Kavramların dili
Üstatlar; “Silahsız yapılan savaşa, siyaset”, “silahla yapılana da savaş” demişler. Türkiye, özellikle son dönemde, bölücü terör ihanetine karşı bu iki temel kurala göre mücadele etmediği içindir ki bugün ülkemiz bir çıkmaza doğru sürüklenmektedir. Bu çok önemli mesele üzerinde geçmişte devamlı surette durduk, bundan sonra da durmaya çalışacağız. Ancak bugünkü yazımızın konusu, silahsız savaşın da silahlı savaşın da topu, tüfeği, bombası ve füzesi olan kavramlar, söylemler ve kelimeler olacaktır. Biz buna kısaca, mücadelenin veya savaşın dili (terminolojisi) de diyebiliriz. Zihinleri hedef alan bu psikolojik (şimdi buna algı yönetimi diyorlar) saldırı yöntemi, gerçek silahlardan daha etkili olabilmektedir. Çünkü kafalar karıştırılıp güdüme alındığında; topluma önderlik edemeyen, duyarsızlaşmış, hareketsiz, hatta bazen de düşman saflarında bile yer alabilen aydınlar (!) zümresi ortaya çıkabiliyor. Silahsız veya silahlı savaşın dilinin önemi anlaşılmadığı sürece, istenen neticeye ulaşmak mümkün olmayabilir. Örnek olarak bazı kavramları ele alalım:
Eyalet sistemi nedir? Bizim kültürümüzdeki eyalet ile Batı’daki eyalet aynı değildir. ABD’de (51) ve Almanya’da (16) eyalet vardır. Bunlar, Federasyona bağlı federe devlet statüsündedir. Osmanlı’da ise eyalet, bugünkü vilayet statüsündedir. Devletin toprakları çok geniş olduğu için, eyaletler de büyüktür. Ve başındaki vali-paşa denilen yöneticileri, ya doğrudan veya teklif edilenler arasından İstanbul hükümeti tarafından atanırlar. Bugün valilerde olduğu gibi. Osmanlı zayıflamaya, topraklarını kaybetmeye başladığında ise eyaletler bölünerek vilayet yapılmıştır. Bugünün vilayet tabiri oradan gelmektedir.
Bilim, düşünce ve siyaset adamlarımız eyalet sözcüğünü kullandıklarında, karışıklığa fırsat vermemek için hangi anlamda kullandıklarını belirtmelidirler.
Federasyon-Federalizm nedir? ABD ve Almanya örneğinde olduğu gibi federasyonlar; yönetim bakımından bir merkezden (merkezi-üniter) değil de, çok merkezden yapılmaktadır. Kuruluşları aşağıdan yukarıya doğrudur. Eyaletlerdeki devletlere federe adı verilmekte ve merkezdeki federasyon-federal devlete bağlı olarak çalışmaktadır. Ancak, konumuz açısından önemli olan husus, federe devletin de federal devletin de kurucusu ve sahibi bir millet olduğu için, bu modeldeki devletlere kimlik bakımından millî-ulus devlet, yönetim bakımından çok merkezli olduğundan federasyon veya federal devlet adını veriyoruz.
Çok ortaklı-etnisiteli devlet nedir? Bu model devletlerin örnekleri Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Çekoslovakya gibi ülkelerdir. Yönetim biçimleri bakımından federasyonlara benzerler. Ama kimlikleri (hangi millete ait oldukları) bakımından, federasyon ve diğer modellere hiç benzemezler. Çünkü kuruluşları birden çok millet, millet parçası veya etnisiteye dayanmaktadır. Kısaca egemenlik unsurlar arasında paylaşılmaktadır. Bu ise iç çatışmayı davet eder. PKK da bunu istiyor. Devletler tarihinde örnekleri pek az görüldüğünden, doktrinde adları pek geçmez, bu sebeple de, federasyon modeliyle, çoğu zaman karıştırılıyor.
Millî-Ulus (Ulusal) devlet nedir? Bu modelde egemenlik-devlet, bir millete aittir. Bunun için kimliğini (ait olduğu milleti) ifade etmek üzere millî devlet, yönetim biçimi bakımından ise merkezî (üniter) diyoruz. Yukarıdan aşağıya doğru kurulmaktadırlar. Her millet için, egemenliğin bölüşülmemesi, yönetimin bir merkezde toplanması bakımından, güçlü ve ideal devlet şekli budur. Tarihî şartlar müsait olmadığından her millet bu model devleti kuramamaktadır. Selçuklu (Beylikler dahil), Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, millî ve merkezî yapıdadır.
Osmanlı’ya dayatılan nedir? Tanzimat’ta Batılı devletler Osmanlı’ya, “milliyetler, ademi merkeziyet ve liberalizm” esasına göre bir devlet kurmasını dayattılar. Ama Osmanlı, bunu reddetti, 1876 Kanunu Esasi ile millî ve merkezi Türk devletini kurdu. İşte o anayasanın ilgili md.leri: Osmanlı Devleti ve ülkesiyle bir bütündür, hiçbir gerekçeyle bölünemez-Osmanlı Devletinin başşehri İstanbul’dur-Osmanlı Devleti’nin uyruğunda bulunanlara “Osmanlı” denir-Yasa önünde bütün Osmanlılar eşittir. Kişilerin, din ve mezhebine bakılmaksızın vatana karşı aynı hak ve ödevleri vardır-Devlet memuru olabilmek için “devletin resmi dili” Türkçeyi bilmek şarttır-Mecliste müzakerelerin dili Türkçedir-Türkçe bilmeyen milletvekili olamaz-Milletvekilleri, seçim bölgesinin ayrıca vekili olmayıp, Osmanlı vekilidir.(Suna Kili - Gözübüyük, s. 31, 32, 33, 37, 38, 39)
Özerk yönetim nedir? Eğer özerk yönetim, millet birliğine ve milli devlete ve millete bağlı ise; yetkilerini merkezi hükümet belirlenmiş ve denetliyorsa, buna yetkileri güçlendirilmiş yerel yönetim denir. Özerk yönetim, devletten ve milletten ayrı bir etnisiteye göre kuruluyor; yetkisini kendi belirliyor, mahkemesi, trafik ve asayişi sağlamak üzere polisin dışında “öz savunma gücü” adı altında ordusu ve bayrağı gibi organları varsa, buna bağımsızlığını ilân etmemiş devlet veya özerk devlet denir. Aynen Barzani Yönetimi gibi.
Haçlılar, Tanzimat’ta hedeflerine ulaşamadılar. Çünkü, Osmanlı savaşın dilini biliyordu. Ya şimdi!..