Kurultayda gözden kaçan PDY detayı!..
MHP'nin engelli koşuya dönen kongre sürecinde kafaların karışması kadar doğal bir şey olamaz!.. Olup bitenleri meşru zeminde , evrensel demokratik kriterlere, yasalara göre ele alıp bir değerlendirme yapmaya çalışırsanız -aklın yolun birdir- nasıl bir tiyatro oynandığını anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalır.
MHP kurultayı ile ilgili yazılarımızda sık sık altını çiziyorum. Gemerek faciasından bu yana Türkiye'de yaşanan hukuk krizi değil hukuk cinneti. Sıkıştıkları her noktada bir deliye kuyuya taş attırıyorlar, 40 değil 40 bin akıllı hukukçu işin içinden zor çıkıyor. Fakat bu sürecin faydalı bir yanı da oldu. Diğer kesimleri bilemem ama MHP camiasının her bir ferdi, sonunda hukuk fakültesi mezunu olacak!..
Değişimin tescil edildiği 19 Haziran Kurultayından sonra yaşananlar bizce sürpriz değil. Saray ile MHP Balgat dükalığı arasında öyle bir trafik var ki. Neredeyse Melih Gökçek teleferik hattı koyacak!.. Ankara 3'ncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 19 Haziran Kurultayında alınan kararlarının yürütmesini durdurması ile hukukçu değerlendirmesine yer vereceğim. Fakat, gazeteci gözüyle takip ettiğim ve sizlerinde gözünden kaçmaması gereken çok önemli bir husus var. Mahkemenin gerekçeli kararları ile MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli ve Genel Merkez yönetiminin 19 Haziran akşamından beri kongreyi yok sayan söylemleri bire bir örtüşüyor. Küçük bir arşiv taraması yapın, mahkemenin gerekçeleri ile malum itiraz içerikli söylemleri "kopyala- yapıştır" gibi. Hele o, "siyasi partiler genel kurullarını Ankara il merkezinde yapmak zorundadır" yok mu? Kör göze parmak gibi olmuş!..
Yargı oyunlarının paralelinde devam eden, değişimcilere yönelik iftira kampanyalarına bakınca da gözler önündeki bir belgeyi (!) nasıl atladıklarına inanamadım. Olağanüstü kongreye katılan delegelerin kimliklerini kuyumcu titizliği ile kayda alan ve MHP Balgat Dükalığı'nın büyük tepkisini alan Ankara 13'ncü Noterliğinin FETÖ/PDY'nin bir parçası olduğu herhalde gözlerinden kaçmış!.. Ankara 13'ncü noterinin ismi ne?..Fethullah Turan Özeren. Sarayın esasında bu kadar ter dökmesine gerek kalmadı. Bu isim benzerliği asla ve kata rastlantı olamaz. Kısa bir Yenimahalle araştırması ve ardından bulunacak belgelerle konu milli güvenlik sorunu haline getirilebilir. Ardından da bir MGK kararı ve mahkemeleri yormadan yok say 19 Haziran'ı. Hatta kırmızı kitaba bile sokulabilir!..
Ha!..Tam yeri gelmişken; Doktor Devlet Bahçeli'nin değişimcileri hedef alan " Oyun Bozulacak Neden?" adlı kitabına da değinelim. Değişimcilere madalya takmak gerek. Doktorasını yazmayan Devlet Bahçeliye ne yapıp edip sonunda kitap yazdırdılar!..
Şimdi,Ankara 3'ncü Asliye Hukuk mahkemesinin kararının ardından emekli ağır ceza hakimi Feridun Bahşi'nin açıklamalarına dikkat kesilelim;
" Böyle bir şey aslında normal şartlarda olmaz. Mahkeme hâkimi böyle takdir etmiş diyebilirsiniz. Neden olmaz? Çünkü, Cemal Enginyurt bir dilekçe veriyor MHP'nin büyük kongresinin iptalini istiyor. İptali isterken de tedbir kararı istiyor. Hâkimde alel acele tedbir kararı veriyor. Tedbir kararın gerekçesinde de telafi imkânsız sonuçlar doğurma ihtimali öne sürüyor. Şimdi kongrede yapılan tüzük değişikliğine bakmak lazım. Büyük kongre delegelerinin yaptığı değişiklik toplu üyelik silme maddesini tüzükten kaldırdı. Parti kapatmayı kaldırdı. Yasaya aykırıdır yasalarda yok. 'Partiyi kapatıyorum' diyordu. Örneğin; 'Konya da ve İstanbul da partiyi kapatıyorum' diyordu MYK'nın bu yetkisini büyük kongre delegeleri kaldırdı. Genel merkez seçimli kongre yaklaştığı zamanda istemediği delegenin de adayında hakkında disiplin soruşturması başlatıyor ve tedbirli olarak disipline sevk ediyordu. Bu tedbirli olarak disipline sevk ihraç değil. Tedbirli olarak disipline sevk tedbirli olarak seçme seçilme hakkını elinden alıyordu. Ama parti üyeliği devam ediyordu. Daha sonra ceza bile almayabiliyordu. Bu şimdiye kadar kasıtlı olarak yapılan işlemlerdi.
Cemal Enginyurt'un hangi hakkı bu değişikliklerle telafisi imkânsız zarara uğrayabilir. Bu işlemler Cemal Enginyurt'un ne gibi işine geliyor ki böyle bir karar alındı. Üyelik silme; Enginyurt'un ne gibi hakkının telafisi imkânsız işlemler doğurmasına neden olabilir ki? "
Bahşi'nin dikkat çektiği can alıcı nokta ise şöyle;
" Davacı Cemal Enginyurt, davalı olarak MHP'yi göstermiş. Bu çok önemli. MHP'ye davacı Cemal Enginyurt, basındaki açıklamaları ile aynı taraf. Burada dava çağrı heyetine ya da kongre divanına yönetilmesi gerekirken MHP'nin Genel Başkanlığını davalı olarak göstermiş. MHP'nin Genel Başkanlığı bu kongreyi korsan kongre ilan etti. Alınan kararları kabul etmedi. Şimdi, Cemal Enginyurt genel başkanlığı davalı gösteriyor. Şimdi şöyle bir şey olabilir; Pazartesi günü Genel Başkanlığın avukatı gider 'ben bu davayı kabul ediyorum' der. Davacı Cemal Enginyurt, davalı genel merkez. İşlerine gelir zaten böyle bir davayı kabul etmek. Bu konuda da muvazaalı bir işlem olduğunu düşünüyoruz. Genel Merkezi davalı olarak gösteremez. Davalı olarak ancak ve ancak çağrı heyetini ve kongre divanını ya da her ikisini birden gösterebilir. Bunun anlamı yangından mal kaçırmadır."
Bunun adı paralel saray tiyatrosudur!..
"Değişimciler cephesinde durum ne" diye sual ederseniz;
Önceki gün (Cuma) akşam YENİÇAĞ yazarları olarak İstanbul'da iftar yemeğinde Genel Başkan adaylarından Meral Akşener'i dinledik. Mahkeme kararının ardından sıcağı sıcağına yaptığı değerlendirmelerden daha da bilendiği ortaya çıkıyordu. "Bileğimin kırılma ihtimaline rağmen" diyerek anlattığı mücadele sürecinde korku imparatorluğunu yıkmakda ki azmindeki katsayı oranı tavan yapmış. Akşener'i takımı galip gelsin diye gözü açık halde tekmeye kafa sokan futbolcuya benzettim...