Kendi ülkemizde göçmen olduk

Okurumuz M. Aktaş'tan, sorsanız "içimizden biri" olan, "halk adamı" olan, "taban siyasetçisi" olan ama en son ne zaman tebdili kıyafet sokağa "indiğini(!)" kendisi bile unutanlara açık mektup:

''Bu halk üzerine düşeni yaptı. Sekiz senedir milyonlarca sığınmacıyla yaşamaya çalışıyor. Hâttâ bazı bölgelerde sığınmacılar o kadar çoğaldı ki, dayanamayıp doğup büyüdüğü yeri terkeden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları söz konusu. Kendi memleketinde göçmen oldu Türkler.

Sınavı bu ülkenin sıradan insanları verdi, veriyor evet.

Ver(e)meyenlerse sırça köşklerde, lüks semtlerde, korunaklı rezidanslarda bırakın sığınmacıları, sıradan vatandaşın bile giremeyeceği yerlerde oturanlar...

Sürekli bize ne yapmamız gerektiğini üst perdeden söyleyenler...

Sürekli bize sığınmacılarla birlikte yaşamamız gerektiğini dikte edenler...

Sığınmacılardan ne kadar bıktıysak bu zümreden de bıktık.

Çünkü bu sözde hümanistler kafalarına silah dayanıp zorlanmadıkça İstanbul' da Esenler' e, Fatih' e; Ankara' da Demetevler' e, Ulus' a gitmezler.

İğrenirler, aşağılarlar kendi aralarında.

Aktör ve sözde insan hakları savunucusu Richard Gere, İtalya' ya sokulmayan yardım gemisine çıkarak 121 göçmene gıda malzemesi ulaştırdı.

Basın toplantısı ile reklamını yapmayı da ihmâl etmeyen Gere, ''Göçmenleri şeytanlaştırmayın'' çağrısı yaparak İtalyan yönetimini eleştirdi.

İtalya Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini'ni de, ''Salvini kararnamesini eleştiriyorsun da sen kaç tanesini villanda ağırlıyorsun Richard?'' cevabını verdi…

Gere, mültecilerle 1 saat geçirdikten sonra villasına geri dönecek.

Ya İtalya?..

Tekrar bize dönersek;

Hayat zaten yeterince zor!

İşsizlik, parasızlık, ağzını açtığınızda hapisle tehdit edilmek; trafik bile hayatta kalmayı zorlaştırıyor.

Zaten, 15 Temmuz' u anma yerine kutlamaya çeviren magandalarla uğraşıyoruz.

Zaten, kırmızı ışıkta geçip, bir de üzerimize silah doğrultanlarla uğraşıyoruz.

Zaten, iftiracı, ispiyoncularla uğraşıyoruz.

Her köşe başında Türklere GBT yapan 25 yaşındaki bekçilerle uğraşıyoruz.

Hayatlarında ABD' ye gidip maç izlemeden NBA uzmanı olanlar gibi; orta ve alt seviye semtlerde yaşayanları, yaşananları görmeden sığınmacılar hakkında bu halka ahkâm kesenlerden bıktık.

Artık yeter!.."

---

Biraz geç kalmadınız mı?

İktidar yanlısı gazetelerden birinde, vaktiyle kamuoyuna "partinin prensi" olarak takdim edilmiş, milletvekilliği, bakanlık, başbakan yardımcılıkları da yapmış, eski AK Partili Ali Babacan'ın "geçmişini(!)" sorgulayan bir yazı vardı dün. Yazarın "ne yani" diyerek Babacan'a neden sorulmadığını sorguladığı sorulardan bazıları şunlardı:

"Misal ABD'de, Hakan Atilla'nın siyasi rehin olarak senelerce hapis yattığı davada, Halkbank'tan sorumlu bakan olan Babacan'ın adını neden çok fazla duymadık.. Sormayacak mıyız? Bir taraftan Halkbank davasının bir emperyalist saldırı olduğunu söylerken dava delilleri arasında yer alan Ali Babacan'ın meclis konuşmasını yok mu sayacağız?.(29 Kasım 2012) Diyor ki Babacan; "…İran'dan alınan petrol karşılığında Türkiye'den altın nakli yapılıyordu. İran'ın ABD ve uluslararası yaptırımlara tabi petrol satışlarından elde ettiği geliri telafi edebilmesi için kullanılan bir yöntemdi bu.." Yani saatler piyanolar çikolatalar ayakkabı kutuları falan uçuştu havalarda da ilgili bakanın bu sözü neden hiç konu edilmedi, bunu sormayalım mı?.."

Sorun, sorun tabii de; bu sorulardan ziyade bu soruların neden o konuşmanın yapıldığı 29 Kasım 2012 günü sorulmadığını sorun mesela!

Babacan'ı sorgulamak için neden 7 yıl beklediğinizi, neden AK Parti'den istifa etmesini beklediğinizi, neden yeni bir parti kuracağını ilan etmesini beklediğinizi sorun!

Ve tabii, Babacan bu işlere hiç kalkışmamış olsaydı o zaman da yapacak mıydınız, yapabilecek miydiniz bu sorgulamayı, onu sorun mutlaka!

Demem o ki, madem şahsıyla alakalı bunca şüpheniz, kafa karışıklığınız vardı; sorup soruşturmak için biraz geç kalmadınız mı!

---

Bir bitmediler…

Kulaktan dolma, uzaktan duyma değil; bizatihi şahit olduğum manzara:

Hacı Bayram Veli Türbesi… Önceki gün… Ziyarete gelenler avluda, türbenin etrafına birikmiş dua ediyorlar. Ellerini açmış duaya duranlardan birinin -60'larında bir kadın- başı açık… Kendince saygısını göstermeye çalışıyor o da… Başı kapalı halde olanlar duaya ara verip homur homur söylenmeye başlıyorlar kadına.

Dindar oldukları için mi sahiden?

Yoksa kendilerini "dinin tek sahibi" görmeleri mi sebebi?

Yazarın Diğer Yazıları