Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Laiklik ve devrimler hâlâ sağlam

ATATÜRK'ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş, kuran ahaliye Türk Milleti denmiş, geri kalmışlıktan kurtulmak için devrimler yapılmıştır. Millet kavramına geçiş ve çağdaşlaşmanın gerçekleştirilmesi kolay olmamış, bu konuda mücadele verilmiş, Cumhuriyet ve Türk Millî sistemi oturtulmuştur.

Sistem,1950'den itibaren zaman zaman erozyona uğratılmak istenmişse de, atılan temeller sağlam olduğu, yetişen yeni nesil bunu benimsediği, akıl ve bilim üstün geldiği için yakın geçmişe kadar fazla zarar görmemiş, hatta bazı alanlarda daha da gelişmiştir.

Sistem zorlanmaya başlıyor

Ancak 1990'ların sonlarından itibaren gelişen siyasi hareketler Türkiye'yi, şeriata dayalı bir sisteme doğru sürükleme tehlikesi göstermiştir. Aşırı dinci grupların, demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimize karşı oluşturdukları tehdit, TSK başta, devletin diğer ilgili anayasal kurumları tarafından sezilmiş ve konu, bunu önleyecek tedbirlerin alınması amacıyla 28 Şubat 1997'de MGK'nın gündemine getirilmiştir. MGK'da anayasa ve yasalara uygun olarak hükümete tavsiye kararları alınmıştır. Ancak konu, yakın geçmişte dava konusu yapılmıştır.

2000'lerde başlayan yeni dönemde ise başta laiklik olmak üzere, Cumhuriyet ilkelerine ve Atatürkçü düşünce sistemine karşı planlı ve kapsamlı bir mücadele içine girildiğine, bu konuda ardı ardına uygulamalar yapıldığına şahit olunmuştur. Millî değerlerimizin canlı tutulmasını sağlayan millî bayramların kutlanmasına kısıtlamalar getirilmiştir. Bunların çeşitli bahanelerle önlendiği ve unutturulmaya çalışıldığı değerlendirilmiştir. Ayrıca her alanda Türklük kavramının yok edilmesine ilişkin uygulamalar yapıldığı görülmüştür.

Diğer taraftan ülkenin varlığını ve bütünlüğünü tehdit eden teröre karşı mücadele kesintiye uğratılmış ve yanlış bir politikayla, mücadele yerine müzakere edilmiştir. Bu konuda küresel güçlerin telkinlerinin halen devam ettiği görülmektedir.

İdeolojik uygulama

Ülkenin varlığı, bütünlüğü, güvenliği, Türk Milliyetçiliği, laiklik başta Cumhuriyet ilkeleri ve Atatürkçü düşünce sistemi konusunda hassas olan, TSK başta ilgili anayasal kurumların, STK'ların, medyanın ve duyarlı vatandaşların, uygulamalara karşı göstermesi muhtemel tepkilerini önlemek için düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca bunların, korku ve baskıyla frenlenmesi yoluna da gidilmiştir. Bu kapsamda TSK'nın yalnızlaştırılması, itibarsızlaştırılması, susturulması amacıyla çeşitli kumpaslar kurulmuş, bu amaçla bir dizi dava türetilmiştir. Bu konuda Gülen Cemaati kullanılmış, ona destek olunmuştur. Sonradan Cemaatle iktidar çatışması çıkmış, Cemaatle mücadeleye girilmiş ve davalar çökmüştür. Bunun son halkası olan 28 Şubat Davası ise, baskının devam ettirilmesi amacıyla kullanılmaktadır.

Laiklik ve devrimler hala sağlam

Birleştirici nitelikteki Türklük yerine, kelime oyunuyla kimlik değil, dini inanç olan Müslümanlık ön plana çıkarılmaya çalışılmaktadır. Şehit cenaze törenlerinde cenaze marşı polemiği yaratılmaktadır. Sürekli yeni bir karşı devrim uygulamasına şahit olunmaktadır.

İslam İşbirliği Teşkilatında Türkiye, laik sistemi benimsemiş çoğunluğu Müslüman bir ülke olmasına rağmen İslam ülkesiymiş gibi lanse edilmiş, laiklik vurgulanamamıştır. Buradaki ülkeler birbirini kollayamadığı gibi, kendi içlerinde dahi birliği sağlayamamaktadır. Öğle olsaydı KKTC tanınırdı.

İçeriden ve dışarıdan girişilen tüm karşı devrimci çabalara rağmen, temelleri sağlam atılan Türkiye Cumhuriyeti, varlığını, bütünlüğünü, ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısını, ATATÜRK ilke ve devrimlerini korumaktadır. Küresel güçler de bu durumdan rahatsız olduğu için, içerideki karşı devrim yaklaşımından da güç alarak, yeni bir anayasayla yapı ve sistem değişikliğini telkin etmektedir.

Karşı devrimler için açılan parantez, amacına ulaşmadan kapanacaktır. Yeter ki buna inanalım ve ona göre hareket edelim.

Kutlanmasından rahatsız olunan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Yüce Türk Milletine kutlu olsun!

Yazarın Diğer Yazıları