Kolonizatör Türk Dervişi...
Merhum Prof. Dr. Ömer Lütfü Balkan'ın "Kolonizatör Türk Dervişleri" adlı muhteşem makalesi çeşitli vesilelerle farklı yayınevlerinin basımı ile münevverlerimiz, Azerbaycan lehçesi ile "ziyalı"larımıza sunulmuştu. Selçuklu ve Osmanlı döneminde sınır ötelerine çeşitli vesileler ile gönderilen ve koloni kurmakla görevli 'derviş'leri anlatan bu makale bizim gençlik yılarımızda ufkumuzu açmıştı. Yine "bizim yitik kuşak"ın fikir erbabları Balkan Hoca'nın bu ilmi çalışmasının çağımızdaki takipçileri olarak ne yazık ki Amerikan ajanı sümüklü vaizin cemaatini örnek gösterdiler. Dahası aralarında ebediyete intikal edenlerin olduğu bazı kişiler milliyetçilik ile asabiye kültürünün arasındaki farkı fark edemeyerek hemşehirlilik adına, vazgeçilmezlerimizin arasında bulunan vakıf ve dernekler adına "ödül" bile verdiler... 15 Temmuz hain kalkışmasının ardından ödülün geri alındığına dair kararlar doğrusu beni bağlamıyor. FETÖ'nün gücünün zirve yaptığı dönemde, sümüklünün parasına biat edenleri zaten defterimden sildim. Türk Dünyasında "Kolonizatör Türk Dervişleri" deyince aklıma merhumlar H. Nihal Atsız, Alparslan Türkeş'ten sonra gelen bizim kuşaktan tek isim Gencehan Tunay'dır... Iğdır'lı, Azerbaycan kökenli Gencehan ile hukukumuz çok eskidir. İtlerin kimsesizliğimize güldüğü dönemlere kadar dayanır. 12 Eylül sonrasında Harb Okulu öğrencisi iken kültür ve edebiyata olan düşkünlüğüm yüzünden merhum Halide Nusret Zorlutöre'nin kurduğu "Töre Dergisi"n de tanıştık önce. Kimler yoktu ki... Ayrı bir yazı konusudur. Daha sonra haftalık Yeni Düşünce ve aylık "Bizim Ocak Dergisi". Malumunuz 12 Eylül'ün ağır koşulları devam ediyordu. "Ülkü Ocağı" demek yasaktı. Cennetin en güzel köşesinde olduğundan emin olduğum merhum Metin Tokdemir'in Genel Başkanlığında Gencehan Tunay da Genel Sekreter olarak "tek tabanca" herşeyin takipçisiydi. Aylık dergi 60-70 bin traja ulaşır mı? Gencehan, sabahlara kadar paketler otobüslere verirdi. Zira kargo şirketleri yoktu o yıllar. Protokol ve az sayıdaki talepleri PTT ile indirimli yollardık.
Henüz SSCB olarak bilinen Sovyetler dağılmamıştı. MÇP'nin kimsesiz günlerindeydik. Bizim Gencehan, Iğdır ve Nahçıvan üzerinden Azerbaycan'a gidip 70 kişilik folklor ekibiyle geldiğinde Metin Başkan ile "Ne yapacağız?" diye birbirimize baktık. Yemeleri, içmeleri, konaklamaları hepsi ayrı para kaynağı idi. Merhum Başbuğ Türkeş'in siyasi kredisi var olmasına rağmen bunu paraya çevirmek zordu. Gencehan zoru başarmıştı. Önce Ankara'da 7 bin kişilik Spor Salonunu hınca hınç doldurduk. Ardından diğer kentler, konuklarımızın kimisi evlerde, bazıları da otellerde yerel imkanlarla karşılanıyordu. Derken İstanbul programına karar verdik. Dönemin en büyük salonu Abdi İpekçi... 18 bin ile 20 bin arası seyirci kapasitesi var. O yıllar ne Fener ne de Galatasaray'ın basket maçlarında tribünün yarısı dolmaz. Kumar gibi karar verip girdik işe. Çok tedirgindim. Fiyasko yaşamaktan korkuyordum. Zeytinburunu'ndaki salon uzak, İstanbul'un ulaşım sorunu vs. derken bir de baktık oturacak yer yok! O gece Türk Milliyetçileri-Ülkücüler için kelimenin tam anlamı ile "dönüm noktası" oldu...
Gencehan bu hiperaktif!... Akabinde SSCB dağıldı... Türk Cumhuriyetleri heyecanı sardı hepimizi. Gidip Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan hava yollarının temsilciliğini alıp Türkiye'ye düzenli seferler başlattı. Para da pul da gözü olmadığı için profesyonelce yapacaklara tek kuruş almadan devretti. Azerbaycan'ın Ermeni işgaline karşı ciddi işlerini yazamam. Türk Dünyası deyince atmadığı adım yoktur. MHP Genel Merkezi önündeki Orhun Anıtları onun projesidir, yaptı; maliyetini bile almadan dikti. Merhum Türkeş sonrası oluşan "Fetret dönemi"nde sessiz kalıp; yeniden Türk Dünyasına bu defa Kırgızistan'a yoğunlaştı. Bireysel yatırımların yanında uluslararası projelere imza attı. Gencehan, tam anlamı ile derviştir. İkiz oğullarının adı Oğuzhan ve Cengizhan'dır... Şimdi tüm Türk dünyasını geziyor. BDT'ye bağlı 17 Özerk Cumhuriyetin yanında Başkurdistan, Yakutisyan, Tuva, Çuvaş gibi bölgelere yaptığı hizmetlerden dolayı "Uluslararası Platformda Temsilci Ünvanı" da aldı. Ankara, Bilkent'te alınteri, emeği ile yaptığı binayı Başkurdistan Cumhuriyeti Konsolosluğu ofisi haline getirdi.
Dün açılışındaydım. Onur duydum. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yapamadıklarını yalnız başına gerçekleştiren, dostluğu, arkadaşlığıyla gurur duyduğum Gencehan Tunay'ı lütfen takip edin.
Yüreğine sağlık Gencehan'ım!..