Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Kıyamet alameti: “Türkiye’yi dönüştürmek”

Anayasa değişiklik taslağı görüşülürken BDP Genel Başkanı Demirtaş, “Önerilerimiz kabul edilmezse olumlu tavrımızı gözden geçiririz” demişti. Şartları vardı; “Seçim barajının düşürülmesi, hazine yardımı, anadilde eğitim, operasyonların durması, demokratik özerkliğin kabulü, KCK (terör örgütünün şehir kolu) tutuklularının salıverilmesi, Öcalan’ın muhatap alınması.”
Cevap çıkmayınca olumlu destek çekildi.
Teröristbaşı 2 Temmuz’da Türkiye’yi tehdit etti, arkasından devreye Karayılan girdi, aynı yave ile “Evet bin yıllık bir beraberlik tamam da artık bizim irademizi, (egemenliğimizi) kabul edin. Aksi halde kontrollü savaş sona erer” deme küstahlığında bulundu.
4 ve 11 Ağustos’ta İmralı’ya gidemeyen avukatlar, “Öcalan 15 Ağustos’tan itibaren ateşkes çağrısı yapacaktı. Bunu istemeyenler görüşmeyi engelliyor” deyince, Adalet Bakanlığı hemen bir tekne kiralayıp görüşmeyi sağladı. Görüşmeden sonra PKK; “önderliğimizin çağrısı üzerine 13-20 Eylül arasında pasif savunma konumuna geçiyoruz” açıklamasıyla yeni bir Habur rezaleti yaşandı.
Bu görüşmede teröristbaşı; “Bana burada dört kez, ‘Seçim var bekle’ dediler. Sonuç ortada. Bizi oyalıyorlar. 12 yıldır sabrettim. Referandumdan sonra, ’Yine seçim var’ oyalamasına izin vermeyeceğim. Şartlarımın karşılanmaması halinde eylemler şiddetlenerek sürecektir” diyerek sanki “evet”i baskı altında, kerhen kabul ediyordu.
“Ateşi kesme” karşılığında teröristbaşının referandum dönemi için şartları vardı: *Askeri operasyonlar dursun, *KCK tutukluları bırakılsın, *Seçim barajı düşürülsün, *Beni muhatap alın. “
Bu gelişmelere göre siyasi iktidar, PKK ile bir uzlaşmaya varmıştır. Veya PKK tek taraflı bir oyun oynuyor diyebiliriz. İki ihtimalde de, BDP referandumda “evet” diyecek. Sonra da taleplerinin karşılanmasını bekleyecek.
Yani yasal düzenlemeyi gerektirmeyen, askeri operasyonların durması, KCK tutuklularının serbest bırakılması (Habur çadır mahkemesi usulüyle), teröristbaşının muhatap alınması gibi şartlar referandumdan önce ele alınacak.
Bunun kontrolü ise çok kolay. Şöyle ki; BDP boykotu kaldırır “evet” derse veya seçmeni serbest bırakırsa, buna karşılık idari yoldan bazı adımlar atılmaya başlanırsa, Erdoğan mitinglerde PKK ile yapılan bu uzlaşma sebebiyle, “MHP-CHP-BDP-PKK-YARSAV bir cephede” suçlamasıyla alkış almaktan vazgeçerse, PKK ve yandaş medya bu havaya girerse mesele anlaşılmış demektir.
Biz; “vatanımızı ve milletimizi bölmek isteyen PKK ile oy uğruna nasıl olur da görüşebilirler? Devletimizi hayasızca tehdit eden PKK’nın bu tehditleri karşısında neden susulur? Hain teröristlere hak ettiği cevap niçin verilmez, gereği niçin yapılmaz da, sus-pus durulur? Bu siyaset, ağır suç işlemek değil mi?” düşünceleri içinde bu yazıyı noktalarken, deneyimli gazeteci Sabahattin Önkibar’ın gazetemizdeki köşesinde kaleme aldığı “İşte ‘Evet’ için yapılan AKP-PKK ittifakı belgesi!” başlıklı yazısını bir kez daha gözden geçirmekte fayda var. İşte o yazı:
“AKP, referandumda Habur vurgunu yememek için iki haftadır PKK nezdinde girişimlerde bulundu!
Önce Barzani’yi aracı kılıp referanduma kadar sözde eylemsizliği yakardılar!
Ardından İmralı’ya, örgüt referanduma kadar sözde eylemsizlik ilan ederse biz de bazı adımları atarız mesajını gönderdiler!
Ankara’nın öbür yakasında konuşulanlara göre Barzani, Kandil’i ikna için bütün gücünü seferber etmiş!
Keza Öcalan’a dolaylı af getirilecek yeni bir düzenlemenin önümüzdeki aylarda Meclis’e getirileceği de en üst düzeyde taahhüt edilmiş!
Sakın bütün bunlara tevatür demeyin, bu görüşmeler olmasa ve o mesajlar gitmese PKK durduk yerde neden sözde eylemsizlik ilan etsin?
Hem Barzani’nin AKP adına ve lehine aracı olmasından daha tabii ne olabilir?
Şekilde görüldüğü gibi referandum sürecinde artık AKP ile PKK
kol kola girmiş ve kader birliği yapmışlardır!”
Son açıklamayı Karayılan şöyle yaptı. ” Tek taraflı ateşkes “ kararı, Devlet ile Öcalan arasında sağlanan temaslar sonucu alındı.”
Demek ki PKK referandumda “evet” diyecek, karşılığında devletin ve milletin hukukundan pay alıp, iki uluslu devletin kapısı tam olarak açılmış olacak. Yani Üniter-Milli devletten federasyona geçilecek öyle mi? İnanılır gibi değil. Yoksa kıyamet koptu da haberimiz mi yok?
İktidarın “Türkiye’yi dönüştürmek” dediği bu olmasın?

Yazarın Diğer Yazıları