Kayıplar oy kullanır mı?

İYİ Partili Turhan Çömez, sosyal medya hesabından sordu:

-Depremden sonra, 300 bin GSM abonesinin cep telefonlarını kullanmadığı, 183 bin kredi kartının da, hiç kullanılmadığı bilgisi geldi. Yaklaşık 700 bin konutun kullanılamaz hale geldiğini hesaba kattığımızda, sizin de kafanızdaki sorular artmıyor mu?

*

Artmaz mı!

*

Hele ki, depremin üzerinden 40 gün geçtikten sonra, hâlâ, enkaz altında "tesadüfen" ulaşılan cenazelerin haberleri gelirken…

Depremin üzerinden 41 gün geçtikten sonra, 42 gün geçtikten sonra, 43 gün geçtikten sonra hâlâ, enkaz altından, "tesadüfen" fark edilen cenazeler çıkarılıyorken…

Kaldırılan enkaz içinde, sırf "tesadüf" edilmediği için bulunamamış cenazelerin olup olmadığı konusunda, toplumu "ikna" edebilecek hiçbir somut veri oluşturulamazken…

*

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2023 Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu''nun da dayandığı resmî verilere göre, Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin etkilediği 11 ilin toplam nüfusu, Türkiye toplam nüfusunun yüzde 16,4''üne tekabül ediyor;

14 milyon 13 bin 196 kişi. (2022 yılı itibarıyla.)

*

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay''ın açıklamasına göre deprem bölgesinde can kaybı, 50 bine dayandı; Türkiye, ama usulünce, ama hiçbir insana reva görülemeyecek şekilde 49 bin 589 cenaze kaldırdı.

Yine Oktay''ın açıklamasına göre, deprem bölgesinde kurulan çadırlarda yaşayan depremzede sayısı: 1 milyon 921 bin.

Konteynerlerde yaşayan depremzede sayısı: 96 bin 444.

Farklı illerdeki öğrenci yurtlarında, misafirhanelerde, sosyal tesislerde kalan depremzede sayısı: 2 milyon 343 bin.

Bu sayılar uyarınca, depremde ölen vatandaşlarla, devlet eliyle -çadır, konteyner, tesis vs..- herhangi bir yaşam alanına yerleştirilen vatandaşların toplam sayısı, 3 milyon 910 binden fazla…

Affınıza sığınarak, mevzubahis insan ve onun canıyken "aşağı yukarı", "ortalama", "yuvarlama", "civarında" sayılar vermek kadar ayıp, yanlış, insafsızca bir tutum olmadığını belirterek, verilerdeki hata payını göz önünde bulundurup, hadi 4 milyon diyelim…

Geriye 10 milyonu aşan bir nüfus kalıyor.

*

Adana''da, Osmaniye''de, Elazığ''da, Diyarbakır''da, Şanlıurfa''da, Kilis''te "hayatın devam ettiği" yerler, her şeye rağmen mevcut…

Ve fakat…

Hatay diye bir yer yok…

Malatya çok büyük oranda yok…

Kahramanmaraş, Adıyaman ciddi oranda yok…

Ve sadece bu illerin nüfusu zaten 4 milyon 300 bin…

Bu dört ilden kurtulanlar da elbette var…

Ama diğer 7 ilde ölen vatandaşlar da var…

Nereden bakarsanız, hangi matematik işlemini kullanırsanız, neyi toplar, neyi çıkarırsanız çıkarın çok ağır, binleri, on binleri aşan bir kayıp tablosuyla karşı karşıyayız…

Nerede bu insanlar?

Öldülerse neredeler?

Kaldılarsa neredeler?

*

Bu soruların potansiyel cevaplarının karşılık geldiği insani felaket zaten fazlasıyla acıyken ayrıca böyle bir başlık açmak utanç verici gelse de, sormak zorunda olduğumuz bir soru daha var:

Ya, seçim sandıklarında, bir oy kullanımlığına "zuhur" ederse/ettirilirse bu vatandaşlar?

Kazanmak için mezardakilere oy kullandırılmasını sindirmiş bir zihniyetten söz ediyoruz; akıbeti meçhullere oy kullandırmaktan mı ar edecekler?

*

Mübalağa gelebilir; inanın değil:

Önümüzdeki iki ayda, Türkiye''nin bir numaralı millî güvenlik meselesi, seçim güvenliği…

DEMOKRATİK OLGUNLUK SEVİYEMİZ(!)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu''nun, TBMM''de, HDP Grubu''nu ziyaretinden sonra yapılan ortak basın açıklamasında, HDP''li Mithat Sancar, ziyarette konuşulan konuları, partilerinin yetkili kurullarına götüreceklerini ve oradan çıkan sonuca göre kararlarını basınla paylaşacakları belirtti.

Muhalif medya mecralarına baktım; ağırlıkla, mütebessim şekilde takdirlerini sunuyorlar Sancar''a.

Sözlerini "olumlu" buluyorlar.

Daha birkaç hafta önce, 6''lı Masa''nın nihai kararı ilan edilmeden önce karar alınması için teklif edilenleri partisinin yetkili kurullarına götürmek isteyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''e yaptıkları gibi sifon çekmeye kalkmıyorlar mesela!

"Daha ne yetkili kurulu, ne konuşulacağı bilinmiyor muydu" diye carlamıyorlar.

"Bunlarla yol yürünmez" hükmüne varmıyorlar.

"Küçük bir ihtimal de olsa" diyerek sözünü ettikleri "ayrı aday çıkarma" işini "muhalefete ihanet", "saray entrikası", "AKP piyonluğu" yargısız infazlarıyla değerlendirmiyorlar.

Demokratik olgunlukla karşılanmak, sadece, siyaseti ''aba altından bir terör örgütünün sopasını göstererek yapanlar''a tanınmış bir hak mıdır?

Kime göre?

Neye göre?

Yazarın Diğer Yazıları