Kurtuluş Savaşı bir ihanet mi?
PKK ile pazarlık milletin içine sinmiyor. Sürecin sonunda “bölünme” tek adres olarak sırıtıyor.
Bunu bilen AKP muhipleri dikkatleri Lozan’ın hezimet, Sevr’i hatırlama ve hatırlatmanın ise paranoya olduğuna odaklayarak bir bakıma PKK’lılaşıyor; Büyük Ortadoğu Projesi’nin faal elemanları haline geliyorlar.
Öyle sözler söylüyor, öyle argümanlar ileri sürüyorlar ki insan gözlerine inanamıyor. Hem de en aklı başında olanları yapıyor bunu: Kurtuluş Savaşı bir “savunma savaşı” olduğu için statükocularda (Sevr geliyor dediğimiz için meselâ biz ‘statükocu’ oluyoruz) Sevr paronayası varmış. Böyle olduğu için de Lozan’ın zafer mi hezimet mi olduğu sorusu daha bir anlam kazanıyormuş!
İçlerinden “Keşke Lozan hezimet olsaydı” geçiyor gibi sanki. Diyelim ki öyle... Ve insan sormadan edemiyor: Lozan hezimet ise, Sevr ne peki?
Sonra, “Kurtuluş Savaşı yapmak” ne zamandan beri “küçümsenir” ve “ayıp” bir şey oldu. En kutsal savaş “Kurtuluş Savaşı”dır. Kişi bile namusunu, malını, canını kurtarmak için mücadele ederken ölürse şehit olur. Milletler kurtuluşları için savaşmayacaklarsa o ordular niçin besleniyor? Komşu ülke Suriye’ye saldırsınlar, Haçlılarla beraber Irak’a, Afganistan’a girsin, Müslüman kanı döksünler diye mi? Bu cinayet, bu bir ganimet savaşı olmaz mı?
Demek ki Afganistan halkı dün Ruslara, bugün de ABD ve müttefiklerine karşı “Kurtuluş Savaşı” vermekle çirkin bir iş yapmış oluyor ve demek ki dün SSCB, bugün de ABD ve müttefikleri Afganistan’a saldırarak yüce bir amaca hizmet ediyorlar! Sizleri okuyunca anlıyoruz Sayın Erdoğan’ın BOP Eş Başkanı olarak Haçlılarla birlikte ülkesini savunan Müslümanlara karşı o ülkelere saldıran Haçlıların yanında niye yer aldığı?!
Bu durumda Çanakkale’ye saldırtan Churchill kahraman, Çanakkale’yi savunan Mustafa Kemal hain oluyor. Sakarya’daki Türk komutanlar ve tabi başta Atatürk hain, Bursa’da Osmanlı’yı kuran atalarımızın sandukalarını, “Kalkın da milletinizi kurtarın” diye tekmeleyen müstevli kuvvetler komutanı Venizelos da kahraman oluyor. Lozan’ı hezimet olarak görenlerin, “Keşke Kurtuluş Savaşı olmasaydı, İngilizler bu toprakları işgal etseydi, biz dinimizi daha iyi yaşardık” dediklerini biliyoruz. Ve onların bugünkü uzantılarının, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmayı yeğlediklerini” açık açık yazdıklarını da unutmuş değiliz.
Böyle bir ortamda Lozan’ın elden gitmesi ve Sevr’in gündeme gelme endişesi taşınması paronaya ise, diyecek bir şey yok. Üstelik Sevr ve Mondros’ta bir de Boğazlar meselesi vardır. İstanbul ve Çanakkale Boğazları için ayrı bir bayrak, ayrı bir kanun, ayrı bir yönetim istenmiyor muydu? İsteniyordu. Peki aynı şeyleri daha altı-yedi yıl önce Rahmi Koç istemedi mi? Boğazlar için uluslar arası yönetim ve ayrı bir statü talebinde bulunmadı mı? O zaman paranoyak kim? Büyük Ortadoğu Projesi aralarında Türkiye’nin de sınırlarının değiştirilmesini öngörmüyor mu? Öngörüyor. Akıl var fikir var. Bu topraklarda bir tek Türk istemeyen Haçlılar bu sınır değişikliğini Türkiye’nin lehine mi yaparlar, aleyhine mi? Yine onlar değil mi SSCB dağılınca kurulacak Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye’nin arasına bir Kürdistan sokmak istediklerini açık açık yazan, hayata geçirenler?
Haçlı hıncı ve Sevr gerçeği bu kadar diri iken bu ülkenin başında Lozan’ı hezimet olarak gören bir zihniyet olur ve o zihniyet Türkiye’yi de parçalayacak olan BOP’un Eş Başkanı olmaktan ve aldığı bu görev ile Diyarbakır’ı BOP’un yıldızı yapmaktan bahsederse, Sevr’in gündemde olabileceği endişesine kapılanlar mı paranoyaktır yoksa bu hakikat bu kadar ortada iken Sevr’in ayak seslerine kulak tıkayanlar mı?
Allah(c.c.) böyle düşünenlere akıl fikir, bu kafadakilerle birlikte aynı havayı teneffüs edenlere de sabırlar ihsan eylesin.
Türkiye’yi 36 etnik guruba böldüler sanıyorduk. Meğer “Lozancılar ve Sevrciler” diye de bölünüp 38 parça olmuşuz da haberimiz yok!
Ve sayın okuyucular, cahilliğimi bağışlayın. Gerçekten bilmediğim için soruyorum.
Dünyada kendi kurtuluş savaşı için “hezimet” diyen siyasî partiler başka ülkelerde var mı, varsa onların iktidar, bırakınız iktidarı ana muhalefet olmuşlukları söz konusu mu?
Aydınlatırsanız sevinirim.