İttifak ya da güçbirliği...
Siyaset umut verebilme sanatı olmakla beraber sonuç almayı hedefler. Taktik ve propaganda kazanmaya yöneliktir. Yasal olarak mümkün olmamakla beraber yerel seçimlerde ittifak ya da güç birliğinin sonuç için kaçınılmaz olduğunu görenler yeniden arayışa girdi. Siyasi ittifaklarda uluslararası ilişkilerin ilk kuralı "mütekabiliyet esası"na göre işler. Bir nevi karşılıklı alış-veriş. AKP iktidarı uluslararası ilişkilerde 17 yıldır sürekli verirken ittifak da almaya alışmış. Daha 15-20 gün önce Recep Tayyip Erdoğan "Herkes yoluna" resti ile AKP'nin tek başına her yerde aday çıkaracağını ilan edip, MHP 'ye rest çekmişti. Bay Bahçeli de öncelikle İstanbul'da aday çıkarmayacaklarını ilan edip, "Cumhur İttifakı'na devam" işareti verirken, çırak çıkma ihtimaline karşı, Erdoğan'ın restine rest ile cevap vermişti. Merhum Demirel'in "Siyasette 24 saat çok uzun süredir" tesbiti bir kere daha doğrulandı. Bay Bahçeli ve Erdoğan'ı yeniden masaya oturmaya zorlayan unsur ise CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun İYİ Parti ziyareti olmuştur. Kemal Bey, "Kendi örgütü içinde tartışılan isim"dir. Lakin son yıllarda yaptığı "siyasi hamleler" ile Erdoğan'ın oyununu bozan kişidir. Her insan gibi yanıldığı anlar olmuştur. Bahçeli'nin dayatması ile Ekmelettin İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı yapılması yanlışından dönülmüştür. Bugün CHP ve İYİ Parti içindeki bazı unsurların ittifaktan zarar gördüklerine dair yorumlarına katılmıyorum. Her şeyden önce AKP'nin parlamentoda azınlığa düşmesine sebep olmuştur. Millet İttifakı'nda Saadet Partisi'nden beklenen destek hayal kırıklığına sebebiyet verse de CHP listelerinden 2 SP'li milletvekilinin seçilmesi Meclis'e renk kattığı gibi demokrasi için de kazanımdır. Millet İttifakı CHP'ye 23 fazladan sandalye kazandırmıştır. Sonuç da sandık oyunları, hilelere rağmen seçmen iradesine saygı duymak zorundayız. Seçmen aklın yolunu bulur. Yeter ki partilerin içinde demokrasi uygulansın. İsabetli isimler tesbit edilsin. Yapılan araştırmalarda yerel seçimlerde "önce adaya bakarım" diyenlerin oranı yüzde 64'dür. "Partimin adayını desteklerim" diyenler ise yüzde 36'dır.
CHP ve İYİ Parti bu gerçekten hareket ederek "güçbirliği" ile AKP'yi yenmenin, AKP'yi ayakta tutan yerel yönetimleri 1989 seçimlerinde olduğu gibi mağlup etmenin formüllerini arıyor. Cumhuriyeti kuran irade CHP neredeyse 100 yaşında ve kaybedeceği çok şey var. İYİ Parti ise kökleri eskilere dayanmasına rağmen kurumsal olarak bir yaşında ve kaybedeceği fazla bir şey yok. Kartlar yeniden dağılmıştır. İl ve İlçeler masaya yatırılıp, sonuç almaya yönelik nokta atışları CHP'ye kazanç getirirken, İYİ Parti'nin de umut olabilmesi için mesafe alması sağlanmalıdır.
Dilerseniz bariz bir örnekle devam edelim.
Eskişehir ilimizin merkez ilçesi Odunpazarı... Yılmaz Büyükerşen'in başarı öyküsünün siklet merkezidir. Sağ seçmen yoğunluktadır. 1994'de DYP, 1999'da DSP, 2004'de AKP, 2009'da AKP ve 2014 seçimlerinde CHP Belediye Başkanlığını kazanmıştır.
24 Haziran'daki seçim ise kelimenin tam anlamı ile bıçak sırtındadır. CHP Odunpazarı'nda yüzde 35.2 ile 91 bin 901 oy almış. İYİ Parti ilk kez girdiği seçimde yüzde 13.4 ile 34 bin 940 oy almış. Toplamı 126 bin 084 ediyor.
AKP ise yüzde 36.2 ile 94 bin 421 oy aldı. MHP'de yüzde 9.6 ile 25 bin161 oy aldı. Toplamı 119 bin 058... Odunpazarı sadece Eskişehir'in değil Türkiye'nin aynasıdır. Buna Antalya, Manisa, Mersin, Balıkesir gibi 25 civarında ili de ekleyebiliriz.
Siyasette "vazgeçilmez" yoktur. Duyguların ağırlığı sonuç getirmez. Öncelik kazanmak ise formüller gelişir. A, B, C, D alternatifleri mutlaka vardır.
Devam edeceğiz...