Kavga dili nasıl biter?
Başbakan Binali Yıldırım'ın ne söylediği veya neyi vaat ettiğinin bir önemi var mı? Varsa cumhurbaşkanı seçildiği takdirde R. Tayyip Erdoğan'ı ne kadar bağlar?
Hiç bağlamaz.
AKP'nin başında Erdoğan olduğu sürece sistem ister eskisi isterse yenisi olsun gene bağlamaz.
Neden?
Çünkü Erdoğan, partisinde iki başlılığa müsaade etmez de ondan..
Öyle ise, Başbakan'a düşen seçim meydanlarında hoş bir seda bırakmak olmalıdır. Ancak o böyle yapmıyor. Muhalefeti, veda eden bir adam gibi değil de kutuplaştırıcı, öfkelendirici ve itham edici bil dil kullanıyor.
Bayramın da ramazanın da ruhuna yakışmayan bir dil.
Başbakan "alçakları yeneceğiz" demiş..
Herkesin bunu sorgulaması lazım.
Ne demek "alçakları yeneceğiz?" Kimlerdir bu yeneceğiniz "alçaklar?"
AKP'ye oy vermeyen herkes.
Bu dil, hukuku ve demokrasiyi kabullenmeyen, hazımsız bir dil.
Haklı olarak Akşener Ahlat'tan buna tepki göstermiş.
"Günahtır be, alt tarafı bir seçim ve sonuçta milletimiz oy kullanacak."
İşte bakınız, Türkiye tam da bu tür söylemlerin sıkça dillendirildiği bir ülke olması sebebiyle tahammülsüzlüklerin cinayetlere vardığı bir seçim ortamı yaşıyor.
Suruç'ta ölümlü olay bunun en istenmeyeni ve en son örneği.
Bundan önce Akşener'e ve İYİ Parti stantlarına yapılan saldırıları hatırlayın.
Aynı şekilde, Ankara'da Saadet Partililere yönelik saldırılar siyasetten beklenen; başkasını kabul edebilme, karşındakine tahammül edebilme ve demokrasiyi özümsemedir.
Bir diğeri Konya'da eski bakanlardan Abdüllatif Şener'in seçim bürolarına yapılan saldırılar vb...
Bütün bunlar, nitelikli bir İslam toplumu olmadığımızın da göstergesi..
Dinin toplumsal alanda iki görünümü olmalı:
Birincisi; din, kültür oluşturur ve gelenekleşerek toplum tarafından içselleştirilir.
Pratikte bu kültürü görülmüyor...
İkincisi; din, kendi müminini/dindarını inşa eder ve bu müminin kendisinden beklenen davranışları bizzat hayatın içinde bize gösterir. Ancak ne İslam kültürünü ne de imanın gereği olan sosyal davranışları, öncelikle dindar kesimde ve özelinde kendini dindar olarak tanımlayan siyasi aktörlerde (AKP ve bağlılarında) yok..
Bunların en görüneni, muhafazakâr olduğu söylenen AKP bizzat kendisi ile kendilerini ona bağlı hisseden medya yapılanmasının kullandığı; dışlayıcı, düşmanlaştırıcı siyaset dilidir.
Akşener tam da buna itiraz ediyor: "Bu seçim, iktidar partisinin kullandığı dil nedeniyle savaş olarak nitelendiriliyor, insanlar tarafından. Altı üstü bir seçim hâlbuki! Bu kötü dilin Türkiye'yi terk etmesi gerekiyor."
Toplum bu söyleme bir son vermedikçe, siyaset, çirkinliği meydanlara taşıyacaktır.