Koş Sevim! ortalık Holywood'a döndü..
"ABD Başkanı Trump, Türk heyetine bakarak, 'Bakın, şu insanlara bakın.. Onlarla anlaşmak çok kolay.. Hiçbir Hollywood setinde bu kadar güzel insanı birarada bulamazsınız..' diyerek övdü..."
Böyle diyordu günümüzün gazeteciliği (!)
Trump Cumhurbaşkanı'nın yanındaki ve karşısına sütlü tabağı gibi dizilmiş heyetimizi bu sözlerle övmüş..
Günümüzün şaşkın, ahlaksız, şahsiyetsiz gazeteciliği, bunu bir övgü gibi anlattı..
**
Oysa 'Hollywood Seti' bizde pek de olumlu bir ifade değildir.. Sadece bizde mi, Amerikalılar'da da..
Bir riya, bir tiyatro, bir tezgah görüldüğünde benzetme ortaktır, "Hollywood seti" gibi...
Elbette aynı ifade güzelliği tarif için de kullanılır.. Ama biz bize konuşuyoruz, oradaki Türk heyetinde de bir Brad Pitt yok, bir Richard Gere yok...
Yanlış anlaşılmasın... Hepsi kendi çapında eli yüzü düzgün insanlar.. Ama bir Hollywood yıldızı da değiller...
Ve aslında bunu Trump da biliyor, bizimkiler de...
Ah şu ABD Başkanlarının ilgisine muhtaç olmaktan duyduğumuz gereksiz gurur var ya, işte herşeyin müsebbibi o..
Adam iki laf edince, Hollywood falan deyince, neredeyse oturup film teklifi bekleyecekler...
**
Aslında Trump haksız sayılmaz.. Heyete bakıyorum da herkes kendi rolünde.. Bi nevi oyunculuk var işin içinde..
Daha Türkiye'den Japonya'ya gitmeden Amerika'ya atarlanan Cumhurbaşkanı, "Trmup bizi seviyor.. Cici Başkan" modunda...
Bu rol değil de nedir?
**
Türkiye'de, ABD'nin ne düşündüğü değil, bizim ne karar verdiğimiz önemli diyen Savunma Bakanı, Trump'ın Hollywood lafıyla, Top Gun'daki üniformalı Tom Cruise havasına giriyor...
**
Türkiye'de ABD ile ilişkiler konusunda, herkesten daha olumlu dursa da, kendini iktidarın dümen suyuna bırakan MİT Başkanımız, bu sözler üzerine bi James Bond havasında..
**
Dışişleri Bakanımızı hiç saymıyorum.. Çünkü o atarlandığı her ülkenin lideriyle bir araya geldiğinde öyle bir bakıyor ki gözlerine, sanırsın asker arkadaşı... Antalya Film Festivali ile idare etmek zorunda olduğu için, Hollywood benzetmesi en çok onun işine gelmiş gibi...
**
Ama ben bütün bu isimler arasında olmayan Süleyman Soylu orada olsaydı ne yapardı meraktayım.. Başkan Trump "Hollywood" benzetmesi yaptığında nasıl davranırdı?
Diyor ki içimdeki ses; dün övgüler dizdiği, bugün terörist ilan ettiği fetullah gülen Amerika'da ve Amerikan devletinin koruması altında olduğu için, yeniden, "Hocaefendiye taarruz edilmesini önlemeliyiz" mi derdi, 'Sayın başkan muhterem hocaefendimize selamlarımı, saygılarımı iletin' mi derdi, bilemedim..
Ama pek sevineceği bir gerçek...
**
Sonuçta, ABD Başkanı Trump bi nevi alay etti, bizimkiler ve onların suflajıyla günümüz gazeteciliği de (!) heyyooo pozunda...
Sonuç?
Türkiye'ye dönüşte yeniden Yeşilçam'a da dönerler, merak buyurmayın.. İçeride Yeşilçam, dışarıda Holyywood..
Bunlar için herşey rol icabı zaten...
Nereden mi çıkarıyorum?
Trump'ın sözlerindeki şu cümleyi atladınız herhalde;
"Bakın, şu insanlara bakın.. Onlarla anlaşmak çok kolay.."
Bir de sos niyetine Trump'ın şu sözünü ekleyin;
"Rahip Brunson'u istedim.. Erdoğan hemen verdi..."
İçeride habire Trump'a ve ABD'ye atıp-tuttuklarını hatırlayın... Trump'ın bu sözlerini okuyup, gözlerinizi kapatın..
Tiyatroyu ve 'Hollywodd'u daha iyi göreceksiniz...
Bence de Trump haklı.. Hollywood'da bile yoktur böyle senaryo, böyle figüranlık...