İş Bankası’ndan mektup var
Geçen haftaki yazımızın ardından İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali ve Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince imzalı ve 15 Mart 2013 tarihli bir mektup aldım. Mektubu aynen veriyorum:
“Sayın Remzi Özdemir
Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşenizde insan kaynakları uygulamalarımız hakkında bankamız görüşüne başvurulmadan veya doğruluğu teyid edilmeden yayınlanan hususlar üzüntü ile karşılanmıştır.
Bankamız 88 yıldır faaliyetlerini ve mevcudiyetini başarı ile sürdürülmesinin temelini insan haklarına saygı, fırsat eşitliği, adalet, saydamlık ve liyakat ilkelerini esas alan insan kaynakları politikaları oluşturmakta, etik değerlere ve yasal düzenlemelere uyulması, eşitlik ve adaletin tesis edilmesi kurumsal kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası olarak benimsenmektedir.
“İş güvencesi” toplu iş sözleşmesi ile teminat altına alınan çalışanlarımızın tayin ve terfi esasları ile mali ve sosyal hakları yine yasalar ve toplu iş sözleşmesi ile belirlenen kat’i ve şeffaf kurallarla yürütülmekte, insan kaynakları uygulamalarında yasal mevzuattan, adalet ve fırsat eşitliğinden ödün verilmemektedir.
Kuruluşundan beri çalışan haklarına saygılı olma vasfını istikrarla koruyan, çalışanlarına özel sektörün üzerinde sağladığı hak ve olanaklar ile örnek bir kurum olarak gösterilmekte olan Bankamız ile ilgili olarak yazınızda ifade edilen ücret düzeyleri, ücret politikaları, terfi sistemi ve çalışanların sınıfsal bir ayrıma tabi tutulduğu yönündeki ima ve iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.
Bankamıza yönelik olarak yer verdiğiniz bahis konusu mesnetsiz itham ve iddialara dair her türlü yasal hakkımızı saklı tuttuğumuzu belirtir, arzu etmeniz halinde sizi ve genel yayın yönetmeninizi bu konularda bilgilendirmek üzere Genel Müdürlüğümüzde misafir edebileceğimizi de bildirir esenlikler dileriz.
Saygılarımızla
Adnan Bali-Genel Müdür Ersin Özince-Yönetim Kurulu Başkanı”
İddialar çalışanın
İş Bankası Türkiye’nin milli bir kuruluşudur. Saygınlığı sadece Türkiye ile sınırlı olmayıp bütün dünya bankaları arasında özel bir yere sahiptir. Bu bilinen bir gerçek. Bugüne kadar yazdığım yazılarda bu hassasiyete hep dikkat ettim, her fırsatta vurguladım. Nitekim, bunu sadece ben değil İş Bankası çalışanları da dile getirmiş olup, “Her çalışan İş Bankası milliyetçisidir” görüşünü geçen haftaki yazımda kullanmıştım.
Ancak burada söz konusu olan İş Bankası yönetimi ve uygulamaları değil, İş Bankası ile toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yapan sendikadır. Sendikanın uygulamaları ve üyelerinin isteklerine karşı yetersiz kaldığını öne süren 6 bin 133 elektronik posta tarafıma ulaşmıştır. Nitekim bunların bir kaçını köşemde virgülüne dahi dokunmadan yayınladım. Söz konusu iddialar benim değil, bağlı bulunduğu sendikasından şikayetçi olan bankacılarındır. Yazılarımda bahsedilen ücretler ise yine sendikanın tarafıma gönderilen 12 Mart 2013 tarihli sözleşme bilgilerinden alınmıştır.
Bu arada, Sayın Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı’nın mektubunda, “bilgilendirme amaçlı davet” leriyle birlikte kullandıkları “yasal haklarımızı saklı tuttuğumuzu belirtiriz” cümlesinin hiç hoş olmadığının altını çizmeden geçemeyeceğim. Türkiye hukuk devletidir. Elbette yasal hakları vardır. Ancak bu cümlenin, muhatabınıza yaptığınız davet ile birlikte aynı anda sarf edilmesinin halkla ilişkiler açısından şık olmadığı açıktır. Köşemde zaman zaman bankacıların sorunlarına yer verdim. Tabii ki İş Bankası’nın değerli yöneticilerinden ve sendikadan gelecek açıklamalar da her zaman bu köşede yer alacaktır.