Kene kimin silahı?

Karahumma 14. yüzyılda Avrupa’nın nüfusunun 3’te birini yok etmiştir. 1321 yılında Moğolistan’da doğan ve nasıl doğduğu halen bir türlü bulunamayan bu virüs Cenovalı tüccarlar tarafından Kırım’dan Avrupa’ya taşındı. Avrupa için kara tarih olan karahumma, İngiltere’ye gemiyle sadece bir fare tarafından getirilmiştir.
Kiliseye göre karahumma Tanrı’nın günahkâr insanoğluna verdiği bir cezadır.
Diğer yandan bu salgın ortaçağın ilk soykırımının da nedenidir.
İsveç’te bir Yahudi’nin ağır bir işkenceyle karahummayı bulaştırdığını itiraf etmeye mecbur edilmesi sonucu bütün Avrupa’da (2 bin Strasbourg’da, 12 bin Mainz’de, 600 Brüksel’de olmak üzere) 15 bine yakın Yahudi öldürülmüştür. İsviçre’nin Basel kentinde Yahudiler canlı canlı yakılmıştır.
Yani Hitler’den önce Yahudi soykırımı karahumma yüzünden yapılmıştır.
Karahummanın Avrupa’da görülmesinin ardından yüzyıllar geçti.
Dünya sıtma mikrobunu ve geçen yüzyılda başlayan bugün yavaş yavaş etkisini kaybeden AIDS mikrobunu tanıdı.
Kilise bu hastalıkları yine Tanrı’nın günahkâr insanoğluna verdiği bir ceza olarak görüyor.
Ancak bugün AIDS’in bilimsel bir çalışma sırasında yaratıldığı bilinen bir gerçek. Bu çalışma konusunda suçlanan tek ülke Amerika!
Günümüzün bir başka vebası kuş gribi. Bu da laboratuvar virüsü. Allahtan dünya bu virüsle kolay mücadele etti.
Kuş gribi Asya’da başladı ve Türkiye gibi bazı ülkelerde görüldü. Türkiye kuş gribi nedeniyle ağır bir ekonomik darbe aldı. Dünyaya meydan okuyan tavukçuluk sektörü bu salgın nedeniyle halen ihracat yapamaz durumdadır.
Yani bu virüs ekonomik bir silahtır.
Gelelim günümüzün en önemli ekonomik silahına.
Kenelere. Ya da diğer adıyla Kırım Kongo Kanamalı Ateş virüsü.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bu virüs biyolojik silah denemelerinin yapıldığı 1940’lı yıllarda ortaya çıkmış ve ansızın yok olmuş.
Aradan geçen 68 yıldan sonra bir anda dünyanın belirli bölgelerinde hastalıklı kene görülmeye başlandı. Türkiye’de neredeyse her gün bir insan bu hastalık taşıyan kene ısırmasından dolayı ölüyor.
Yine şu an itibarıyla hastalığın göründüğü bölgeler Uzakdoğu, Karadeniz ve
Türkiye.
Hastalık tıpkı 14. yüzyılda olduğu gibi Kırım kaynaklı.
Türkiye’de yüzlerce yıldır kene yaşıyor ve 2 yıl öncesine kadar 1 kişi bile keneden ölmedi.
Virüslü keneler sanki bilinçli bir el tarafından Karadeniz’den başlayarak tüm Türkiye’ye yayıldı.
Kene sayısı Türkiye tarihinde hiç görülmediği kadar hızla çoğaldı ve halen de çoğalıyor.
Şu an biz kabul etmesek de, tehlikenin farkına varmasak da önümüzdeki yıl Türkiye’nin bir numaralı sorunu kene olacaktır.
Türkiye büyük bir ekonomik felakete bu keneler tarafından sürüklenecektir.
Şu anda keneler Karadeniz’den Ege’ye doğru yavaş yavaş yayılıyor. Yakın bir zamanda Allah göstermesin Akdeniz kıyılarına ulaştığında Türkiye bacasız sanayii turizm sektörünü kaybedebilir.
Bu Türkiye için yılda 30 milyar dolar turizm gelirinin yok olması demektir.
Türk tarım ve hayvancılık sektörünün bitmesi olacaktır. Çünkü yine önlem alınmazsa bir süre sonra et ve süt ürünlerinden uzak durmaya başlayacağız. Türkiye’de hayvancılık sektörü büyük yara alacaktır.
Kısacası Türkiye farkında olmadığı bir tehlikenin yarattığı ekonomik faciayla karşı karşıyadır.
Dünyanın tarım ürünlerinde yaşadığı bu sıkıntılı dönemde Türkiye tıpkı 14. yüzyıl Avrupa’sının kaderini yaşayabilir.
Zaten İsrail’in geliştirdiği genetiği ile oynanmış tohumla yapılan tarımda Türkiye bu ülkenin güdümüne girmiştir.
Dünyada yaşanan finansal hareketin arkasında İsrail sermayesi olduğu bilinen bir gerçek.
Genetik çalışmalarla da İsrail bir numaralı ülkedir.
Bazı bilim adamları kısık sesle de olsa İsrail’in savaşı silahtan genetik bilime kaydırdığını telaffuz etmekte, ama bu sesler maalesef dediğim gibi kısık sesle yapıldığından duyulmamaktadır.
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı tartışmasına girmek istemiyorum, ama daha 14. yüzyılda İsveç’e bazı Yahudilerin kasıtlı virüs yaydığı suçlamasıyla katliama kurban gitmesi bu tartışmanın 400 yıl önce de yapıldığını gösteriyor.
Dünya değişti.
Artık bombalı-tanklı savaşların para etmediğini Irak’ta gördük.Savaş artık genetik bilimle yapılacaktır. Uçaklardan ’Skut’bombası yerine belki Kırım Kongo virüsü taşıyan keneler ya da başka bir hastalık taşıyan fareler atılacaktır. Bakalım o zaman Kilise’nin azizleri bunu nasıl yorumlayacak?
İnsanoğlunun ahlaksız savaşı mı, yoksa günahkâr insanoğlunun Tanrı tarafından cezalandırılması mı?

Yazarın Diğer Yazıları