Kemal Kılıçdaroğlu "o" sırrı açıklamalı!..
Gündemin normal ve akıl ölçülerinde seyrettiği bir ülkede, dün CHP'nin peş peşe yaptığı iki hamle -adına ne derseniz deyin- şok, bomba etkisi yaratmalıydı. Ortalık toz duman olmalı, medya, siyasetçiler, uzman yorumcular hop oturup hop kalkmalıydı. Ortaya atılan iddialar beyinleri çatlatmalıydı. Penguen haber kanalları bile yayın akışlarını kesmeliydi. Hani derler ya; "burası Türkiye" diye. Aynen öyle oldu. Rutin işlem gördü, CHP'den gelen bomba çıkışlar. Koca koca (!) gazetelerin internet sitelerinde ve bağlı haber televizyonlarında "mevsim sıcaklıkları" muamelesi gördü haberler. Resmi ve gayriresmî kayyumların medya ve siyaseti yönettiği bir ülkede aksini beklemek de en azından benim için safdillikten öte değil...
Neydi CHP'nin şok iki çıkışı?.. Yine de (!) haberlerde ayrıntılarını okuyabildiğiniz umudumu yitirmeden kısa alıntılar yapacağım,
1- CHP, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Davutoğlu hakkında teröre yardım ve yataklık ettiklerini öne sürerek suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile İl Valileri, MİT ve ilgili kamu görevlileri hakkında, terör örgütüne yardım ettiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
Tezcan'ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusunda dönem; 2009-2015 tarihleri arasında sınırlı tutulmuş. Bence 2002'den başlatılmalıydı. Bülent Tezcan'ı aradık, Cumhurbaşkanı'nın yargılanmasını düzenleyen ilgili maddeyi hatırlattık. Tezcan'ın cevabı;
"Başbakan olduğu dönemdeki fiilleriyle ilgili. Cumhurbaşkanı göreviyle ilgili suçlarından vatana ihanet yönünde suçlanabilir. Zaten teröre yardım ve yataklık da Cumhurbaşkanı ve Başbakan için vatana ihanet kategorisinde yer alır. Bu çerçevede. Bu olay 105. madde çerçevesindeki bir olay değil. Bu başbakanlık dönemindeki faaliyetleriyle ilgili, dolayısıyla normal dokunulmazlık kapsamında. Bu tartışılacak tabii hukukçular arasında da. Bu konuda fezleke düzenleyip normal dokunulmazlık kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Başbakan olduğu dönemle ilgili."
Yani; CHP, Ankara Cumhuriyet Savcılığından Erdoğan'ın Başbakanlık dönemi ile ilgili fezlekeyi bekliyor. Bülent Tezcan'a yargının içinde bulunduğu malum durumu hatırlatarak ne kadar ümitli olduklarını sorduk. Verilen cevap;
"Türkiye'nin her yerinde verilecek bu dilekçeler. İl başkanlarımıza, ilçe başkanlarımıza gönderdik. Vatandaşlar da verecek. Her yerde vereceğiz. Sonucu göreceğiz."
2- CHP Çanakkale Milletvekili ve Meclis Anayasa Komisyonu üyesi Muharrem Erkek'in gündeme getirdiği sorular. Şöyle;
"Şu an Cumhurbaşkanı'nın hukuksuz biçimde kullandığı örtülü ödenekten, Kuzey Irak'taki peşmergelerin maaşlarının ödendiğine dair ciddi iddialar bulunmaktadır. Peşmergelerin maaşlarının örtülü ödenekten ödendiği iddiaları doğru mudur? Barzani ile kapalı kapılar ardında ne gibi ne gibi anlaşmalar yapılmaktadır?"
Muharrem Erkek'i de basın açıklamasının hemen ardından aradık. "Gelen bilgiler çok ciddi" dedi. Daha fazla bilgi vermesi için gazeteci zorlaması yaptık, "Soru sormak hakkımız. Sorduk, umarım doğru cevapları alırız. Bakalım... Elimizdeki bilgileri de zamanı geldiğinde paylaşırız" diye cevap verdi.
Ankara'nın tozlu-dumanlı siyaset kulislerinde, terör bölgesi, Kuzey Irak ve Suriye kapsamında örtülü ödeneğin kullanılması ile ilgili çok ciddi ve vahim iddialar ortaya atılıyor. Vahim özel yapılanmalardan ve bunlara sağlanan finansmanlardan bahsediliyor. O iddiaları kulis olarak bu sütunlara taşımak mümkün değil. Ciddi kaynakların çıkıp belgeli açıklama yapması gerekiyor.
CHP'nin suç duyurusunu, aynı zamanda R.Erdoğan/Devlet Bahçeli koalisyonunda yürütülen yeni Anayasa çalışmalarına karşı toplumu ve tüm hassas kurumları hukuk çerçevesinde göreve davet eden bir uyarı olarak görüyorum.
CHP kulislerinde, Anayasa uzlaşma komisyonunda masadan kalkılmasında CHP ve AKP'li üyeler arasında "hilafet" başlıklı bazı özel tartışmaların etkili olduğu iddia ediliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, her fırsatta masadan kalkış sebebini izah etmeye çalışırken "Anayasanın ilk 4 maddesine dokundurmayız" diyor. Kılıçdaroğlu, "kafalarının arkasında bir şey var. Ben biliyorum ne olduğunu" diyor. Fakat, kendisine sakladığı sırrı bir türlü açıklamıyor!..
Kemal Kılıçdaroğlu, R. Erdoğan "2 D.B" formülü ile köprüyü bir kez daha geçmeden, vakit çok geç olmadan her şeyi açık etmeli...