İYİ Parti'de Aytun Çıray faktörüne dikkat!

Türkiye'de siyaset sahnesi 1 Ekim'de Meclisin açılmasıyla birlikte çok hareketlenecek. Bunda şüphesiz şaşırtıcı olan hiçbir şey yok. 16 Nisan 2017'de 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' gibi tuhaf bir isimle halk oyuna sunulan Anayasa değişikliğinin YSK damgalı şaibeli sonucunun ortaya çıkardığı bir garabetler zincirinin kaçınılmaz sonucu. Biliyorsunuz...

Evetlerle hayırların değiş tokuş edildiğine ilişkin ciddi şüpheler uyandıran bu referandumdan sadece 1 yıl 2 ay sonra, 24 Haziran 2018'te Milletvekili Genel Seçimleriyle Cumhurbaşkanı Seçiminin birleştirildiği bir seçim yaşamıştık.

Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli'nin mutlak işbirliği içinde yürüttükleri sürecin amacı, Cumhurbaşkanlığının el değiştirmemesinin ve işlevleri önemli ölçüde budanmış da olsa Meclis'te çoğunluğu elde etmekti. Seçimlere bunu sağlayacak düzenlemelerle gidildi. İktidarın medyada kurduğu hakimiyet, devletin çoktan tek adama hizmet edecek şekilde yapılandırılmış olması ve hakkaniyetten zerre kadar bile nasiplenmemiş seçim ortamı Cumhur İttifakı partnerlerinin istedikleri sonuca ulaşmalarını sağladı. Ancak bu aslında kalıcı bir başarı değildi. Kırılgandı. Tek adam rejiminin tamamen yürürlüğe girmesiyle kurgulanan rejimin garabeti olanca çıplaklığıyla ortaya çıkacak; referandumda 'evet' demiş kesimler bile yaptıkları hatanın büyüklüğünü anlayacaklardı.

İşte o günlere gelmiş bulunuyoruz.

Bu nokta İYİ Parti için özellikle önemli. Çünkü İYİ Parti tam da siyasetteki büyük sonbahar hareketlenmesinin öncesinde 3-4 Ağustos'ta bir kurultaya gidiyor. Kurultay'da değiştirilen tüzüğe uygun bir parti idare yapılanmasına gidilecek. Bu gereken hassasiyet ve ciddiyetle kotarıldığı takdirde İYİ Parti'nin kurumsallaşmasının ve kökleşmesinin önünü açacak.

Aksi halde...

Yeteri kadar kurumsallaşmamış her yapının karşı karşıya kalabileceği sorunlarla yüzleşecek.

Bundan kaçınmak, kurumsallaşmayı kökleştirmek için ne yapmalı?!

Cumhur ortağının ana ve küçük partnerinin 2019 Kasımında yapılacak seçimleri bir buçuk yıl önceye çekmelerinin nedenlerinden birisi elbette İYİ Parti'nin seçime girmesini engellemekti. 24 Haziran 2018 tarihinin bunu sağlayacağını düşünüyorlardı. Yüksek Seçim Kurulu'ndaki etkilerine dayanarak bunu başarmak üzereydiler. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olağanüstü stratejik hamlesi kurgulanan oyunu bozdu. Bu oyunun önde gelen aktörlerinden birisi, CHP'den istifa ederek İYİ Parti kurucuları arasında yer almış olan İzmir Milletvekili Aytun Çıray'dı. Türk kamuoyu Çıray'ı FETÖ Darbesini Araştırma Komisyonu'ndaki etkinlikleriyle yakından tanıma fırsatı bulmuştu. Onun Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğruyol Partisi geleneğinin CHP içindeki köklerini vurgulaması da Çıray'ı farklılaştıran etkenlerden birisiydi. Mustafa Kemal Atatürk'te vücut bulan kurucu değerler üzerindeki ısrarı da onu geniş kesimler açısından çekici bir merkez siyaseti aktörü kıldı. Çıray, İYİ Parti'nin gerek kuruluşunda, gerekse onun seçime girmesini engellemeye yönelik tezgahların bozulmasında üstlendiği rolle, İYİ Parti'nin sadece Devlet Bahçeli mağduru MHP'lilerin ve ülkücülerin başat rol oynadığı bir parti görüntüsü vermesini engelledi. İYİ Parti'nin doğrudan doğruya bir merkez partisi olmasa bile, özellikle AP-DYP/ANAP tabanının beklentilerini karşılayabilecek, onları kucaklayabilecek bir parti olarak kavranmasına büyük katkıda bulundu.

Peki 3-4 Ağustos'taki Kongre açısından bunun önem ve anlamı ne?

Çok açık...

Sonbahardan itibaren AKP'yle bağlarını koparmış olanlar, özellikle de Babacan-Gül hareketi merkeze açılmaya, merkez geleneğini ve tabanını kucaklamaya büyük önem verecekler. AKP'de açılacak boşluk orada çünkü. İYİ Parti'nin Aytun Çıray'dan bu kritik safhada olabilecek en etkin ve verimli şekilde faydalanması gerekiyor. İYİ Parti Yönetiminin kompozisyonunda bu yönde oluşabilecek bir eksikliğin bedeli parti için ağır, sahaya çıkmak üzere olan rakip muhalefet partileri için avantaj olur.

Kimse uyarmadı demesin…

Yazarın Diğer Yazıları