IŞİD örgüt mü terörist devlet mi!
Cenevre de nihayet masaya konan sorununun bekli de en dehşetli yanı olan IŞİD denilen terör kuruluşunun geçmişi, şimdiki durumu ve geleceğinin ele alınma ihtimali gösteriliyor.
Gerçekten de; IŞİD gibi terörist bir yapıyı dünyanın özelikle Orta Doğu'nun başına "bela" edenler mutlaka bunun ceremesini hem de ağır bir şekilde çekeceklerine inananlar gün geçtikçe çoğalıyor.
Her şey den önce, nasıl oldu da, böylesine "vahşi", "değişken" ve bir yerde "güçlü" yapılanma herkese meydan okuyor.
IŞİD'la ilgili hemen hemen hergün yüzlerce satır haber ve yorum dünyaya yayılıyor.
Ne var ki örgütün kuruluşu ve yapısı hakkında fazla bilgiler elde edilemiyor.
Ancak geçenlerde, okuduğumuz bilgileri bütün ayrıntılarıyla paylaşmak gerekiyor.
Arapça kısaltması DAESH (Dawlat al-İslamiyah f'al-Iraq wa belaad al-Sham), Türkçe okunuşu ile DAEŞ, İngilizcesi ile ISIL (Islamic State of Irak and The Levant) ve Türkçesi ile IŞİD (Irak Şam İslam Devleti); devlet olma iddiası bulunan bir örgüt pozisyonunu korumaya direniyor.
IŞİD'in amacının; Irak ve Şam üzerinde 'Sünni - Selefi bir İslam Devleti' kurmak olduğu biliniyor.
Buradaki Şam; Suriye'nin başkenti olan Şam değil. Bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail'i içine alan coğrafyanın adı kabul ediliyor.
İslam radikalleşiyor
Bugün itibarıyla IŞİD; Irak ve Suriye merkezi güçleriyle, ABD, Rusya, Fransa, Türkiye, İran, Ürdün, Suudi Arabistan, Hizbullah, PKK ve PYD dahil, herkesle çatışıyor.
Hatta, küresel "aktör" olma yolunda, Afrika'da, Kafkasya'da, Avrupa'da ve Asya-Pasifik bölgesinde, Endonezya ve Malezya'da operasyon yapıyor.
IŞİD'in de aralarında bulunduğu radikal İslami örgütlerin temeli, 1980'li yılların başlarına ve Afganistan'a uzanıyor.
Bu süreçte İslam radikalleşiyor.
Ayrıca; küresel güç olma potansiyeli olan Çin ve Rusya, aynen Sovyetler Birliği'ne uygulanan yöntemlerle çökertilecekti.
Bu yöntemler; kuşatma, çevresini ve içini istikrarsızlaştırma, silahlanma yarışına sokarak kaynakları verimsiz alanlarda tükettirme ve masraflı askeri operasyonların içine çekme olarak özetlenebiliyor.
III. Küresel Savaş!
Öte yandan, yeni dönemin düşmanı, komünizm yerine artık Radikal İslam gösteriliyordu. Tabii ki düşman olmadan, Batı ve NATO bir arada tutulamayacağı teorisi yine gündem de kalıyor.
Yaklaşık 15 yıldır, zaman zaman sertleşen III. Küresel Savaş'ın içinde olduğumuz zaten sanılıyor.
Bu savaşta; top, tüfek, tank, füze, uçak ve gemi var ama asli unsur kabul edilmiyor.
Psikolojik harekât, toplumsal mühendislik, medya operasyonları, ekonomik manipülasyonlar, STK'lar, terör örgütleri, siyasi partilerin lider ve yöneticileri asli unsur oluyor.
İşte böylesine karma karışık bir atmosfer içinde, IŞİD'i tam olarak analiz etmek hele bilmek imkansızlaşıyor.
Zira, IŞİD bide yakın gelecek bile ne yapacağını zaten bilemiyor.
Sadece, ABD'den mi, Rusya'dan mı veya Körfez ülkelerinden mi nereden, ne zaman ve nasıl geleceği bilinmeyen destek IŞİD'ın stratejik konumunu belirliyor.
Özellikle Irak'ın parçalanması halinde IŞİD'ın burada bir devlet konumuna gireceği yolunda ki tahminler gittikçe yoğunlaşıyor.
Ömümüz çok karanlık
Bu arada, Cenevre deki görüşmelerde IŞİD'ın ayrıntılı bir şekilde masaya getirilmesi beklenmiyorsa da, örtülü bir şekilde bu örgütün frenlenmesine neden olacağı bildiriliyor.
Üstelik, IŞİD'a desteğin durdurulması hatta sert askeri önlemlerin alına bileceği konuşuluyor.
Türkiye'nin IŞİD'la teması ise çok çetrefilli bir grafik çiziyor.
Şimdilerde amansız bir düşmanımız olan IŞİD'ın öncelikle Suriye'den sökülmesi bizlere büyük avantajlar sağlamakla birlikte Kürt orjini terör örgütlerine "rahat nefes" aldıracak konum arz ediyor.
İleri tarihlerde orta Irak'ta kurulabilecek Arap kökenli IŞİD devletçiliği ile ilişkilerimizin ne dozda olabileceğinin şimdiden kestirmek mümkün görülmüyor.