Kılavuz karga olunca
Döviz iki yıl içinde neredeyse ikiye katlanmış..
İki yıl önce tam da bugün 2.97 olan dolar, 4.97'yi bile gördü.. Bugün 4.80'lerde..
Herkes çabuk unutuyor ama, paradan 6 sıfır attıklarında 1.3 olan dolar kurunda hedefleri, 1 lira=1 Dolar'dı..
**
Euro desen farkı yok.. İki yıl önce 3.29 olan kur bugün 5.80'leri gördü..
Tüketici, cebimizin enflasyonu iki yıl önce 7.64 iken, bugün 15.39..
Yani cebimizdeki paranın erime hızı da ikiye katlanmış..
**
Dış borcumuz 453 milyar dolara çıkmış..
Dış ticaret açığımız, yani aldığımız ile sattığımız arasındaki fark ikiye katlanıp, 40.7 milyar dolar olmuş..
Özel sektörün dış borcu 206 milyar dolardan 242 milyar dolara ulaşmış..
Esnaftan, iş dünyasına kime sorsan "Sıkıntı büyük" diyor..
Yurtdışına sermaye çıkışında ciddi artış var..
Ben demiyorum, TEPAV'ın çektiği ekonomi fotoğrafı öyle diyor..
**
Ve çıkıyor Cumhurbaşkanı'nın "Ekonomi Danışmanı"(!), ki kendisi daha çok "Borsa Uzmanı"dır, diyor ki:
-Türk şirketleri altın, dolar hatta euro bazında tarihi dip seviyelerinden işlem görüyor.. Hazine bonolarında ciddi getiri var.. (Ki bu, yüksek faizle borçlandığı için bir ülke için sıkıntılı durumdur) Size tavsiyem, yabancılar ne satıyorsa alın..
**
Herkes jöle kullandığını sanır ama aslında bildiğin Wax kullanan bu 'Yiğit' arkadaşın evlere şenlik
tavsiyesine bak..
Tam da "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" türünden..
Yukarıda sıraladığım tablo Türkiye ekonomisine ait.. Döviziyle, özel sektörünün haliyle..
Bu çağrıyı yapacağın tayfa, kafası rahat, borcu harcı kararında olan yatırımcı.. Yerli yatırımcının hali de bu değil..
Dolayısıyla;
"Yabancılar ne satıyorsa alın" demek, bu şartlarda, asıl yabancılara "Ne satılıyorsa alın" demektir..
Dövizin katlandığı.. Dış borcun zirve yaptığı.. Ortalığın çek-senet mezarlığına döndüğü günlerde, Türkiye'de, bu arkadaş gibi bazı uyanıklar dışında, kim cesaret edebilir alım yapmaya.. Ve zaten hangi dermanla yapacak o alımları..
Evet, daha önce yaşadığımız krizlerde ortaya çıktı böyle dahili kurnazlar.. Ve danışmanlık yaptığı kişi, yani Tayyip Erdoğan ne dedi onlar için;
-Fırsatçılar
E şimdi ne diyor danışmanı?
-Fırsatçılık yapın..
**
Oysa bir ülkeyi yönetenlerin ve onlara akıl verenlerin, sıkıntılı dönemde "Fırsatçılık" yapılmasını tavsiye etmek yerine, gerekli önlemleri alıp, doğru politikalarla, ekonomiyi düze çıkarmak gibi bir görevleri var..
Bu bir gerçek..
Kargaların kılavuzluğunda ülke bu noktaya geldikten sonra, satan yabancı da olsa, milli varlıklar için "Fırsatçılık" tavsiye eden adamdan, ne kadar zorlarsan zorla, ne milli ne de yerli sıfatı çıkar..
Bu da bir başka gerçek..
***
Allahım, bu yazımı haksız çıkar!
Tabi makro-mikro ekonomi, mali disiplin, cari açık vesaire gibi sözler yüzünden, ekonomideki muhabbet büze, yani sıradan vatandaşa uzak gelse de, çok yakında anlayacağız konuşulanların ne demek olduğunu..
Seçimin ardından yağmur gibi gelen zamlarla biraz fark ettik aslında gelenin ne olduğunu..
Ama henüz, vatandaş ekonomisi cephesinde kıvılcımlar şeklinde yürüyor iş..
Gerekli önlemler alınmazsa yangına dönüşeceği kesin.. İşte o zaman daha iyi anlayacağız..
Ama iş işten geçmiş olacak..
**
Oysa bu işin bilenleri uyarıyor aylardır.. Ekonomide güveni tesis etmek atılacak ilk ve en önemli adım diyorlar..
Bu güveni sağlayabilmenin ilk şartı ekonominin temel kurumlarının, Merkez Bankası gibi, SPK gibi, Özelleştirme Kurulu gibi yapıların "ÖZERKLİĞİ"dir diyorlar..
Bu özerklik, dış ve iç piyasalarda bir güven oluşturur diyorlar..
Peki seçimin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameleri takip ediyor musunuz?
Etmeyene hatırlatayım, bırakın özerkliği sağlamayı, bu kurumların hepsini, onu da bunu da şunu da kendine bağlıyor saray..
Çünkü, yangın başladığında "Vıdı vıdı" istemiyor.. Yukarıda örneğini verdiğim "Fırsatçı" kafaların tavsiyeleriyle, kafa göz kırmayı planlıyor.. Onun için bu yetkileri, bir sopa niyetine eline alıyor..
Peki bunun bize hayrı ne?
Şerrinden sıra kalırsa düşünürüz..
Vıdı vıdı istemiyor dedim ya, aslında vıdı vıdı değil, alınması gereken önlemleri sıralayacak o kurumlar..
Ama kimsenin önlem mönlem gibi bir derdi yok.. Çünkü artık o eşiği aştığımızı en iyi onlar biliyor..
Kıyıda köşede sakladıkları sıcak paraları getirerek rahatlatabileceklerini sanıyorlar ama kendi dönemlerinin zenginleri bile, bırakın getirmeyi, parayı dışarı çıkarıyor..
Bu yüzden fırça yiyen yandaş işadamları dedikodularını hala duymayanınız var mı?
**
Bunları yazıyorum ama hala bu iktidara destek olanlar içinde ne kadar duyan olacak bilmiyorum.. Duymanın ötesinde, ne kadar anlayan çıkacak emin değilim..
Ama acele etmeyelim, bir, bilemedin iki ay sonra ateş bacayı sarınca, hayat bizzat öğretecek..
Acı olan, ayrıştığımızı sanıyoruz ama oturup "Birlikte" ağlayacağız..
Önemli not: Allahım ! Bu yazımı haksız çıkar..