IŞİD operasyonlarının Türkiye'ye etkisi
Irak ve Suriye'de IŞİD kontrolündeki bölgeleri kurtarmak için yapılan operasyonlar devam etmektedir. Bu bölgelerin kurtarılma aşaması ve sonrası Türkiye'yi doğrudan etkilemektedir. Bu kapsamda oluşan ve oluşacak olan tehditlerin dikkatle değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasında geç kalınmaktadır.
Irak Felluce operasyonu
IŞİD'in elinde tuttuğu Felluce'yi kurtarmak için Irak ordusu ve Peşmerge, kara harekâtını sürdürmekte, başta ABD olmak üzere koalisyon güçleri buna havadan destek vermektedir. Bu operasyonda görev alan güçlerin teşkilatlanma, eğitim, malzeme, silah ve mühimmat desteği ABD tarafından yapılmaktadır.
Harekâtın hedefine ulaşması halinde Felluce'nin, Barzani yönetimine verileceğine ilişkin bilgiler bulunmaktadır.
ABD, IŞİD operasyonlarında Peşmerge ve PYD/YPG'ye çok güvenmektedir.
Musul bölgesinin de kurtarılması için operasyon düzenlenmektedir. Bu bölgenin de Barzani kontrolüne gireceği ifade edilmektedir.
Bu bölgelerin IŞİD'den geri alınması, Kerkük'te olduğu gibi haksız yere, Barzani yönetimi sınırlarının genişlemesine ve bölgenin demografik yapısının değişmesine imkân yaratacaktır. Ayrıca Barzani yönetimi tarafından yapılması planlanan bağımsızlık referandumunun gerçekleşme ihtimalini de güçlendirecektir.
Suriye Rakka operasyonu
Rakka'yı IŞİD'den kurtarmak için Suriye Demokratik Güçleri(SDG) kara harekâtı icra etmekte, ABD de bu güce hava, eğitim, istihbarat ve lojistik destek vermektedir. SDG'nin %85'ini PYD/PKK oluşturmaktadır. Bu nedenle ABD'nin iş birliği yaptığı güce doğrudan PYD/PKK demek mümkündür.
Bu gücün içindeki ABD özel kuvvet mensubu 300'e çıkmıştır. Kollarında PYD arması taşıdığı da tespit edilmiştir. ABD, bu gücün içindeki azınlık olan Arap güçlerine temel eğitim verirken, teröristlikten kazandığı tecrübeden dolayı PYD/PKK güçlerine üst düzey eğitim vermektedir. ABD'nin kendi çıkarları için teröristlerle iş birliği yapması ve onların armalarını taşımaları esefle karşılanmaktadır. Ancak ABD'nin bu tutumundan her şeye rağmen vazgeçmeyeceği anlaşılmıştır.
Rakka harekâtı, ABD'nin yoğun desteğinden dolayı, diğerlerine göre daha etkin görülmektedir. Ayrıca PYD'nin uluslararası destek açısından aldığı mesafe de dikkat çekicidir. Moskova, Paris, Berlin, Stockholm ve Prag'da temsilcilikler açmıştır. Roma, Londra, Madrid ve Atina'nın da sırada olduğu söylenmektedir.
PYD'nin Suriye'de elde edeceği başarı, siyasi ve coğrafi avantajlara dönüşebilecektir. Cerablus güneyinde batıya doğru koridoru birleştirme çabaları da devam etmektedir.
İç savaşın olduğu bir ülkede, savaşan gruplardan birinin başka ülkelerde temsilcilik açması, ona yeni bir statü kazandırır. Bu durum, Suriye'nin yeni yapılanmasında PYD'ye ayrıcalık tanınacağını göstermektedir. Körfez savaşında yaşananlardan ders çıkarılması gerekir.
Operasyonların Türkiye'ye etkisi
1. Irak'taki operasyonların sonuçları Barzani'ye avantaj ve güç kazandırabilecektir. Türkiye'nin merkezi Irak hükümetiyle yapabileceği iş birliği, Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafazasına katkı sağlayabilir. Barzani referanduma gitse, referandum sonrası evet çıksa dahi, bağımsızlığını ilan etmesi için birçok engel vardır. Türkiye'nin, PKK terör örgütünü içinde barındıran Barzani yönetimiyle ilişkilerine yeniden bir çeki düzen vermesi zaruri görülmektedir.
2. Türkiye'nin, ABD'nin PYD/PKK'yla iş birliğine, diplomatik yoldan karşı koyması yeterli olmamaktadır. Bu nedenle Türkiye'nin Koalisyona tanıdığı imkânları kısıtlama yoluyla cevap vermesi, duruma yeni bir boyut kazandırabilir.
3. Durumun içinden çıkılamaz duruma gelmesinin sebebi, yürütülen hatalı politikalardır. Ülkenin en önemli konusu başkanlık ve anayasa değil, şu anda kendi güvenliğimizdir. En önemli tehdit, Suriye'de oluşan yeni Kürt oluşumudur. Bu konu bizden başka kimsenin derdi değildir. Üstelik destek verilmektedir. İran da bundan hoşnut değildir. Bu nedenle iki yıldır tekrarlıyorum; Radikal politika değişiklikleriyle Suriye yönetimi, İran ve Rusya ile iş birliğine gidilmesi zarureti vardır.