İşte Büyük Millet!

Türk kimliğinin yerine “Büyük Millet” kimliği tasarlayan Tayyip Erdoğan, 1071’in yıldönümü olan 2071’i hedef gösterirken ne yapmak istiyor..
1071 Malazgirt Savaşı ile Alparslan’ın Anadolu kapılarını Türkler’e açtığı söylenir. Bu tarihi yorum eksiktir.
Bugünkü bilgilerimiz, Anadolu’nun ezelden Türk vatanı olduğunu göstermektedir. Fred Hamory gibi Macar, Kazım Mirşan, Selahi Diker ve Haluk Tarcan gibi Türk araştırmacılar, özellikle Sümerce ile bugünkü Türkçe arasında tıpatıp benzerlikler bulunduğunu ortaya koymakta, Anadolu’da bulunan eski yazıtların öntürkçe olduğunu ispatlamaktadır. Yine Frikler, Likyalılar ve Hattiler’den kalan yazıtların öntürkçe olduğu tespit edilmektedir.

***

Oğuzname ya da Oğuz Kağan Destanı’nın beş ayrı yazması vardır. Yazmalardan çıkarılan ortak bilgilere göre Oğuz Kağan, başkent Karakurum’dan ordusuyla yola çıkarak, Batı’ya yürüdü, İtil ırmağını geçtikten sonra Kafkasları denetim altına alarak bugün Ağrı denilen Alatağ’da ve ayrıca Karabağ’da yayladı. Daha sonra Anadolu’ya ve Irak’a hakim oldu, Şam üzerine yürüdü, Suriye teslim olduktan sonra dönerek Antakya’yı kuşattı, bir yıllık kuşatmadan sonra 90 bin askerini yerleştirerek tahtını burada kurdu. Oğuz Kağan üç yıl Antakya’da kaldıktan sonra Bağdat, Isfahan ve Herat üzerinden memleketine dönmeye karar verdi, Semerkant ve Buhara’ya da uğrayıp 50 yılda dünyayı fethederek memleketine döndü.

***

Heredot da İskitlerin, Kafkasya üzerinden Kimmerler’i kovalayarak Anadolu’ya hakim olduğunu, Mısır üzerine de yürüdüğünü, Filistin’deyken Mısır Kralı Psammetikos’un armağanlar sunup yalvarması üzerine daha ileri gitmediğini, Anadolu’nun 28 yıl İskit hakimiyetinde kaldığını, fakat büyük çoğunluğunun Medlere ve Perslere konuk olduğu bir gece sarhoş edilerek boğazlandığını anlatır.
Heredot’un bu olaylarla ilgili gösterdiği tarih, M.Ö. 7’nci yüzyıldır.
Reşideddin de Oğuz’un Diyarbakır, Erbil, Musul, Bağdat ve Şam’ı nasıl kendisine bağladığını, Antakya’nın nasıl direndiğini ve şehir teslim alındıktan sonra Tekür ordusunu da mağlup ettiğini anlatır.
Dolayısıyla, Alparslan’ın, Malazgirt Savaşı ile tapusu ezelden beri Türkler’e ait olan Anadolu’yu asli sahibine iade sürecini başlattığı söylenebilir. Alparslan, bir yandan da denize ulaşmak ve Anadolu coğrafyasına tamamen hakim olarak Avrasya merkezli yeni bir medeniyetin öncülüğünü yapmak istiyordu. Nitekim, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Türkler, Anadolu’da yeni bir medeniyet kurdu.

***

Osmanlı’nın son döneminde, Türkçe’nin, buna bağlı olarak Türk düşüncesinin ve bilimsel gelişmenin duraklaması ve hatta gerilemesi sonucunda, İngiltere, Fransa ve Rusya, Kızılırmak’ın batısını Rumlar’a, doğusunu Ermeniler’e teslim ederek bu topraklardaki Türk varlığını tamamen yok etmeyi planladı. Bu plan, Ermenilere ve Kürtlere ayrı devlet kurmayı öngören Wilson Prensipleri ile desteklendi. Ermeni istilası, İttihat ve Terakki tarafından tehcir ile önlendi. Kürtler, Türk varlığının bir parçası olduklarını ilan etti ve bu savaşta düşman oyununa gelmedi.
Karadeniz’deki Rum çeteleri, Mustafa Kemal Paşa’nın da desteğiyle Osman Ağa tarafından mağlup edildi. Ege’de devlete isyan etmiş efelerin bir kısmı Rum çetelerine karşı milli mücadeleye katıldı. İç isyanlar bastırıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığında sürdürülen milli mücadelede, Kazım Karabekir Paşa, Şark cephesini düşmandan temizledi. Garp cephesinde İsmet Paşa, Türk’ün makus talihini yendi. Sakarya’da düşman tuzağa düşürüldü ve son olarak Dumlupınar’da Fevzi Çakmak Paşa’nın ve bütün komutanların da katılımıyla Büyük Taarruz gerçekleşti. Ancak, Anadolu’nun yeniden Türkleşmesi bitmemişti. Halka, “Ne mutlu Türk’üm diyene” politikası ile ulus bilinci vermeye çalışan Atatürk, İngilizlerin önerisini kabul ederek Balkanlar’da kalan Türk varlığı ile Anadolu’daki Rumların mübadelesini sağladı. Sonuç olarak, Anadolu’nun yeniden Türkleşmesi mübadele ile tamamlandı. İşte Ahmet Davutoğlu’nun “hesaplaşacağız” dediği ulusçuluk, yani milliyetçilik sürecinin kısa özeti budur
Tayyip Erdoğan’ın Büyük Orta Doğu Milleti yaratmak yönünde gelişen 2071 hedefi, bu süreci tersine çevirmeye dönük değil midir? Değilse bize izah etsin lütfen...

Yazarın Diğer Yazıları