Karakter kaybından insan ölmüyor!
Bak küçük tetikçi Murat!.. Sana "İddialarını ispatlayamazsan alçaksın, şerefsizsin, namussuzsun" demeyeceğim… Çünkü israfa girer… Ama senden bir şey beklediğimi itiraf edeyim: Mahkemede, kıvırmayacaksın, ağzını büzmeyeceksin, er kişi olmasan bile er kişi taklidi yapıp, iddialarının arkasında duracaksın…
Ağır kul hakkıyla varacağın büyük hesap gününde, yüzünde patlayacak tükürükler şimdilik beklesin… Seninle bu dünyanın mahkemelerinde hesabımız var… Hükmedilecek tazminatın kuruşuna dokunmayacağım, Mamak''taki sokak köpeklerine kemik ziyafeti vereceğim… Böylece, taşıdığın o zavallı bedeninin bir işe yaramış olması için aracılık etmiş olacağım…
Tekrar söyleyeyim: Kıvırmayacaksın, onu kastetmemiştim demeyeceksin, her cümlene, her kelimene, her hecene kekelemeden sahip çıkacaksın!..
***
İnsanın talihi varsa, düşmanı mert olacak… Bizim payımıza maalesef senin gibiler düştü!.. Anatominde bir gram delikanlılık bulunsaydı, ''düşman, rakip, hasım'' her neyse, karşındakinin bir hukukunun olduğunu bilirdin, küçüldükçe küçülmezdin… Haysiyetini sokakta işportaya düşürmüş gibi davranmazdın…
Sen öyle beceriksiz bir yalancısın ki, eline tutuşturulmuş yalanlarını iyi ezberleyemediğin için, çıktığın kürsülerde, genel müdür hiç olmadığım halde beni genel müdür bile yaptın… Aslında sesine sinen o müthiş korku, ne aşağılık bir göreve zorla soyunduğunu belgeliyor… Bunun farkında bile değilsin, iftira edeyim derken, istifra ediyorsun... Tabii sen de haklısın… Kan kaybından insan ölüyor da karakter kaybından ölmüyor!..
İftiralarına muhatap olan diğer kişiler nasıl davranacak bilmiyorum… O, onların takdiri… Ama ben hukuk önünde, o küçük tetikçiliğinin hesabını çok ağır soracağım… Bak söz, iddialarının arkasında durursan takdir edeceğim, duramazsan sana üçüncü sınıf siyasî şebek muamelesi yapacağım…
Nasibin olmadığı için anlayacağını hiç zannetmiyorum ama yine de bazı adamlık derslerini hatırlatayım:
"Ne mutlu hangi türden olursa olsun düpedüz yanlış ve haksızlık içindeki güç ve iktidarlara teslim olmayanlara... Ne mutlu doğruların yanında hesapsız duranlara veya yanlışında samimi olanlara... ''Tevil rakkasesi'' olarak anılmaktansa, nabza göre şerbet vermektense, nabızları şerbete göre ayarlamaya çalışmak, daha doğru veya asil değil mi?
Ne demişti Lenin: "Artık iktidardayız ve Rusya''nın bütün alçakları bizimle beraber!.." Çağlar aşan bir tespit bu... Yerel-genel, küçük-büyük bütün iktidarların böyle ''çekici'' özelliği vardır... İyiler kadar asalaklar da burada boy gösterirler... İşte bunun için ne mutlu o alçaklardan olmayanlara... Varlıklarını ve meşrûiyetlerini o irili-ufaklı iktidarlardan devşirmeyenlere..."
***
Daha önce kaleme aldığım ve senin diline doladığın Serpico yazısından sen ve senin gibilerin çıkarması gereken dersleri çıkarmayıp, üstüne üstlük ''Yarabbi şükür'' demesine tabii ki şaşırmıyorum!..
Her kelimesinin arkasında olduğum o yazının bir bölümünü tekrar aktarıyorum… Okuyunca yüzünde bir tükürük ıslaklığı hissedersen yine ''Yarabbi şükür'' demeyi ihmal etme!..
"Keşke dünyanın her yerinde Serpicolar çok olsa… Yalnızlıkları göze alarak, karanlıkları yarmaya çalışıp, suçun, kirin, pasın üzerine gün ışığı düşürüp ifşa etseler… Kimse kimsenin, emeğini, alın terini, hikâyesini, ideallerini, hayallerini kirletemese…
Bir milliyetçi olarak özlemimdir… Keşke her milliyetçi, her vatansever, şerefine düşkün her insan, birer Serpico olsa… Yeryüzünü ve ülkesini, hukuksuzluklardan, haram havuzlarından, çetelerden, milletleri soyan organizasyonlardan kurtarmaya yeminli idealist olsa…
Harama, hırsızlığa ve yolsuzluğa kutsal gerekçeler giydirip meşru hale getiren düzenlere, gücünün yettiği her yerde çomak sokacak kararlılığa bürünse… Daha adil bir dünyanın ve daha adil bir ülkenin, fedaisi kesilse… Dünya da güzelleşir, ülkemiz de…"