Kontrolsüz güç bankalar
Bir dönem televizyonlarda bir reklam filmi dönerdi. Bir lastik şirketinin reklamında slogan şuydu: Kontrolsüz güç, güç değildir!
Gerçekten de öyle. Kontrol edemediğin bir güç, hiçbir zaman fayda sağlamaz tam tersi kontrolsüz olduğu için sana zarar verir.
Bugün aynı şey bankalar içinde geçerli.
Bankalar gerçekten çok önemli bir güç. Ekonomiye can veriyor, insanların en sıkıntılı gününde destek veriyor.
Acil 10 bin liraya ihtiyacınız var. Bugün kimden isteyebilirsiniz?
Kime minnet edip bu parayı borç olarak alabilirsiniz?
Gidiyorsunuz bankaya imzayı atıp alabiliyorsunuz.
Yine 10 yıl vadeli konut kredisi alıp, kendi evinizde oturuyorsunuz.
İşinizi mi büyüteceksiniz, bankadan alacağınız destekle bunu çok rahat yapıyorsunuz.
Bu bankacılık sektörünün ne kadar büyük bir güç olduğunu gösteriyor.
Ülkenin ve ekonominin kalkınmasında bankacılık sektörü büyük güçtür.
Hemen geliyoruz reklam filmindeki soruya:
Peki bu güç ne kadar kontrollü? Kontrolsüz bir güç mü?
Bankacılık sektörü bugün kontrolsüz bir güç olmuştur. Yabancı sermayenin adeta talan için geldiği ülkemizde bunu bankacılık sektörü ile yapıyor.
2001 yılındaki o büyük krizden sonra bankalarımızı bir bir yabancılar aldı. Hem de öyle komik paralara aldılar ki, bizler yabancı geldi diye sevindik.
Bugün bankacılık sektörünün büyük bir bölümü borsadaki hisseleri de kattığımızda yabancıların kontrolünde. Şirket olarak Türk olmasına rağmen sermaye olarak yabancı olan bankalar Türkiye'de istediği gibi at koşturuyor. Kendi ülkesinde yapamadığı mobbingi ve zulmü bizim ülkemizde çok rahat yapıyor.
Zaten yumuşak karnı ekonomi olan AKP maalesef sesini çıkartamıyor.
Bankalar krediyi kestiği anda zaten krizdeki ekonomi tamamen duracaktır.
Bunu bilen yabancı iyice kontrolden çıkmış durumda.
Vatandaş artık banka şubelerine girmeye korkuyor.
Geçen hafta sosyal medya adeta yıkıldı. Bir bankanın kredi hazırlama ücreti almışına büyük tepki gösterdi.
Siz ekonomi yönetiminden bir açıklama duydunuz mu? Eskiden bir haksız uygulamada hemen açıklama yaparlardı. İnceliyoruz araştırıyoruz gibi.
Şimdi bankalarla ilgili ne olursa olsun otorite sesiz ve suskun. Çünkü bu kriz ortamında bankalara muhtaçlar. Kredi vermesi için seslerini çıkartmıyorlar. Tabii ki bir de faizi düşürmesi için.
Adam konut kredisi faizini düşürüyor sözde ama yanında akıl almaz sigorta poliçeleri ve masraflar alıyor. Şirketlere ticari kredi faizini düşürüyor ama limit tahsis ücreti, kredi teklif hazırlama ücreti ve daha onlarca masraf alıyor. 1.30 olan kredi maliyeti bir anda yüzde 2'ye ulaşıyor. Bu aylık bir maliyet bunu bir de yıllığa vurduğunuzda bankadan kredi alan adam peşinen batmayı göze alıyor.
Bu kimsenin umurunda değil. Nasıl olsa kâğıt üzerinde de olsa banka kredi faizini düşürdü mü düşürdü.
Bir markete gittiğinizde bir ürün alırken onun fiyatını görüyorsunuz ve kasaya gidiyorsunuz. Gördüğünüz fiyat ile kasada ödediğiniz fiyat aynıdır.
Banka şubelerinde bu böyle değil. Resmî açıklama yapıyor, reklamlarda bağırıyor: İhtiyaç kredisi 1.18'e düştü diye. Ne kadar güzel koşarak gidiyorsunuz ama son aşamada imza atıyorsunuz ki bu aylık 1.8 maliyet 1.80'e çıkmış.
O aşamadan sonra yapacağınız bir şey yok. Zaten ihtiyacınız olduğu için o şubedesiniz. Ya da her şeye rağmen bırakıp gideyim diyorsunuz bu kez hesabınızdan sizden habersiz para çekiliyor. Neden? Kredi hazırlama ücreti.
Yani banka şubesine girerken ne ödeyeceğinizi bilemiyorsunuz.
Bankalar bu nedenle artık kontrolsüz bir güçtür ve bu güç Türkiye'ye zarar veriyor.