayati olacağını yazdık, söyledik durduk, sağır sultan duydu. Muktedirler duymadı.
İktidarın on dokuz yıldır uyguladığı ve sonra da terk ettiğini söylediği model ''üretme tüket, ihraç etme ithal et, icat etme taklit et, arz etme talep et'' modeliydi.
Ekonomiyi yöneten iktidar oligarkları "hiç kimse üretmediğini tüketme, kazanmadığını harcama, olmayan geliriyle gider yapma hakkına sahip değildir" dememişlerdir. Aksine kamunun kıt kaynaklarını ölü yatırımlara, gösterişe, lükse, israfa feda etmekte bir sakınca görmemişlerdir. Hatta itibar ile israf arasında bir ilişki kurarak israfı teşvik etmişlerdir.
İktidar on dokuz yılda ülkeyi tüketim ve ticaret toplumuna çevirmiştir.
Gelinen aşamada uygulanan ekonomik ve mali politikanın ne kadar yanlış olduğunu yine iktidar mensupları söylüyor. Ancak mevcut şartlarda piyasalar alt üst olmuş durumdadır. Kimsenin yarınla ilgili bir kestirimi yok, belirsizlik her yanı sarmış durumdadır.
TOB Başkanı, "Piyasaların ivedilikle istikrara kavuşmasını sağlayacak acil önlemler alınmasını ve öngörülebilirliğin temin edilmesini bekliyoruz" diyor.
İş insanları ve halk çarşıda pazarda fabrikada burnundan soluyor Sanayi ve Teknoloji Bakanı ise, "Türkiye ekonomisini kurlar üzerinden ölçmenin en büyük haksızlık" olduğunu belirterek, "Belirsizlik havasının dağılacağı döneme hızlıca gireceğiz" diyor. Herhalde dolar yirmi lira olduktan sonra belirsizlik havasını dağılacağı döneme hızlıca girecekler.
Piyasalar kavrulurken, dolar almış başını giderken, benzine/mazota günübirlik zamlar gelirken, Merkez Bankasının sözde müdahaleleri ve iktidarın seyirci konumu her şeyi özetliyor.
MB, faizleri düşürüyor kur yükseliyor, kur yükselince olmayan dolar rezerveleriyle sözde müdahale ediyor kur yükselmeye devam ediyor. İktidar MB''nin rezervlerini tükettiği için Türk Lirasını değerini koruyacak ve piyasalara güven verecek gücü yok.
Tarih, Lale Devirlerinin Muharrem Kararnameleriyle son bulduğunu bize bir kez daha ikaz ediyor!