İşte asıl Corona bunlar!..

Türkiye haftalardır yalnızca Corona mikrobunun dehşet verici salgını ile uğraşmıyor...
Can derdine düşen insanlar, neredeyse tamamen duran ekonomi yüzünden yalnızca geçim sıkıntısı da yaşamıyorlar... Birikimlerine dayanarak, çalışmadan- üretmeden evlerinde yaşamaya çalışan insanlar, artan tüketimi karşılamakta güçlük çekiyorlar...
Velhasıl, zaten sıkıntıda olan milyonlarca insan bir yandan da en az Corona kadar yaşamı vuran sosyo ekonomik tehditlerle karşı karşıyalar...
İşte o tehdidin sağlık boyutuna gelmeden önce, ailelerin ekonomisini sarsan darbeye dikkat çekmek gerekiyor;
Salgının etkilerinin görülmeye başladığı Mart ayından itibaren, Türkiye'de neredeyse gelenek haline gelen denetimsizlik- karaborsacılık- fırsatçılık- vurgunculuk tezgahının ortasında utanç verici bir pazar da kuruldu...
Bir yandan temizlik maddeleri, maske, kolonya, eldiven gibi ürünler karaborsaya düşerken, fiyatları neredeyse yüzde 400 oranında arttı...
Daha bir ay önce 5 liraya satılan bir şişe kolonya -bulunabilirse- 19 lira ile 25 lira arasında fiyatlarla tüketicilere dayatılıyor...
Maske, eldiven ve steril malzemelerde karaborsacılığı da aşan fiyat terörünü anlatmaya gerek yok...
Çünkü ülkedeki milyonlarca insan çoğu kez bulunamayan bu ürünleri edinmek için bir ay öncesine oranla 4-5 katı fiyat ödemek zorunda kalıyor...
Son iki haftadır marketlerde gözlemlediğim fiyat artışı ise şoke edici...
Özellikle makarna, bakliyat, yağ, süt ürünleri, sebze ve meyve fiyatlarındaki olağanüstü artış utanç verici boyutları bile aştı...
Olayın özetine gelince; bir ay önce marketlerden 150 liraya yapılan kısıtlı mutfak harcamasına bugünlerde 250 ile 300 lira arasında ödemek zorunda kalıyor insanlar...

Caydırıcı operasyon şart...

İçişleri ve Tarım Bakanlığı'nca zaman zaman yapılan açıklamalarda, yüzlerce şirkete büyük cezalar kesildiğini öne sürülse de, fırsatçılık- vurgunculuk ve karaborsacılığın durmadığı fiyat anarşizmin boyutlarından çok net anlaşılıyor...
Hatta 2 Nisanda, Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, fahiş fiyat artışı yapan 198 firmaya 10 milyon lira ceza kesildiği duyurulsa da, halkı kazıklayanlar durmuyor...
"Kurt puslu havayı sever" sözünü bir kez daha anımsatan bu vurgunculuğun
neden yeterince ve etkili biçimde denetlenmediğini bir kez daha soralım ama hiç kuşkunuz olmasın fırsatçılığın dayatmalarını engelleyebilecek bir sonuca ulaşamayacağız.
Merak ediyoruz; Tarım Bakanı ve İçişleri Bakanı hiç marketlere uğruyorlar mı, buralardan alışveriş yapıyorlar mı?..
Bir ay içerisindeki fahiş fiyat artışının nedenini sorguluyorlar mı, yoksa bürokrasinin yerel bazda yürüttüğü küçük çaplı incelemelerin sonuçlarına dayanarak mı fırsatçılara müdahale edildiğini öne sürüyorlar?..

Piyasa denetimi yetersiz...

Peki; zaten 3-4 katı fiyat artışı yaşanan gıdalar yeterince sağlıklı mı?..
İşte yazının başında "en az Corona kadar yaşamı tehdit ediyor" dediğimiz gıdadaki fiyat anarşizminden sonra, asıl mesele de sağlık sorunu... Yani sahte, bozuk gıdalar ve zehirleme tehlikesi bulunan besinlerdeki utanç verici hileler...
Velhasıl, yalnızca gıda ve temizlik ürünlerine sürekli zam yapan ve ahlaksızca kazanç elde etmeye çalışanların rezaleti sarsmıyor toplumu...
Bugünlerde; aynı zamanda, nasılsa fırsatçılık, vurgunculuk var, nasılsa piyasada ürün yok diye düşünen kimi ahlaksızlar, yoğurt, süt, bal, et- sucuk ve benzeri gıda maddelerine hile karıştırmak için çok daha rahat bir ortam bulduklarını düşünüyorlar... İşte piyasadan örneği alınan yüzlerce üründe hilecilik yapıldığını bizzat önceki gün Tarım Bakanlığı açıkladı...
2020'deki üçüncü kontrolde, hileli gıda ürünleri satan 45 firmaya ait 55 ürün ifşa edilmiş...
Bakanlığın adlarını açıkladığı zeytinyağlarının tamamında tohum yağları kullanılmış...
Sucuk ve benzeri ürünlerde baş ve kanat etlerinin kullanıldığı tespit edilmiş...
Yoğurt ve peynir diye satılan ürünlerin çoğunda nişasta ve bitkisel yağ bulunmuş...
Lahmacunların neredeyse büyük bölümünün tavuk etinden yapıldığı saptanırken, çok sayıda bal markasında yoğun olarak frukoz-glikoz, kırmızı pul biberlerin çoğunda ise boya tespit edilmiş...

Kapatın bu firmaları...

Tarım Bakanlığı'nın tespit ettiği hilecilikte, topluma gıda diye satılan pis ürünlerin adlarını tek tek saymaya gerek yok...
Toplumun ucuz gıdaya en çok gereksinimi olduğu salgın döneminde, bir taraftan insafsızca yapılan zamlar insanları aç bırakırken, diğer taraftan ucuz mala yönelmeye çalışan yurttaşlar da hileli-zehirli gıda ürünleriyle baş başa bırakılıyor...
Geçtiğimiz ay bu konuda Tarım Bakanlığı'nın hilecilere karşı yürüttüğü operasyonu değerlendirirken, zehirli üretim yapan işyerlerine para cezası yerine kapatma ve hapis cezasının getirilmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekmiştik...
Tarım Bakanlığı, cezaların ağırlaştırılması konusunda çalışma yapıldığını öne sürse de, operasyonların sonucu, denetimlerin para cezasıyla kalacağının işareti gibi...
Evet; bir virüs tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye'yi de aylardır esaret altında tutarken ve insanlar can derdine düşmüşken, bir yandan fırsatçılık- vurgunculuk- karaborsacılığın virüsü, diğer yandan da hileli ürün satanların mikrobik salgını topluma Corona dehşeti kadar zarar veriyor, insan yaşamını tehdit ediyor...
2012'den bu yana 1509 firmaya ait 3 bin 356 parti üründeki hilecilik deşifre edilmiş ama, hem İçişleri hem de Tarım Bakanlığı'nı daha dikkatli, daha duyarlı olmaya ve daha sert önlemler almaya davet ediyoruz...

dfs-004-001-011-001.jpg

Yazarın Diğer Yazıları