Kardeş Kırgızistan'da insanlık ve kardeşlik sınavı
Kardeş Kırgızistan’da meydana gelen iç çatışmalar, Kırgızistan’ın güney bölgesindeki Oş ve Celalabat illerinde tam anlamıyla bir insanlık faciasına dönüştü. Çok sayıda ölü ve yaralı olduğu, 100 binin üzerinde Özbek mültecinin Özbekistan sınırına yığıldığı bildiriliyor.
Çatışma bölgesindeki gıda maddeleri ihtiyacı had safhaya gelmiştir. Özellikle bu durumun Kırgız-Özbek sınırında daha vahim boyutlara ulaşması üzerine devletlerin ve insani yardım kuruluşlarının acilen harekete geçmesi bekleniyor.
Bu arada Kızılay’ın Oş bölgesine ilk insani yardım uçağını gönderdiğini memnuniyetle kaydedelim. Bu yardımların Bişkek’e gidecek iki uçakla devam edeceği bildirilmektedir.
Üzücü olayların gelişmesi özetle şöyledir. Nisan başında halk isyanıyla Bakiyev iktidarının devrilmesi üzerine idareyi ele geçiren Roza Otunbayeva duruma hakim olamayınca, güneyde Özbek ve Kırgızlar arasında etnik çatışma patlak verdi. Bunun üzerine Hükümet önce Kant’taki Rus üssünden yardım istedi. Bu kabul edilmeyince Otunbayeva, “Durum kontrolden çıktı” diyerek Rus Devlet Başkanı Medvedev’e yazılı müracaatta bulunarak, askeri müdahale talebinde bulundu. Medvedev şimdilik askeri değil insani yardımda bulunabileceklerini bildirdi.
Çaresizlik içindeki Kırgızistan’da durulma bir yana çatışmalar etnik bir yön kazanarak Özbekler’i hedef seçti. Olaylar Fergana vadisindeki Oş kentinde başlayıp Aravan, Kara-Su ve Özgen ilçelerine, ardından Celalabad bölgesine sıçradı. 1944’de Stalin tarafından Kırgızistan’a sürgün edilen Ahıska ve Karadeniz bölgesi Türkleri ile Uygurları da tehdit ettiği ileri sürülüyor.
Bölgede olağanüstü hal ilan ederek takviye güçler gönderen Otunbayeva, “Durumu sakinleştirmek için dışarıdan yabancı güçlere ihtiyacımız var” dedi. Hükümetin güvenlik güçlerine ’vur’emri vermesiyle olaylarda durulma görüldüğü bildiriliyor. Bu arada çatışmaları durdurmak için güney bölgesindeki Kırgız ve Özbek kanaat önderlerinin görüşmelere başladığı duyuruldu. Temenni edelim ki, bu görüşmeler olayların durulmasında etkili olsun.
Çatışmaların iç yüzünü anlayabilmek için yakın geçmişe bakmak gerekiyor. SSCB’nin dağılmasıyla kurulan Türk Cumhuriyetleri, Orta Asya/Batı Türkistan Türklüğünün 1920’lerden itibaren emperyalist SSCB tarafından etnik adlara göre; Özbek, Kazak, Türkmen, Kırgız gibi bölünmesiyle ortaya çıkmıştır. Daha önce mevcut olmayan bu etnik devletlere, ihtilaflı sınırlar çizilmiş, her birine ayrı tarih uydurulmak, ayrı Kiril alfabesi verilmek suretiyle bir olan milletin parçalanması amaçlanmıştır. Kışkırtmalara açık olan yapının, tarihi arka planı, özetle böyledir.
Ankara’da kriz masası
7 Nisan’da başlayan kargaşanın iç çatışmaya ve tam anlamıyla bir insanlık faciasına dönüşmesinden sonra, ’Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı’nın (AİGK/CICA) Dönem Başkanlığını Kazakistan’dan devralan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Kırgız geçici yönetimi ve bölge liderleriyle görüştüğünü, oradaki Türk vatandaşlarının güvenliklerinin sağlanmasını istediğini, Bakanlıkta bir kriz masasının oluşturulacağını açıkladı. Ama Kırgızistan’daki kardeş kavgasına dair, ne insani ne güvenlikle ilgili bir hususa temas etmedi.
Hamas için ölçüsüzce kendini paralayan yöneticilerimizin, Türklüğün bir parçası olan soydaşımız Kırgız ve Özbeklerle niçin ilgilenmediğini anlamak mümkün değildir. İnsani yardım için her yere, Afrikalara kadar koşanların, soydaşlarımızın hiç olmazsa gıda, doktor ve ilaç gibi ihtiyaçlarını karşılaması gerekmez miydi? Bunun için yeterli imkanımızın olmadığını kim söyleyebilir?
Kırgızistan olayları bir defa daha göstermiştir ki soydaşlarımıza reva görülen saldırganlıklar, aynen sürgündeki bir milyondan fazla Azerbaycan Türk’üne, Irak Türkmenlerine ve liderlerine yapılan zulüm ve katliam gibi seyredilmektedir.
Zorda kalan çaresiz insanların gerçek dostu Kızılay’ımız gibi, ülkemizde sayıları bilinmeyen insani yardım kuruluşlarını, kardeş Kırgızistan’a yardıma davet ediyoruz. Bu soydaşlarımız da insanlığın bir parçasıdırlar, Müslüman’dırlar, ama aynı zamanda, kusura bakılmasın büyük Türklük ailesinin de üyesidirler.
Burada siyaset değil, insanlık ve kardeşlik imtihanı vardır.