Kriz derinleşiyor (27 Ekim 2008)

Bitti dedik, daha da derinleşti.
Hamdolsun iyiyiz dedik, kriz bize de sıçradı. Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ekonomik buhranı 1929 yılında yaşandı. Amerika’da başlayana ve 5 yıl süren o kriz üniversitelerde ders konusu olarak verilmekte.
Başkan Bush’un dünyanın hâkimi olma felsefesiyle başlayan operasyon maalesef dünyayı bir felakete sürükledi. Globalleşme adı verilen bu zincir bir bütün olarak dünya borsalarının çökmesine neden oldu.
Krizin şu anki boyutu dünya için 25 milyonun üzerinde işsiz, 10 binin üzerinde batan banka, bir o kadar da devletleştirilen finans kurumu. Dünyanın en büyük şirketlerinden olan General Elektrik ve General Motor bu krizde iflas noktasına gelen devler listesinde. Şu an için buharlaşan paranın birkaç katrilyon dolar olduğu tahmin ediliyor.
Gelelim Türkiye’ye.
Başbakan’ın hamdolsun iyi durumdayız sözü de siyasi tarihe geçti. Ülke krizden dolayı yanıp tutuşurken Türk Lirası bir günde yüzde 5-6 değer kaybederken, borsa 50 binden 20 bine gelirken hamdolsun iyi durumdayız demek elbette siyasi tarihe geçecek bir cümledir.
Türkiye şu an krizin odak noktasındadır. Diyorlar ki Türk bankaları ayakta. Söyler misiniz lütfen, Türkiye’de banka mı kaldı ki ayakta olsun. 2001 yılında kimine göre Anayasa fırlatmadan, kimine göre de dönemin başbakanı merhum Ecevit’in gaz sancılarından çıkan bir krizdi bu, ama gerçek nedeni halen tespit edilmiş değil. İşte o kriz hem Türkiye’yi bitirdi hem de Türk bankalarını. Onlarca banka bir gecede battı. Batmayanlar ise haraç mezat yabancılara satıldı. Satılamayanların borsadaki hisseleri ise yabancıların kontrolüne geçti. Bu nedenle dünyadaki bu kriz Türk bankacılık sektörünü şu anda etkilememiş görünüyor.
Durumun böyle devam etmesi halinde bankacılık sektöründe de büyük bir kriz yaşanabilir.
Bankalar tıpkı kredi kartı çılgınlığı gibi tüketici kredileri ve konut kredileri dağıttı. Bu kredileri dağıtabilmek için yurtdışından buldukları kredi ile borçlandılar. Bankalar bunu yaparken nasıl olsa dolar yükselmiyor düşüncesiyle hareket ettiler. Son 2 yıldaki dolar kur ortalamasının 1.200 YTL olduğunu kabul edersek ve bugünkü dolar kurunu da 1.70 olarak baz alırsak bankaların sendikasyon borçlanmalarından dolayı 500 YTL zararları var. Bu zarar 10 milyar dolarla çarpıldığında ortaya ürkütücü bir tablo çıkıyor. Yani dolardaki bu hareketlilik banka yöneticilerinin uykularını kaçırıyor.
Türkiye ne tedbir aldı?
Türkiye’nin aldığı tedbire bakarsanız ortada hiçbir şeyin olmadığını görürsünüz. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan televizyona çıkıp 2 saat açıklamalar yaptı. Bu açıklamalar tedbirden çok icraatın içinden programı gibiydi. Şunu yaptık, bunu yaptık. Alınan tek tedbir yerli yatırımcılardan yüzde 10 stopajın kalkması oldu. Komediye bakın. Borsada hisse senetleri son bir ayda yüzde 50 değer yitiriyor. Siz tedbir olarak yüzde 10 vergi almayacağım diyorsunuz. Ortada kâr mı var ki vergi alacaksınız. 100 liranın 80 lirasını yitiren yatırımcılardan zaten bu şartlarda vergi almanız teknik olarak mümkün değil.
Sonuç olarak Türkiye’de kriz derinleşiyor, ve biz de bu krizi inşallahlarla maşallahlarla atlatmaya çalışıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları