Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yılında hukuksal statüko
Hukukçu Ferhat Aznevi, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. Yıl Dönümünde Kıbrıs’taki Hukuksal Statükoyu şöyle değerlendirdi:
“1964 yılında Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminden Türkleri zorla uzaklaştırmaları ve toplu katliamlara girişmelerinin ardından, BM Güvenlik Konseyi, bugünkü sürdürülemez statükoyu yaratan 186 sayılı kararı almıştı.
Kıbrıs konusu tarihinde kara bir dönüm noktası niteliğinde olan bu karar, Kıbrıs Türklerine karşı soykırıma girişen Rum saldırılarını önlemek için adada BM Barış Gücü’nü oluşturdu.
Öte yandan ise iki halkın egemen eşit haklarını icra ederek kurdukları 1960 ortaklık Cumhuriyetini, silah zoruyla Kıbrıslı Türkleri yönetimden atan Rum liderliğinin yönetimine hukuk kurallarını ayaklar altına alarak teslim etmiştir.
Kıbrıs sorununun hâlâ daha devam etmesinin ana nedenlerinden biri BM’nin, 186 sayılı haksız ve siyasi kararla bir Rum devletine dönüşen ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “Kıbrıs’ın tek meşru hükûmeti” olarak benimsemesidir.
Rum tarafı bu haksız ve siyasi karardan güç alıp konfor alanını sağlamlaştırırken, uzlaşmazlığını sürdürmektedir.
2004 yılında yine Avrupa Birliği Hukuku ve içtihatlarına aykırı şekilde tüm Ada’yı temsilen AB’ye üye yapılan Rum tarafı daha da cesaret bulmuştur.
Anılan iki gelişme çözümün önündeki en büyük engeli teşkil ederken, bu kararların iki taraf arasında yarattığı dengesizlik ortadan kalkmadıkça Rum tarafı hiçbir çözüme yanaşmayacaktır.
Barış Harekâtı’ndan bugüne 50 yıl, BM gözetiminde 1968’de başlayan ikili görüşmelerden 56 yıl geçmiştir.
Yunan-Rum revizyonu, cephedeki yenilgilerine rağmen her fırsatta devam etmiştir.
1948’de On iki Adalar Yunanistan’a bırakılmış, FIR hattı, kıyıların orta hattı yerine, bizim kıyılarımızın yanından geçirilmiş, 10 millik polisiye hava hattı, kara sularının önce 6 sonra 12 mile çıkartılması teşebbüslerinden sonra Meis Adasını içine alan devasa MEB alanı iddiaları gündeme gelmiştir.
BM denetimindeki tampon bölgede (Yeşil Hat) izinsiz olduğu iddiasıyla KKTC ekiplerinin Pile Köyü yol yapımı faaliyetine BM Barış Gücü müdahale ettiğinde, kamuoyunda gündeme geldiği üzere, 1974’ten günümüze Rum kesimi, tampon bölgede yeni iskân alanları edinmiş, KKTC aleyhine sınırlarını genişletmiştir.
Yunanistan’ın Arnavutluk, Kuzey Makedonya, Bulgaristan, Türkiye ve İtalya ile tarihten gelen sorunları bugün de önemli ölçüde devam etmektedir.
1973-76 döneminde Adalar Denizindeki kıta sahanlığı krizi 1976 Bern Antlaşmasıyla, Türkiye lehine sayılabilecek şekilde sonuçlanmış ama Yunanistan bu ahide bağlılığını, uluslararası hukuka ve 1969 Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’ne aykırı şekilde 1987’de tek taraflı olarak kabul etmediğini beyan etmiştir.
Yunanistan uluslararası hukuka uygun şekilde yürürlüğe girmiş anlaşmaları, hukuksuz şekilde yok sayabilmektedir.
Yunanistan, BM nezdindeki 1955 Kıbrıs görüşmelerinde, kendisinin de imzaladığı Lozan Antlaşması’nın, Kıbrıs Adası’nın Britanya’ya devrine dair 16. maddesini de kabul etmemiştir.”
Değerli okurlarım;
Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.
50. bağımsızlık yılı soydaş KKTC halkına da Türk halkına da kutlu olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene…