Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Kıbrıs’ta tehlikeli gidişat

Son zamanlarda KKTC’deki ekonomik durumun düzeltilmesi maksadıyla Türkiye’nin almaya çalıştığı bazı tedbirler, KKTC’de tepkilere yol açmış ve bu tepkinin boyutları da Türkiye’yi rahatsız etmiştir.
KKTC’deki ekonomik durumun, bütçe dengesinin ve gelir adaletinin düzgün olduğu söylenemez. Ancak bu duruma gelinmesinin sebebini sadece KKTC’de aramak da yanlıştır. Türkiye’nin KKTC için uzun süredir uyguladığı siyasi ve ekonomik politikalar da bu durumu etkilemiştir. Diğer taraftan KKTC’deki ekonomik durumun düzeltilemeyecek kadar bozuk, gelirlerin ve yaşam standardının abartıldığı kadar da yüksek olmadığı anlaşılmıştır.
KKTC ekonomisinin, Türkiye’den yapılan yardım ve hibelerle ayakta durduğu bilinmektedir. Doğal olarak Türkiye’nin yaptığı yardımların ve hibelerin durumunu inceleme hakkı da bulunmaktadır. Ancak KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğu görmemezlikten gelinerek, tüm KKTC ekonomisini denetim altına alacak bir tavır alınması ve bunun siyasi olarak sergilenmesi de o derece yanlıştır.
KKTC’deki tepkilerin ve bu tepkilerdeki söylemlerin yanlış olduğu, anavatanı incittiği, KKTC’ye bir şey kazandırmadığı, sadece Rum kesiminin ve ona destek verenlerin çıkarlarına hizmet ettiği aşikârdır. Bu hatalı ve çirkin davranışa karşılık Türkiye’nin tepkisi de, hem KKTC halkını rencide etmiş, hem de politik açıdan telafisi zor olan sonuçlar doğuracak bir ortam yaratmıştır. Her iki davranış biçimi de yanlıştır. Bu yanlışlıklardan Türklerin zararlı çıkacağı ortadadır.
KKTC’deki kişi sayısının, vatandaş olanlar da dahil, yaklaşık 600.000’e ulaştığı söylenmektedir. İzolasyonlardan bir sonuç alınamadığı da dikkate alınıp, Türkiye ile sağlıklı bir ticari yapı geliştirilerek ekonomik durumun fazla sorun yaratmayacak bir duruma getirilmesi mümkündür. Ancak bunu KKTC halkını rencide etmeden yapmak önemlidir. KKTC yönetiminin de alacağı tedbirlerle ve yapacağı telkinlerle, Türkiye’ye karşı haksız, insafsız ve çirkin tepkilerde bulunulmasının önlemesi ise bundan daha önemlidir. Türkiye’nin de Anavatan olma bilinciyle üslubunu ayarlaması da kaçınılmazdır.
KKTC’de, kışkırtıcıların da etkisiyle ortaya konan tablo ve buna karşılık Türkiye’nin reaksiyonu ve üslubu, bizi Kıbrıs davasında zor duruma düşürmüştür. Türkiye’nin tezlerini altüst etmiştir. KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğu tezini zayıflatmıştır. Rumların eline koz vermiştir. AP’da “Kıbrıs Türklerinin korunması” teklifi yapılmasına kadar varan bir istismar konusu olmuştur. Rumların müzakerelerde KKTC ile değil, Türkiye ile görüşme düşüncesine haklılık kazandırmıştır. Rumların bu durumu, AB dönem başkanlığında kullanmalarına da imkân sağlamıştır. Rumların ABD ve AB’deki destekçilerinin elini kuvvetlendirmiştir.
Bu gelişmelerin sonucunda, “müzakerelerde Türkiye’nin sonsuza kadar bekleyemeyeceği” ifadesi ile ortaya çıkan, KKTC’nin tanınması yönündeki politikamız iflas edebilir. Durumun bu şekliyle devam etmesi, sertleşmenin ve restleşmenin artması, Kıbrıs’ı elimizden çıkartabilir.
Kıbrıs, Ada’da yaşayan Türkler için siyasi haklara sahip, güvenli, hür ve egemen olarak varlıklarını devam ettireceği bir vatandır. Kıbrıs, Türkiye için de tarihi mirastır. Reddedilemez. Kıbrıs Türkiye için güvenlik meselesidir. Vazgeçilemez. En az 60 yıldır Kıbrıs diyen ve bu davanın peşinden koşan, bedel ödeyen ve ödemeye de devam eden Türkiye için Kıbrıs, bir güvenirlik meselesidir. Vazgeçerse artık kimse Türkiye’ye güvenmez. KKTC, AB ile takasta kullanılamaz. Türk halkı Kıbrıs denince heyecanlanır, duygusallaşır. Kıbrıs hiçbir şeye değişilemez.
Bazı çevrelerin, “durumun Türkiye tarafından kasıtlı olarak tırmandırıldığı, sonunda AB’nin istekleri doğrultusunda hareket edilerek seçim arifesinde AB yolunun açılmak istendiği” şeklindeki çarpık dedikodularına itibar edilmemelidir. Sorumlu bakanımızın “AB mi, Kıbrıs mı?” diye bir tercihte, “elbette Kıbrıs” sözü unutulmamalıdır.
Kıbrıs’ı seçimlere dönük popülist milliyetçi söylemlere kurban etmeyelim. Her iki tarafın da aklıselim içinde hareket etmesinin gerekli ve hatta zorunlu olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Haklı olduğumuz yerde haksız duruma düşmeyelim. Düşmanlarımızı sevindirmeyelim. Zira gidişat tehlikeli.

Yazarın Diğer Yazıları