Kredi almak zamanı mı?
Merkez Bankası faiz istatistikleri ve ilan edilen kredi faiz oranları, aldatıcı oluyor. Çünkü Türkiye’de kredi maliyetleri ile kredi faizleri farklıdır. Kredi faizleri üstüne ayrıca yüzde 15 Banka ve Sigorta muameleleri vergisi (BSMV), yüzde 15 Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) ve 760 lira da dosya ve sigorta maliyeti biniyor. Bu durumda;
*Yüzde 53 olarak ilan edilen ihtiyaç ve tüketici kredi maliyeti yüzde 70,3,
*Yüzde 56 olarak ilan edilen ticari kredi faizleri maliyeti yüzde 60,
*Yüzde 40,44 olarak ilan edilen konut kredisi maliyeti yüzde 57 oluyor.
1.Merkez Bankası hedefine ve TÜİK verilerine bakarsak 6-7 ay TÜFE oranı yüzde 70 dolayında olacaktır. Bu demektir ki;
Tüketici kredilerinde reel faiz sıfır dolayındadır.
Bankalar yüzde 35 ile MB’den fon sağlıyor. Bunun bankaya maliyeti en fazla yüzde 45 demektir. Ancak bu fonu tüketiciye yüzde 70 maliyetle satıyor. Yani yüzde 55 kârla satıyor demektir. Mevduattan krediye dönüşmesinde bu kâr beş puan düşük olabilir. Anlaşılan hükûmet bu hesapları yapmak istemiyor.
Ticari kredilerde eksi reel faiz oranı eksi 7,51’dir.
Enflasyonun altında bir maliyetle kredi kullanmak, yatırım maliyetlerinin düşmesi ve kârlılığın artması demektir. Hükûmet de ekonomiyi canlı tutmak için faizleri eksi tuttuğunu söylemişti. Ekonomide talep tarafında canlanma oldu. Enflasyona yansıdı. Ancak yatırım ve üretim artmadı. Çünkü güven sorunu var. Yerine ithalat arttı. Dış açıklar arttı.
Konut kredilerinde eksi reel faiz oranı yüzde 7,81’dir.
Konut almak isteyenlerin, eğer bu konutu oturmak üzere alacaklarsa, sabit faizli konut kredisi almaları rasyonel olur. Ama yatırım amacıyla konut alanların dikkatli olması gerekir. Dolar ve dövizini bozdurarak konut almak için zaman erkendir. Zira; konut fiyatlarında balon var, bundan sonra normal şartlarda konut fiyatları enflasyonun altında artar.
Halen TL, bir Euro ve bir dolardan oluşan döviz sepetine karşı MB TÜFE bazlı reel kur endeksine göre yüzde 44 oranında daha düşük değerdedir. Buna rağmen, iç-dış siyasi sorunlar ve döviz sorunu nedeni ile ani kur artışı olabilir. Altın ise her zaman altındır.
2.Öteden beri hükûmetin diğer faiz yanlışı, bankaların aylık faiz uygulamasına göz yummasıdır. Bankalar kredi verirken aylık faiz üstünden, mevduat toplarken yıllık faiz üstünden işlem yapıyor veya belirliyor.
Bu yanlışta Merkez Bankası’nın da günahı var. Çünkü “kredi kartlarında uygulanacak azami faiz oranlarını” yasaya göre MB ve de aylık olarak belirliyor.
Faiz denilince yıllık faiz anlaşılır. Aylık faiz uygulaması istikrar sorunu var anlamına geliyor.
Dahası, birkaç katılım bankası hariç, bütün bankalar MB azami aylık faiz oranını uyguluyor. Bu uygulama bankalar arası kartel olduğunu gösteriyor.
3.Bu avantajlarına karşılık bankacılık sektörünün de sorunları var. Bunların birisi; bankaların eksi reel faizli hazine bonosu almaya zorlanmasıdır. Bu uygulama bankalarda zarar yazıyor. Diğeri; kur korumalı mevduattan çıkış limitini getirmeye zorlamak da bankalara ilave maliyet getiriyor.
Bankacılıkta yüksek kârlara rağmen, bazı bankalar satıp çıkıyor. Ya da satış için aracı anlaşması yapıyor. Bunun nedeni de yine yabancının güven sorunu yaşamasıdır.