"İşkenceci" oldukları da tescillendi
Yoğun gündemde kaynamasın; eski üsteğmen Ayhan Yeşilkaya'nın, "FETÖ" denen yapıya üye olduğu ve askeri öğrencilere işkence uygulayarak okullarını bırakmalarına yol açtığı iddiasıyla yargılandığı dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı.
Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Kara Harp Okulu eski takım komutanı olan Yeşilkaya, "silahlı terör örgütüne üyelikten" 10 yıl, kendisinden şikayetçi olan 8 öğrenciye "işkence yapmak"tan ise 32 yıl 16 ay olmak üzere, toplam 42 yıl 16 ay hapis cezasına çarptırıldı.
***
Ülke genelinde "FETÖ"yle ilişkili olarak açılan tonla davada, koca koca generallerin, kuvvet komutanlarının üzerine ağırlaştırılmış müebbetler yağarken, misal "Çatı Davası"nda 141'er kere, 139'ar kere, 137'şer kere ağırlaştırmış müebbet cezası verilmiş sanıklar varken, ilk anda çok da kayda değer gelmeyebilir bu haber size. Ancak, "milat" değerinde bir karara imza attı mahkeme.
Bu karar ile "FETÖ üyesi" olduğuna hükmedilen biri ilk defa "işkence" suçundan da hüküm giydi. "FETÖ"nün "insanlık suçları" da işlemiş, "işkenceci" bir yapı olduğu tescillendi.
***
"FETÖ" üyelerinin, "Devlet"e veya "Anayasal düzen"e karşı işlenen suçlarla birlikte "kasten öldürme" gibi, "suikast" gibi, "işkence" gibi suçlarının da bir bir ortaya çıkarılıyor, maddi delillerle kanıtlanıyor ve hükme dönüştürülüyor olmasının bir önemli sonucu şu:
En kötü senaryoda bile…
Yani, bir gün "devran" bir kere daha dönse ve bu ülke yeniden "FETÖ"yü, "hizmet", "cemaat" vs. Sayan bir zihniyetin eline geçse bile…
Bu yapıyla ilgili "terör örgütü" hükmü bozulsa bile…
Belki "terör örgütüne üyelik", "bilerek ve isteyerek yardım" türü suçlardan hüküm giymiş olanlara "aklanma" kapısı aralanır ama "katil" terör örgütüne üye olsun yahut olmasın "katil"dir; "işkence" bir örgüte hizmet amacıyla, bir hiyerarşi çerçevesinde yapılsın yahut yapılmasın "işkence"dir; bu nevi yaftalar hukuken hep asılı kalacak üstlerinde.
***
Ama daha önemlisi, bu kararın "emsal" değeri…
Öyle ya, sadece 8 gencin hayatı kararmadı ki o cani oluşumun elinde; Kara, Hava, Deniz Harp okullarında, Kuleli'de, Maltepe'de, Bursa Hava Lisesi'nde, Deniz Lisesi'nde, Menteş Askeri Kampı'nda "işkenceye uğradığı" öngörülen askeri öğrenci sayısı 4 bin civarında. Bunlardan -en son 800'dü sayıları- yüzlercesi, hali hazırda resmen "şikayetçi" durumda.
Öyle şeyler yaşamışlar ki, bugün bile hâlâ şikayet etmeye cesaret edemeyenler var aralarında, bulaşmak istemeyenler, unutmak isteyenler.
Bu karar hepsine ama en çok da onlara "umut" niteliğinde.
***
İlk duruşmadan itibaren çok travmatik bir süreçti yaşadıkları. Bu süreç, onlara hatırlamak istemedikleri en acı günlerini, gecelerini hatırlattı.
En temel felsefelerinden biri, hedefindekileri onursuzlaştırmak, acizleştirmek, hiçleştirmek olan "şok mangası" gerçeğini hukuken de tescilletebilmek uğruna, hakim karşısına çıktıkları güne kadar belki en yakınlarına bile anlatamadıklarını anlattı bazıları;
Kendilerinin yahut arkadaşlarının nasıl dövüldükleri, nasıl süründürüldükleri, nasıl tokatlandıkları, nasıl hakarete uğradıkları, nasıl kusturuldukları, nasıl kusmuklarının üzerine yatırıldıkları, nasıl aç, susuz, uykusuz bırakıldıkları, nasıl intihara zorlandıkları, nasıl akıl ve beden sağlıklarını kaybetmenin eşiğine getirildikleri tartışıldı enine boyuna, tekrar tekrar, heyet ikna olana kadar.
"İşkence"nin bütün psikolojik etkilerini yeniden göğüslemek durumunda kaldılar belki ama başardılar; cesaretleri, gösterdikleri yüzleşme iradesi sayesinde binlerce başka gence umut oldular.
Kara Harp Okulu'nun kapısından içeri girdikleri gün "vatan uğruna" girişecekleri "kahramanlığın" böyle, bir mahkeme salonunda olacağını hiçbiri akıllarının ucundan bile geçiremezdi muhtemelen… Muhtemelen kendilerine biçtikleri "kurtarıcılık" rolleri bambaşkaydı…
Belki işkencecileri bir daha gün yüzü görmeyecek bile olsa, geçmeyecek buruklukları…
Yüreklerine serpilmiş bir damlacık su yerine geçer mi bilmem ama başka savaşlardan, başka çatışmalardan az değil, hafif değil, basit değil bu davayı açarak yaptıkları; sadece kendilerinin değil onların yaptıklarını yapmaya cesaret edemeyen binlerce başka gencin de hakkını, hukukunu korudular, geri kazandılar. Bu "emsal" sayesinde, artık, onların açtığı yoldan "acaba"sız, "korkmadan" yürüyecek binlerce genç var.
Daha nasıl olsun, şüphesiz "kahramanlık" bunun da adı.