Kaş yaparken göz çıkarmayalım
Darbe girişiminin üzerinden iki hafta geçti. Bu girişim henüz yeteri kadar aydınlanmadı. Yetkililerin açıklamaları ve komutanların ifadeleri, sadece başlarına gelen hikâyelerden ibaret. Konunun derinliğine inilememesi tedirginlik yaratıyor. Soruşturmaların ilerlemesiyle tablonun ortaya çıkması bekleniyor. Hedef, darbe yapısının tam olarak ortaya çıkarılması, dış ve iç bağlantılarının açıklığa kavuşturulması. Ancak bu suretle önümüzdeki dönem için alınacak tedbirlerin sağlıklı olarak tespit edilmesi mümkün olabilecek.
Provokasyonlara ve ihbarlara dikkat
FETÖ'cü darbe girişiminin başarılı olamaması üzerine, bu terör örgütünden ve dış güçlerden kargaşa yaratacak provokatif girişimler beklenebilir. Özellikle Alevi-Sünni provokasyonuyla karşı karşıya kalınabilir. Ortamdan istifade etmeye çalışan diğer terör örgütleri de bunlara destek olabilir. Ayrıca mezhepsel duyguları ağır basan bazı kişiler, durumu fırsat bilerek, demokrasi coşkusu adı altında, kışkırtıcı eylemlere girişebilir.
Diğer taraftan bazı kişilerin, haklarında husumet beslediği insanlar için, ilgisi olmamasına rağmen FETÖ'cü ihbarında bulunarak, bu kişileri zor duruma düşürmesi de mümkündür. Bunun, esas soruşturmaları aksatabileceği ve geciktirebileceği de düşünülmelidir.
Güvenlik zafiyeti doğmamalı
FETÖ'cü darbe girişimi, ülkenin güvenlik önceliklerini değiştirmiştir. Şu anda öncelik tamamen yeni bir girişim olmaması, yapılan girişimin tam olarak ne olduğunun ortaya çıkarılması, bu konuda tedbirler alınması ve suçluların da bir an önce yargılanması yönünde. Ancak Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehditlerde hiçbir değişiklik veya azalma yok. Suriye'deki kaos ve PYD'nin koridoru kapatma yönündeki ilerlemesi devam ediyor. IŞİD tehdidi gündemini koruyor. Irak hâlâ karışık durumda. PKK fırsatları kullanma peşinde.
Hâlihazırda öncelik darbe girişiminde olmakla birlikte, diğer tehditlerin de yeteri kadar dikkate alınması gerekli. Aksi takdirde telafisi çok zor güvenlik zafiyetleri doğar. Bu tehditlere karşı koyabilmek için de TSK'nın en kısa zamanda toparlanması ve tehdide karşı koyacak moral ve motivasyona ulaşması zorunlu.
TSK'nın itibarı sarsılmamalı
Darbe girişiminden en fazla etkilenen ve zarar gören kurumun TSK olduğu aşikârdır. Ancak Silahlı Kuvvetler, özellikle bizim konumumuzdaki bir ülke için, vazgeçilemeyecek, itibarsızlaştırılamayacak ve her zaman için göreve hazır ve görevde olacak bir kurumdur.
Bu darbe teşebbüsü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, Türk Milletine, dolayısıyla onun ayrılmaz bir parçası olan TSK'ya yapılmıştır. Hatta bu darbenin, Ergenekon, Balyoz, Casusluk gibi bir seri darbeden sonra, TSK'ya yapılan ikinci kapsamlı darbe olduğu dikkate alınmalıdır. Bir ülkenin çökertilebilmesi için önce silahlı kuvvetlerinin etkisizleştirilmesi gerektiği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Bu nedenle TSK'nın itibarsızlaşmasına yol açacak, onun moral ve motivasyonunu zayıflatacak bütün girişimlere son verilmeli, yeniden yapılanmada itibarını zedeleyecek teşebbüslerden kaçınılmalıdır. Kurumsal kültürü, örf, adet ve teamülleri yok edecek uygulamalar yapılmamalıdır.
Osmanlı'nın gerileme dönemindeki ordunun yeniden yapılandırılmasında düşülen hatalara düşülmemelidir. Bu hatalar sonucunda, Balkanlardan, Orta Doğu'dan ve Rusya cephesinden başlayan ve Sevr'e kadar uzanan süreç unutulmamalıdır. DP döneminde, TSK için yapılan düzenlemelerin sonuçları da incelenmelidir. Tarihten ders alınmalı, aceleci davranışlardan kaçınılmalıdır.
Devletin ve kurumlarının yeniden yapılanmasında, Cumhuriyetin ilkelerinden, laiklikten ve gerçek demokrasiden, liyakattan ve adaletten ayrılmamalı, olaylardan ders çıkarılmalı, hiçbir şekilde dini cemaat ve tarikat yapılanmasına müsamaha edilmemelidir.