İstanbul'dan Karadeniz'e doğru çıktığımız gönül seyahati zaman zaman şeker illeti yüzünden aksadıysa da dostlarla hemhal olduk. Yol boyu vatandaşların siyasi nabzını tuttuk. Recep Tayyip Erdoğan'ın partinin başına geçerek KHK'lar ile her şeyi kendisine bağlaması öncelikle AKP'ye oy verenler arasında rahatsızlığa sebebiyet vermiş. "Metal yorgunluğu" adına teşkilatta nöbet değişimleri konusunda da endişe var. Sıranın kendisine gelebileceğini hesaplayanlar ciddi bir tasfiye beklentisi içine girmişler. Evet; "Reis" ciddi fenomen olmaya devam ediyor. Ancak AKP'nin eğitim seviyesi yüksek olanları sorgulamaktan da geri durmuyor. Yıllar önce ANAP ve DYP'de siyaset yapmış eşrafın önde gelenleri: "AKP'de erime bizdeki gibi 8-10 yıl sürmez. İlk seçimdeki başarısızlıkla hızla dağılırlar" teşhisinde birleşiyorlar.
***
CHP'ye gelince... "Adalet Yürüyüşü"nden hemen sonra gerçekleşen Adalet Kurultayı örgütü bütünleştirmiş. Yıllarca CHP'ye oy veren kitle Kılıçdaroğlu'nun adalet hamlesinin geç kalınmış bir karar olmasına rağmen solun geleneksel eylemci kimliğinin yeniden ön plana çıkmasından memnun. Genç seçmenden oy alabilmenin formüllerinin geliştirilmesini istiyorlar. Bir de CHP'den kaçan oyların geri dönüşü için çare bulmasını... CHP'de ciddi toparlanma her haliyle hissediliyor. Buna rağmen CHP'lilerin en çok merak ettiği konu Meral Akşener'in kuracağı parti...
***
Yollar uzun, çaylar demli olunca muhabbetin sonu gelmiyor. Halen MHP'de kalanların ağızlarını bıçak açmıyor. "Baba ocağında ısrar" edenler "ya sabır" çekerek siyasi tartışmalardan uzak durmayı tercih ediyor. Gözler de, gönüller de Akşener'in ilan edeceği partinin hazırlığında. Görüştüğüm yüzlerce kişiden birisi bile Devlet Bahçeli'yi savunamadı. Geçmişe olan bağlılıklarından kopamayanlara saygı duymaktan başka elden bir şey gelmiyor.
Medyada resmen ambargo uygulanıyor olsa da Meral Akşener gündemi rüzgâr gibi esiyor. Her yerde o tartışılıyor. Lokal bölgelerde, ilçelerde, illerde kurucu isimler zikrediliyor. Geçmişte ANAP, DYP, DSP, CHP, MHP, RP, AKP milletvekilliği, belediye başkanlığı yapmış bir çok ismin yeni partiye katılacağı yönündeki muhabbetler heyecan dalgası yaratmış. Birinin eksik bıraktığını ısrarla diğeri tamamlıyor. Eleştirilerin merkezinde ise basın var... Akşener aleyhinde yazıp-çizenler hakkında Anadolu'nun kendine has tumturaklı sözleri duyulmaya değer.
***
Saadet Partisi'nin durumu ilginç... Son yıllardaki çıkışı ümit verici. AKP'den umudunu yitirenler geri dönmüş. Seçim barajı artık yüzde 50+1 olunca Saadet'in oylarına ihtiyacın önemi de artmış. Millî Görüş gömleğini çıkarmayanlar kilit rol üstlenecek gibi görünüyor. Dahası Saadet'in de içinde bulunacağı yeni partinin şemsiyesinde ittifak arayışları seslendiriliyor. Bizden hatırlatması...
***
Son olarak Hürriyet'ten Abdulkadir Selvi dostumuza bayram şekeri sunalım. Selvi; "Meral Akşener partisini kursun, siyaset tartısına çıksın. Ne kadar ağırlığı var, ortaya çıksın. Akşener'in partisi ilk başta bir köpük meydana getirebilir. Ama önümüzde 2 yıl var. Sonra o köpük gider, parti yerine oturur" değerlendirmesi yapmış. Bir nevi telaşta olan AKP'nin resmi görüşünü yansıtmış. Her şeyden önce başkentin klimalı plazalarından çıkıp, Anadolu'nun en azından duble yollarını kat etmelerini öneririm. Tabii devlet protokolü ile değil. Tek tabanca gezecekler. Kahvede, berberde, markette, otobüs terminalinde, minibüs duraklarında halka kulak verecekler ki o köpük dediklerinin gerçek anlamda dip dalgasına dönüştüğünü görebilsinler... Doğru, köpük uçar gider. Fakat selin önünde durulamaz. Televizyonlarda yoğun yağış ve kasırga görüntüleri var ya... Siyasette yeni bir dalga geliyor ki her türlü baskı ve kumpasa rağmen önünde durmak imkansız görünüyor.
---
Not: Kavurmayı kokutarak lüp lüp yiyenlerin değil, paylaşanların bayramını kutluyor, paylaşmanın sadece bayramlarda değil 365 gün sürmesini temenni ediyorum.
Sevgi ile kalın...
