İşveren, işten ayrılan işçinin ne iş yapacağına karışabilir mi?
İşçi ile işveren arasındaki iş ilişkisi içinde, işçi; işletmenin ne iş yaptığı, müşteri ve tedarikçi bilgileri, üretim süreçlerinin püf noktaları, ticari sırları gibi ekonomik değer taşıyabilecek konularda bilgi sahibi olabilmektedir. Aralarındaki iş sözleşmesi bozulmadığı sürece de bu bilgilere sahip olması sorun teşkil etmemektedir. İşçi işten ayrılıp da bu bilgileri de kullanarak çalışma hayatına devam ettiğinde, işverenler haksız rekabet doğduğundan yakınarak ticari zarara uğradıklarını iddia etmektedirler. Nitekim Türk Borçlar Kanunu da belli bir süre için işçinin ayrıldığı işverenine karşı rekabet yasağı getirilebileceğine ilişkin sözleşme yapılabileceğini düzenlemiştir.
Türk Borçlar Kanununun ve Türk Ticaret Kanununun işçi ile işveren ilişkisinde rekabet sözleşmesini ele alan maddeleri anayasaya aykırılık nedeniyle iptali için Anayasa Mahkemesine taşınmıştı. Söz konusu başvuru Anayasa Mahkemesince değerlendirilerek, 6 Haziran 2024 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan karar ile Anayasaya aykırı bulunmamıştır.
İtirazın gerekçelerini ana hatlarıyla: Rekabet yasağında geçerli kabul edilmesinde, işverence yapılması gereken bir eylem olmadığı, işçinin geçim kaynağı olan işini yapmaktan vazgeçmek zorunda kaldığı, coğrafi sınırlamalı rekabet yasağı getirilmesi işçinin ikametini özgürce belirlemesine engel olduğu gerekçeleri oluşturmuştu.
Anayasa Mahkemesi yaptığı değerlendirmede: İlgili yasa maddeleri ile “işverenin rekabet edebilme gücünün korunması” ve “haksız rekabet yaratabilecek durumların önlenmesi” hususlarının amaçlandığını kabul etmiştir. Bunun arkasında da işçinin, iş yerinin müşteri bilgisine, üretim sırlarına ve iş organizasyona ait bilgilere sahip olmasını görmüştür. Dolayısıyla bu bilgilerin işçi tarafından bilinmesi rekabet yasağını geçerli kılacağı değerlendirilmiştir.
Bu durumda her işçi için rekabet yasağı getirilmesi söz konusu olmayacaktır. Ancak işten ayrıldıktan sonra iş yerinde edindiği bilgilerle sürdüreceği çalışma şekli ile işverene önemli bir zarar verme olasılığına karşı düzenlenebilecektir. Diğer bir anlatımla bu yasak için işçinin özellikli bilgisinin olması gerekmektedir. İleride yapacağı ticari faaliyet ile ayrıldığı iş yerini ekonomik olarak zarara sokma durumuna karşı sözleşme gündeme gelebilecektir.
Dolayısıyla işçi ile işveren arasında düzenlenecek rekabet yasağı sözleşmeleri ile ilgili uygulamada bir değişiklik olmamıştır. Öncelikle düzenlenmesi düşünülen sözleşmenin şayet hizmet ilişkisi, işçiye; ticari anlamda kritik bilgiler sağlıyorsa geçerli olacağı bilinmelidir. Diğer türlü her işçi ile rekabet yasağı sözleşmesi kurulması anlamlı ve geçerli olmayacaktır. Bunun anlamı işçinin iş yerinde yapılan iş ile ilgili; müşteri portföyü, üretim formülleri, ticari sır kapsamında bilgi ve benzeri konuları bilmesi ve kullanması durumunda işverenin ticari zarar görmesidir. Bu durumda düzenlenecek sözleşmelerde aşağıdaki hususların gözetilmesinde yarar bulunmaktadır:
- Sözleşme konusunu; işçi işten ayrıldıktan sonra işverenle herhangi bir biçimde rekabet etmekten, rakip şirket kurmaktan, rakip şirkette işe girmekten yasaklı olmasının oluşturabileceği,
- Sözleşmede belirlenecek hususların yasanın getirdiği düzenleme çerçevesinde kalması, işçiye gelecek hayatında ekonomik olarak tehlike oluşturmaması gerektiği, sonuç olarak işçinin de mesleği yürüterek geçimini sağladığının unutulmaması,
- Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olacağına ilişkin müeyyideyi,
- Sözleşmenin yer, zaman ve işin nevi bakımından uygun sınırlar taşıması,
- Sözleşmenin yazılı yapılması ve işçinin fiil ehliyetine sahip olması,
- Sözleşmenin özel koşullar hariç iki yılı geçemeyeceği hususlarıdır.
Rekabet yasağı sözleşmesi; işverence, yasağın sürdürülmesine gerek görülmediğinde, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedildiğinde ya da iki yıllık süre dolduğunda sona erecektir.
Bir soru – Bir yanıt
Uzun yıllardır Fransa’da çalışıyorum. Yurt dışı borçlanma yapıp yapmamakta kararsız kaldım. Türkiye’den bağlanacak aylığın bana sağlayacakları faydalar nelerdir?
Yurt dışı borçlanma ne anlama geldiği ve ne fayda sağlanacağının bilinmesi, verilecek kararlarda etkili olacaktır. Öncelikle çalışılan ülke dışında yurt dışı borçlanma yoluyla Türkiye’de ikinci bir emeklilik yolu açılırken, emeklilik ile beraber sağlık güvencesi de elde edilecektir. Yapılacak borçlanma ile Türkiye’deki emeklilik koşullarının sağlanması kaydıyla emekli aylığı bağlanmaktadır. Emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesi ile 08/09/1999 öncesi için emeklilikte yaş koşulunun kaldırılmış olması birçok çalışanın emeklilik yolunu açmıştır. Borçlanma yapılması durumunda, sadece emekli aylığı bağlanılması ile kalınmamakta; gerektiğinde malullük ve dul, yetim aylıklarının bağlanmasına da olanak sağlanmaktadır.
Diğer taraftan Türk sosyal güvenlik sistemindeki dul ve yetim aylığı olanağının, birçok yabancı ülkenin ötesinde olduğu görülmektedir. Nitekim yetim kız çocukları evlenmedikleri, çalışmadıkları ve emekli olmadıkları sürece bu aylığı alabileceklerdir. Çalıştıklarında ya da evlendiklerinde yetim aylıkları kesilirken; işten çıkmaları ya da dul kalmaları durumunda tekrar bağlanacaktır. Yine yetim erkek çocukları hiçbir koşula bağlı olmaksızın 18 yaşına kadar yetim aylığı alabileceklerdir. Eğitimleri 18 yaşından sonra da devam ediyorsa; lise öğrencisi ise 20 ,üniversite öğrencisi ise 25 yaşına kadar yetim aylıkları sürecektir. Diğer taraftan dul aylıkları tekrar evlenilmediği sürece devam etmektedir. Malul yetim erkek çocuk evlenmiş olsa bile ömür boyu yetim aylığı alacaktır. Bunların yanı sıra belli koşulların sağlanması kaydıyla vefat eden emeklinin anne babasına da aylık bağlanabilmektedir.
Sorularınız için e-posta adresi: hkaganoyken@gmail.com