İyi uykular vatandaş!
Selahattin Demirtaş, CNN Türk’te Hüseyin Yayman, Utku Çakırözer ve Hande Fırat’ın yönettikleri programda Türkiye’nin 20-25 bölgeye bölünmesi talebinde bulunuyor...
BDP’li Gültan Kışanak, “Kürdistan’ı kuracağız, Öcalan da başımızda olacak” diyor...
Ahmet Türk, “Anayasal statü ve özerklik” diye bas bas bağırıyor..
“Kürdistan’a karakol yapmayın” dayatması hükümet tarafından kabul görüyor, Mehmetçiğin çekildiği karakollara PKK militanları yerleşiyor, Türk Bayrağının indiği direklere PKK paçavraları çekiliyor...
Suriye’nin kuzeyi resmen “Kürdistan” oluyor... Öcalan, “Sabrım taştı, ya verdiğiniz sözleri tutun, ya ben bu işte yokum diyeceğim” tehditleri savuruyor...
Erdoğan ve AKP yönetimi hâlâ, milletin gözünün içine baka baka, “Tek bayrak, tek devlet dedik, PKK’nın Türkiye’den kopma gibi bir talebi yok” yalanı ile milletin aklını, gerçeği görenlerin ise midesini bulandırıyor ve basiretleri iyice bağlamak için de “Süreç başlayalı analar ağlamıyor, şehit cenazeleri gelmiyor” edebiyatında şaheser üzerine şaheser vermeyi sürdürüyor..
İşte bu süreçte “Yeni Anayasa” da adım adım yukarıdaki talepler doğrultusunda ete kemiğe bürünmeye başlamış bulunuyor... Yani vatan da, devlet de elden gidiyor, lâkin yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında AKP yüzde 50’lerde gözüküyor ya, eh ben ne diyeyim... Bazıları da, “O eskidendi, AKP şimdi alsa alsa yüzde 30 alır” lafları ile güya gönüllere su serpiyor..
Yahu ne yüzde 30’u..
Bir siyasi kadro, bir siyasi parti bir ülkeyi en az 20-25 parçaya böler... Her bir parçada özerk yönetimler oluşturur... Bütün komşuları ile başını belaya sokar.. Devleti de un ufak eder.. Ve bütün bunlara rağmen yüzde 30 oy alır, yani her halükârda (meclis içi ve dışı) muhalefet partilerini geride bırakırsa, siz bunun neresine sevinirsiniz?.. Siz bu tablonun bırakınız bütününden, hangi parçacığından teselli bulacak bir görüntü üretebilirsiniz?..
Bu nasıl uykudur böyle?
Bağıra çağıra konuştuğu, muhalefeti kedinin ağzındaki fare gibi gönlünce hırpaladığı, laf ile her önüne gelene ağır dayaklar attığı için aslında her konuşması bir başarısızlığının kendi ağzından itirafı olmasına rağmen haklı gibi görünmeyi biliyor ve kamuoyundaki desteğini muhafaza etmeyi başarıyor.
Bir misal..
“Kredi kartı kullanmayın” diye gürlüyor..
“Çünkü bankalar sizi sömürüyor” diyor.
Hem kredi kartı kullananı hem onları sömüren bankaları dövüyor Allah dövüyor.
Bu aslında, “Ben sizi bankalara yem ettim” itirafı iken bizzat kredi kartı kullanan bile, “Adam haklı” diyor, diyebiliyor.
İyi de kardeşim vatandaşını iki satırlık bir kanun çıkarak bankaların elinden kurtaramaz mıydın?
Kurtarırdın!
Niye kurtarmadın?
Çünkü sen o bankaların adamısın da ondan..
Vatandaşın üzerine üç köşeli yorgan koyuyor sonra da “Ayağını yorganına göre uzat” diyorsun. Yorganı dört köşeye çıkartacağın yerde, vatandaşın dışarıda kalan ayağını kesmeyi ülke yönetme zannediyorsun..
Millete bunu yediriyor bunun adına da “Tam demokrasi” diyor, diyebiliyorsun..
Her konuda böylesin..
Sözün özü..
Türkiye maalesef ülkesini 36 parçaya bölen.. PKK’nın her istediğine “Evet” diyen.. Devlet dairelerinde “T.C.” ibaresinin kalkmasına yeşil ışık yakan.. Zinayı serbest, domuz etini kasaplık et konumuna getiren... “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına” alıp etnik milliyetçiliklere toz kondurmayan.. Görevi devraldığında Türk Bayrakları ile dolu dağları taşları PKK paçavrası ile donatılmış bir ülke haline getiren bir Başbakan..
Ve bu Türkiye yine ülkesini başta komşuları olmak üzere bütün ülkelerin düşmanı haline getiren tarihinin en başarısız Dışişleri Bakanı ile yönetilmekte...
Buna rağmen her ikisi de kendilerini sanki bin yılda bir yetişen devlet adamı olarak gören ve on milyonlar tarafından da öyle görülen bir tarihi dönem yaşıyor, Türkiye...
Biz, “İyi uykular” dedik amma inanın buna “Uyku” bile denmez... Öldük de, haberimiz mi yok, yoksa..