"Kadının koku sürüp dışarı çıkması caiz midir?"
Kanalları geziyordum... Önce haber kanallarına baktım... Her zamanki isimler aynı konuyu döndürüp döndürüp konuşurken, yerel seçimlerde AK Parti'yi şimdiden galip ilan etmiş durumdalar. AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın nasıl teşkilatçı olduğundan, seçtiği adaylardaki doğruluğa kadar birçok güzelleme yapılıyor.
Reyting rekorları kıran, özetleri bile milyonlarca izlenen birkaç diziye geçtim. Çok kısa aralıklarla izlediğim sahnelerin hepsinde kadına açıktan şiddet uygulanıyordu. Kimisi hamile kadını yerde tekmeliyor, kimisi sevdiğinden zorla ayırıyor, kimisi odaya kilitleyip tokat üzerine tokat atıyor, kimisi nişanlı olan çalışanına göz koyup onu çiftliğe hapsediyor...
Dayanamadım, içim sıkıldı... Başka bir şeyler bakayım, spor kanallarında kafam dağılır dedim... O da ne? Bir kaşık suda birbirini boğacak yorumcular, eleştiriler, hakaretler, oyunlar, kumpaslar gırla gidiyor.
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde çok rahat bir grupta, çok kötü bir futbol ve hatalı kadro planlamasıyla elenmesinin tartışılacağı yerde olmadık konular konuşuluyor. Herkes büyük komplo teorileri ve esrarengiz laflarla havanda su dövüyor. Takımın aylardır organize bir atak yapamadığını, 50. dakikadan sonra kondisyonun bittiğini, sakatlıkların bu kadar çok olmasının gece hayatı ile ilgili olabileceğini konuşan, daha doğru bir ifade ile futbolu merkeze alan kimse yok. Kutuplaştırıcı, saldırgan dil buraya da hâkim olmuş.
"Bu böyle olmayacak" diyerek yabancı haber kanallarına bakayım dedim. Şampiyonlar Ligi maç özetleri son derece sakin bir şekilde veriliyor, maçta hangi olaylar olduğu, kimlerin daha iyi oynadığı, hangi özel hareketlerin yapıldığı değerlendiriliyor. Yüzler sakin, konuşma tonu sakin...
Bir başka yabancı haber kanalında ise NASA'nın Mars'a gönderdiği Insight aracıyla ilgili de çok güzel içerikler paylaşılıyordu. NASA'da çalışan bilim insanlarının aracın Mars'a inmesi sonrasında birbirlerine sarılmaları, yüzlerindeki tebessümleri... Tek kelimeyle müthişti. Insight aracının sadece Mars yüzeyinde kalmayıp, aynı zamanda sondaj çalışmalarıyla Mars'ın katmanlarını da inceleyeceği belirtiliyor... Müthiş bir teknoloji, muhteşem bir girişim ve sonucu... Takdir etmemek mümkün değil.
Bilgileri aldıktan ve şaşkınlıkla izledikten sonra Türk kanallarına geri dönüyorum.
Diyanet TV karşımda... HD yayın yapıyor. Biraz araştırdığımda kuruluş aşamasında TRT'nin imkânlarını kullandığını, sonrasında ise Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak şirketleşmeye gittiğini öğreniyorum. Şu anda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kontrolünde yayınlar yapılıyor. Özetle Diyanet TV'nin tüm gelirleri doğrudan vatandaştan alınan vergilerden karşılanıyor.
Denk geldiğim programın adı "Güncel Dini Meseleler". Programın formatı; sunucu bir "hoca" ve karşısında yaşları ona göre genç sayılan erkekler var. Erkekler sürekli hocaya soru yöneltiyor ve cevaplar geliyor.
Sorular öyle enteresan ki insan şaşkınlığını gizleyemiyor. Sanki İslam dini sadece erkeklere indirilmiş ve tek derdimiz kadınların nasıl davranacağı gibi bir izlenim ediniyorsunuz.
Yarım saat boyunca kanalı değiştiremedim. O yarım saatte şu sorular soruldu:
"Kadınlar mahremsiz yolculuğa çıkabilir mi?
Bir kadın ve erkeğin evlenmeden önce görüşmelerindeki ölçü nedir?
Kadının koku sürüp dışarı çıkması caiz midir?
Kadınlar cenaze programına katılabilir mi, cenaze namazı kılabilir mi?
Müslüman bir kadın gayrimüslim erkeklerin olduğu bir ortamda çalışabilir mi?
Kadın ve erkeğin kapalı bir alanda çalışmalarının hükmü nedir? Bu hüküm devlet dairelerinde çalışanlar için geçerli midir?
Kadın ve erkeklerin beraberce düğünde bulunmaları caiz midir? Caizse bunun şartları nelerdir?"
Soruları soranların tamamı erkek, cevaplayan da erkek... Dakikalarca detay detay bu konuyu konuşuyorlar. "Efendim eğer üniversite öğrencisiyle 90 Km'yi geçmemek kaydıyla yolculuk yapabilir, ama uçak varsa durum değişir..." Daha neler neler...
Şimdi oturdum, düşündüm... İslam dini yaklaşık bin 400 yıl evvel insanlığa müjdelendi... Ama gelin görün ki bazı zihniyetler tüm imkânlara, tüm gelişmelere rağmen kapkaranlık. Böyle bir şey olabilir mi? Dinimiz bu kadar basite indirgenip amacından saptırılabilir mi?
O çok eleştirdiğimiz Batı, Mars'a uzay aracı gönderip katmanlarını araştırırken, biz oturmuş erkek erkeğe kadınların nasıl davranması gerektiğini konuşuyoruz. İstanbul Osmanlı tarafından feth olunurken meleklerin cinsiyetini tartışan Bizans gibi!
Kadınların ne giyeceğini, nasıl oturacağını biçimlendirmek yerine, erkek şiddetinden ortaya çıkan "kadın cinayetlerini nasıl durdurabiliriz" diye düşünseniz harika olmaz mı?