İspanya’yı bölen Katalonya modeli
Bölücü terör örgütü PKK meselesi üzerine yapılan tartışmalarda, ikide bir Katalonya ve Bask örneği üzerinde duruluyor. Ne tarihi gelişimi, ne mevcut durumu, Türkiye’ye hiçbir bakımdan uymayan bu iki hareket hakkında doğru dürüst bilgi de verilmiyor. Ama Türkiye için model olması isteniyor.
Katalonya üzerinde biraz duralım, sonra da hasıraltı edilen sinsiliğe ve işin nereye varacağına işaret edelim. İspanya 46 milyon nüfuslu bir ülke. Bunun 7 milyonunu, 18’inci yüzyıla kadar bağımsız yaşayan Katalonlar teşkil ediyor. Kişi başına gelir bakımından Katalonya birinci, Bask bölgesi 2’nci sırada yer alıyor.
1979 yılından beri özerk statüde yaşayan Katalonlar 2006 yılında daha ileri bir özerklik için 233 maddelik bir anayasa hazırlayıp İspanya’nın onayına sundu. Bu anayasayı inceleyen İspanya Anayasa Mahkemesi, 27 maddesine çekince koydu, çok önemli olan 14 maddesini anayasaya aykırı buldu.
Mahkemenin Anayasaya aykırı bulduğu maddeler şöyle:
* Bölgede Katalonca tercih edilen dil olamaz.
* Özerklik Konseyi ve ombudsman “mutlak yetkiye” sahip olamaz.
* Katalonya, bu Anayasa ve İspanyol Anayasası ile belirlenen alanlar dışında kalan konularda kendi kanunlarını yapabilir.
* Yerel hükümetler kendi kaynaklarını düzenlemeye ve oluşturmaya yetkilidir.
* Katalonya’nın en yüksek yargı mercileri, Katalonya Yüksek Mahkemesi ve Adalet Konseyi’dir hükmü.
* Katalonya bankaları ve özel emeklilik planlarını düzenleyen maddeler.
* Katalonya vergilendirmenin düzenlenmesinde, devletin benzer mali çaba göstermesi halinde işbirliği yapar.
Anayasa Mahkemesi’nin şartlı olarak kabul ettiği maddeler özetle:
Katalonca’nın resmi dil olması, Katalonya’nın tarihi hakları, Katalon bayrak ve marşının milli sembol olması, Katalon dilinin korunması, kişilerin dil seçme hakkının bulunması, Katalon hükümetinin kendi işlerinde özerk olması ve göçmenlerle ilgili yetkileri, merkezi hükümetle işbirliğini belirleyen maddeleri, yürürlükteki yasalara uygun olarak yorumlanmaları halinde kabul eder.
Anayasa Mahkemesi, “İspanya’nın bölünmez olduğunu” tekrarladı.
Mahkeme’nin 29 Haziran 2010’da açıklanan bu kararına İspanya Başbakan’ı çok memnun olurken, Katalanlar büyük bir öfke ile 10 Temmuz’da, “Biz bir ulusuz” sloganlı gösteri yapacaklarını duyurdular. Katalan gazeteleri, “Bu bir devlet krizinin ilk adımı” yorumunu yaptılar.
Batı dünyasında, Katalonya ve Bask bölgesinin İspanya’dan ayrılacağı ve ülkenin bölüneceği beklentileri, her geçen gün biraz daha yaygınlaşıyor.
Katalonya’nın durumu kısaca böyle. Şimdi PKK terörüne “çözüm-model” olması propagandalarına gelelim. Tılsımlı kelime “çözüm” için İspanya modelini seçelim diyen PKK ve yandaşları, bize neyi anlatmak istiyorlar belli değil mi?
İspanya’nın en zengin bu iki bölgesine devlet her tavizi vermiş. Katalonlar ve Basklar yarı bağımsız bir yönetime sahipler. Ama ayrılıkçı akımlar ve terör yine de durmuyor. Katalon ve Basklara, “Daha ne istiyorsunuz. Refah içindesiniz, her istediğinizi aldınız. Kendi kendinizi yönetiyorsunuz” denildiğinde, onlar “Anlamıyor musunuz, biz bağımsız devlet kurmak istiyoruz” cevabını veriyorlar.
Burada hemen bir hususa temas etmek zorundayız. İspanya’nın durumu çok farklıdır. Türkiye’de; geçmişi, soyu, boyu, aşireti, ne olursa olsun; din, tarih, devlet, vatan ve kültür birliği yoluyla dünyanın en başarılı bütünleşmesi gerçekleşmiş ve gerçekleşmeye devam etmektedir. Burada bir Millet ve bir egemenlik vardır. Bin yıldır saldıran, etnik fitneyi ateşleyen Haçlıların tuzağına düşemeyiz.
Evet tavizi “çözüm” zannedenlere, bölünmeye yarayan İspanyol modelinin, son zamanlarda PKK ve yandaşlarınca ısrarla istenmesindeki amacın Türkiye’yi bölmek olduğu açık değil mi? Unutulmasın ki, egemenlik meselesi, çocuk oyuncağı değildir. İpin ucu bir kaçtı mı, bir daha yakalanamaz. Bu ise Allah korusun, aynı milletin masum insanlarının birbirinin düşmanı kesilmesine ve kanlı bir kaosa sürüklenmesine yol açar.
Bu açık gerçeğe rağmen, bir millete ait olan milli devlet yerine, etnik/ırk ortaklığına dayanan bir rejime sevdalanmak, bunun için anayasayı değiştirmek, hain PKK ile pazarlıklar yapmak bu masum milleti ateşe atmak değil mi? Bir milletin olmadığı yerde güç, meşruiyet, devlet, demokrasi ve insan hakları olur mu? İşte örneği, zavallı Irak!..