KOBİ’lerin ekonomideki yeri

Avrupa KOBİ haftası nedeniyle Türkiye İstatistik Enstitüsü Kurumu (TÜİK) de KOBİ’lerle (Küçük ve Orta Boy İşletmeler) istatistiki veriler yayınladı. Türkiye’de 250 işçiden daha az işçi çalıştıran işletmeler KOBİ olarak vasıflandırılıyor.
KOBİ’ler sayısal olarak Türkiye’de mevcut iki buçuk milyon işletmenin yüzde 99.9’unu oluşturuyor. Yani Türkiye’de faaliyette bulunan her bin işletmenin 999’u KOBİ, biri de daha büyük işletme şeklinde organize olmuş.
Büyük işletmeler toplam işletme sayışının binde biri olmasına rağmen katma değer olarak toplam üretimin yarısına yakınını (Yüzde 44.5’)ini yaratıyor. Bu demektir ki bizde üretimde oligopol yapı mevcuttur. Mamafih yine TÜİK’in rakamlarına göre birçok sektörde yoğunlaşma oranı yüzde 100’dür. Yüzde100 yoğunlaşma oranı, bir sektörde toplam üretimin üç-beş firma tarafından yapıldığını gösteriyor.
Söz gelimi yoğunlaşma oranı çok yüksek olan sektörlerde, kağıt hamuru imalatında bir firma, hava yolu yük taşımacılığında 6 firma, sanayi gazları imalatında 7 firma, elektrik enerjisi ticaretinde 11 firma var. Diğer taraftan, tütün ürünleri imalatında, şeker imalatında, motorlu kara taşıtları imalatında, kimyasal gübre üretiminde çok yüksek yoğunlaşma oranı var. Yüksek yoğunlaşma, piyasada oligopol yapıya neden oluyor ve rekabet şartlarını aksatıyor. Bu nedenledir ki Anayasa’da kartelleşme yasaklanmıştır.

KOBİ’lerin payı nedir?

SEKTÖR KOBİ’lerin yüzde payı

Firma sayısı olarak 99.9

İstihdamdaki payı 77.8

Maaş ve ücretler 5.5

Cirodaki payı 64.8

Katma değer (Faktör maliyeti ile) 55.5

Brüt yatırımdaki payı 41.1

İhracattaki payı 59.6

İthalattaki payı 39.9

AR-GE harcamalarında payı 14.9

Öte yandan KOBİ’lerin ihracattaki payı, yüzde 59.6 oranındadır. İthalattaki payı daha düşüktür. Cari açığın düşürülmesinde yalnızca büyümeden fedekarlık yeterli değil. Üstelik maliyeti yüksektir. Gerçekte KOBİ’lerin desteklenmesi ve rekabet gücünü artırmak gerekir. Kaldı ki, kur dengesi sağlanırsa , KOBİ’lerin rekabet gücü artar... Şu anda TL yüzde daha 18 değerlidir. Bu demektir ki Türk firmaları ihracatta yüzde 18 daha kötü durumdadır. Ya devlet bu yüzde18 farkı vermeli veya gerçekçi kur politikasına geçmelidir.
Dün bir köşe yazarı, TL’nin değerlenmesini pozitif bir gelişme olarak göstermiş.. Türkiye’nin cari açık yoluyla kan kaybetme sorunu bu yanlıştan kaynaklanıyor. Söz gelimi ABD ve AB bastırdığı halde Çin, milli parasının değerini artırmıyor. Zira rekabet gücünü kaybedip, cari açık vermekten korkuyor. Biz ise TL’nin değerli para olmasını övecek yanlışlar yapıyoruz.
KOBİ’lerin AR-GE harcamalarını artırması da ihracat imkanlarını genişletecektir. Halen KOBİ’lerin AR-GE harcamaları da yeterli değil.. toplamın yüzde 14.9’unu oluşturuyor.
Yıllardır konuşulduğu halde üniversite-sanayi işbirliğinde gerekli ve yeterli bir adım atılmadı. Mevcut YÖK yasası bu konuda açık değil. Üniversite-sanayi işbirliği uygulamaya girerse, KOBİ’ler için AR-GE sorunu daha kolay çözülür.

Yazarın Diğer Yazıları