İstiklal Marşı ve Andımız Milli Eğitim’den tasfiye edilirken
“Adımız andımızdır. Yoluna can koyarız.
Türk olmayı en büyük şeref,
en büyük şan sayarız.”
Bu başlığı okuduğunuzda muhtemelen “daha neler” dediniz. Mehmet Akif Ersoy’un destan haline getirdiği İstiklal Harbimizin şiirleşmiş hali olan İstiklal Marşı ve her genç Türk evladının millet, vatan, bayrak bilincini haykırdığı “Andımız” nasıl tasfiye ediliyor olabilir? Böyle bir şey olur da nasıl yer yerinden oynamaz, nasıl bizim haberimiz olmaz diye kendi kendinize soruyor olabilirsiniz. Doktorların kullandığı bir kavram vardır. Ağrıya dayanamayan hastalara “ağrı eşiği düşük” hasta derler, eğer hasta ağrıya dayanıklı ise “ağrı eşiği yüksek” hasta olur.
Türk toplumu maruz kaldığı kapsamlı psikolojik savaş sonrasında “tepki eşiği yüksek” hatta çok yüksek bir topluma dönüştürülmüştür. Gaflet, delalet ve hatta ihanete o kadar alışmıştır ki, artık tepki dahi göstermekte ağırdan almaktadır. Toplumun tepki eşiğinin yükselmesinin bir önemli nedeni de Türk toplumunun medyayı kontrol eden merkezler tarafından sistemli olarak bilgisiz bırakılması ve yanlış bilgilendirilmesidir. İstiklal Marşı ve Andımızın da sessiz ve derinden Milli Eğitim sisteminden tasfiye edilmesi milleten gizlenmektedir.
İstiklal Marşı ve Andımız’ı sessiz ve derinden tasfiye operasyonunu Türkiye’nin gündemine taşımak isteyenlerin başında Türk Eğitim Sen geliyor. Türk Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı 18. Milli Eğitim Şurası Eğitim Ortamları, Kurum Kültürü ve Okul Liderliği komisyonu raporunun 33. Maddesinin sessiz ve derin operasyonu gerçekleştirmek için yazıldığını ortaya koymuştur.
Anılan 33. madde şöyledir: “Törenler ve toplantılar, paylaşma, bütünleşme, denetim ve kontrol mekanizmaları olup okul yönetimi tarafından, kültürü etkileme, değiştirme ve yeni değerlerin paylaşılması amacıyla rutin ve zoraki katılıma dayalı etkinlikler olmaktan çıkarılıp yoğun olarak ortak duygu ve değerlerin paylaşımını sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.” Türk Eğitim Sen, 9 Kasım 2010’da Şura Genel Sekreterliğine yazdığı mektupta şu tespiti yapmaktadır: “Son derece ustaca kaleme alınmış ve gerçek niyeti bir okuyuşta anlamanın zor olduğu bu madde Eğitim ortamları, Kurum kültürü ve okul liderliği komisyonu tarafından Şura gündemine getirilmiş ve Şurada hiç tartışılmadan geçirilmiştir. Andımızın kaldırılması ile ilgili önerge şura üyeleri tarafından Türk Eğitim sen’in uyarıları ile reddedilirken, bu maddenin el altından geçirilmesi son derece düşündürücü olmuştur.”
Evet son derece ustaca/uyutucu şekilde kaleme alınan bu madde ile İstiklal Marşı ve Andımız yavaş yavaş, Güneydoğu Anadolu’dan başlayarak okullardaki törenlerden kaldırılması planlanmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu bir süre önce “Andımız kutsal bir metin değil, değiştirilebilir. Yenisini ben de yazabilirim. Bir çocuğun varlığı niye armağan olsun. İçerik olarak hoşuma gitmiyor. Türklük, bir üstünlük olarak vurgulanıyor” açıklamasını yaparak, Şura’da alınan/alınmaya çalışılan kararların arkasında olduğunu göstermiştir. Muhtemelen Bayan Çubukçu sabahları okullarda öğrencilerin andımız yerine “beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısını söylemesini tercih eder.
Daha kısa bir süre önce bölücü bir partinin kongresine katılan AKP milletvekillerinin İstiklal Marşı yerine “Barzani marşı olan Ey Rakip” in okunduğu bir ortamda salonu bağırarak ve protesto ederek terk etmek yerine ayakta dinledikleri düşünülür ise iktidar partisinin İstiklal Marşı konusundaki hassasiyeti daha iyi anlaşılacaktır.
Anayasa’nın “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” hükmünü veren 66. Maddesine tahammül edemeyen ve değiştirilmesi için çalışan, Anayasanın ilk üç maddesine sempati ile bakmayan, Türk milletini Anadolu’da yaşayan etnik bir grup olarak gören bir siyasi anlayışın PKK ile müzakere sürecinde Güneydoğu Anadolu’dan başlayarak İstiklal Marşımızı ve Andımızı tasfiye etmesi şaşırtıcı değildir.
Beni esas şaşırtan bu durum değil. Beni şaşırtan bütün bu yaşananlara rağmen bazı okurlarımın bana yazdıkları e postalarda “neden MHP?” diye sormaları. Neden MHP sorusunun cevabını önümüzdeki günlerde yazacağım. Ancak, o makalemin ilk cümlesini şimdi yazayım: “Çünkü İstiklal Marşımızı ve Andımızı seviyorum ve söylemekten gurur duyuyorum.”
---------------
Bu yazıyı ve Ümit Özdağ’ın diğer yazılarını www.haberiniz.com ve ‘www.21yyte.org’da bulabilirsiniz.