Kor'ların beraatı...
15 Temmuz hain kalkışmasının dumanının tüttüğü günlerde "haksız tutuklamalara" karşı çıkan yazılarım yüzünden yakın arkadaşlarım ve bazı meslektaşlarım tarafından ağır eleştirilere maruz kaldım. Dahası birileri arkamdan dedikodu bile yaptı. Her şeyden önce; "önce insan sonra gazeteci" olduğumu belirterek "sadece gerçeğin peşinden gittiğimi ve hukuku esas aldığımı" beyan edip inandığım doğruların ardında durmaya ve gerçekleri yazmaya devam ettim, edeceğim de...
15 Temmuz gecesinin karanlıkta kalan hususları zamanla ortaya çıkacak. İşte o zaman "toptancı mantık" yargılanacak. Uzun yıllar cemaat denilen örgüt ile iş tutanlar, darbeden sonra "darbesavar" kesilip yine işin kolayına kaçarak, hiç bilmediği, okumadığı, incelemediği, tanımadığı insanlar için toptan "Darbeci" damgası vurdu. Ne de olsa geçer akçeydi. Ucuzdu. Önüne gelenin boynuna bu yaftayı asmak prim bile yapıyordu.
"Albaylar ve Tuğgenerallerin darbesi" olarak bilinen 15 Temmuz'da tutuklanan "Korgeneraller"in büyük bölümünün suçsuz olduğunu, bunun TSK'daki bir başka "tasfiye" planından öteye gitmeyeceğini 12 Ekim 2017 tarihinde bu sütundan "Kor'lara Kumpas" başlıklı yazım ile duyurdum. (İlgili yazı için tıklayın.)
***
Darbecilerin 1. Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanı olarak ilan ettiği Korgeneral Erdal Öztürk'ün, o gün bir ay önce planlanan tatil için Antalya'da bulunduğunu, darbecilere ilk karşı çıkan personelin önünde geldiğini, dahası Harb Okulu yıllarından beri tanıyıp, kefil olduğumu beyan ettim. Erdal Öztürk için yandaşlar, candaşlar, tetikçiler öyle manşetler attı ki ifadesi bile alınmadan adeta "infaz" edildi. Yıllarca mücadele verdiği hain darbecilerle aynı safta gösterilip, onlarla aynı cezaevinde tam 14 ay hapis yattı. Ağırlaştırılmış müebbet isteniyordu. Mahkeme 14 ay sonra "Pardon" deyip tahliyesine karar verdi. Her biri Türk Milliyetçisi olan ailesi umudunu hiç bir zaman yitirmedi. Erdal Paşa tahliye olunca basından uzak durdu. Beraat edip aklanacağı günü sabırla bekledi. Ve geçtiğimiz gün mahkeme tarafından beraat kararı ile aklandı. Yaşadığı acılar yanına kâr mı kaldı! Orgeneralliğe terfi edip belki de Genelkurmay Başkanlığı'na kadar yükselecekti...
Korgeneral Abdullah Barutçu... Ömrü dağlarda geçen Komando subayı... Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi en önemli görevler üstlenmiş biriydi. O gece EDOK Eğitim Komutanı makamındaydı. Askerî okullara alınan FETÖ'cülerle ilgili soruşturma yapıp, bazılarını atmıştı. Darbecilerin Kuleli Askerî Lisesi öğrencilerini bile öne sürüşünde kalkıp İstanbul'a giderek Kuleli ve Piyade Okulu'nda duruma hâkim oldu. Derken tutuklandı. Ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. 13 ay boyunca hapis yattı. Tahliye oldu. Haftada iki gün karakola giderek imza attı. Ve beraat etti. Abdullah Barutçu bu davada tutuklanmasa Orgeneralliğe terfi edip şimdi ordu komutanı olabilirdi... Halen yaşadığı acıları unutmuş değil!..
Korgeneral Yıldırım Güvenç'i bu sütunlardan defalarca yazdım. O gecenin kaderini nasıl değiştirdiğini. Uçaklara, tanklara benzin ikmalini kestirişini yazdım. Ankara'da Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları karargâhları işgal altında iken Lojistik Komutanlığında kurduğu karargâh ile polis, vali ve hükümet ile irtibat kurup, Türkiye'nin her yerindeki birliklere emir verip darbecilere inanmamalarını ve gözaltına almalarını sağlayan kişiydi. Darbecilerin ana karargâhı olan Akıncı Üssü'ne düzenlenen operasyonun başındaydı. Kuvvet komutanları dahil, derdest edilen subayları kurtarıp, kan dökülmeden darbecilerin teslim olmasını sağlayan Güvenç'e madalya takılması gerektiğini de yazdım.
"Tutuklanmanız hayati tehlikeniz için hayırlı olacak" diyen hâkimler, duruşmalarda tanıkların huzurunda o geceyi anlatan Yıldırım Güvenç'i tam 19 ay tahliye etmediler. Dava devam ediyor. Henüz beraat kararı çıkmadı ancak eninde sonunda aklanacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Korgeneral Yıldırım Güvenç haksızca tutuklanıp hapse girmeseydi birinci sıradan Orgeneralliğe terfi edip 2. Ordu Komutanı olacaktı. Hapisteyken babasını kaybetti. Ailesi çok acı günler yaşadı. Güvenç Paşa halen adlî kontrol altında... Beraat etse bile kayıplarının geri dönmesi mümkün değil. Yıldırım Güvenç gibi bir Türk subayı Kuvvet Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'na çok yakışırdı... Hem de çok...
Yarın silah arkadaşları-komutanlarının sahip çıkmaktan korktukları diğer Kor'ları yazacağım.