İran'ın güçlü kalma sebebi
Barzani'nin referandum süreci aniden ortaya çıkmadı. AKP, 16 Nisan referandumunda "evet" için Barzani ile birlikte çalışırken, sözde Kürdistan referandumunun yapılacağını gayet iyi biliyordu.
Aslında Barzani Türkiye'deki referandumdan önce bu işi gerçekleştirmeyi planlıyordu.
Hemen birileri devreye girdi. Barzani'nin konuyu dile getirmemesini, gerekiyorsa Türkiye'deki referandumdan sonra konuşmasını rica ettiler. Talep kabul gördü ve Barzani Türkiye'deki gelişmelere göre susma kararı aldı.
Referandumdan "evet" çıkması durumunda AKP'nin müttefiki Barzani'nin bağımsızlık için harekete geçeceğini seçimlerden önce dile getirmiştik. Aynen öyle oldu. 16 Nisan referandumundan sonra Barzani kaldığı yerden devam etti.
AKP ise seçmenlere yönelik oy kaybı yaşamamak için tepki gösteriyormuş gibi yapıyor.
Bu sürecin en sessiz ülkesi olmasına rağmen İran, tek bir nota dahi vermeden Irak'ın kuzeyini vurdu. Sonrasında da hava sahasını kapattığını açıkladı. İşte "nasıl devlet olunur" ve "devlet ne için vardır" sorularının en güzel yanıtı. İran, kendi toprak bütünlüğüne tehdit oluşturabilecek, gelecek yıllarda vatandaşlarının can güvenliğini tehlikeye atabilecek riskleri ortadan kaldırıyor.
PKK'nın yaşam alanı bulamadığı ülkelerin başında neden İran geliyor, hiç düşündünüz mü?
PKK ve destekçilerinin en önemli coğrafi hedeflerinden biri İran'dı... Bunun için PJAK'ı kurup desteklediler. Peki İran ne yaptı? Yakaladığı teröristin gözünün yaşına bakmadı. Meydanlarda sallandırılan teröristler sayesinde PJAK'ın kökü kazındı. Bugün İran siyasetinde Kürtçü unsurlar yoksa en önemli nedeni İran devletinin kararlı duruşudur.
İran'ın Suriye politikası da ders niteliğinde. "Esad gidiyor, acilen ganimetleri paylaşmalıyız" telaşına düşmeden ilk günkü dış politikasını sürdürdü. Şu anda bu politikasının meyvelerini topluyor.
Türkiye gibi PYD'yi "devlet" yerine koymadı, örgüt ele başı Salih Müslim'i kırmızı halılarla karşılamadı.
AKP ise topu taca atıyor. Günlerdir MGK kararlarına aşırı anlam yüklendi ve "Anlaşmalardan doğan haklarımızı kullanmaktan kaçınmayız" gibi cılız bir açıklama geldi. Barzani cevap bile vermedi.
AKP öyle bir ikilemdeki... Bir yanda Barzani petrolleri öte yandan Başkanlık seçimleri... Meselenin Türkmenler ya da "Kürdistan" ile ilgisi yok.
Bunun en güzel kanıtını Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik'in açıklamaları. Çevik, HaberTürk gazetesinden Kübra Par'a verdiği röportajda, Kürdistan'a karşı olmadıklarını, oradan gelen petrolün kesilmesinden endişe duyduklarını söyledi.
Hükümete yakın isimlerden Abdulkadir Selvi ise AKP'nin bölge milletvekillerinin "Barzani'ye karşı yapılan sert açıklamalardan ve kamuoyunda oluşan öfkeden rahatsız olduklarını yazdı.
İşte bu tabloda İran'ın onurlu duruşuna özenmemek elde değil. İran'ın Türkmenler gibi soydaşları olsa ve onların yurdu bu şekilde talan edilse kim bilir neler olurdu!
AKP'nin aşırı liberal ve ümmetçi yaklaşımları Türkiye'nin birçok noktada tarihi kayıplar vermesine neden oluyor.
Siyaset; etnik gelişmeler, ırklar ve mezhepler çerçevesinde yapılamaz.
Türkiye'nin kuruluş ayarlarıyla oynamak ve hemen yanı başında kendisine tehdit oluşturabilecek devletçiklere müsaade etmek, telafisi mümkün olmayan hatalardır.
Dün sabah saatlerinde Habur Sınır Kapısı'nın Türkiye tarafından kapatıldığını duyunca "Acaba bir hamle mi gelecek" diye umutlandık. Ancak Bakanlık jet hızıyla böyle bir uygulamanın olmadığını belirterek, haberi yalanlandı.
Milli bir dış politikaya hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. Atatürk'ü silmek için ders kitaplarını her yıl yeniden basanlar keşke o dönemin Batı destekli Kürt isyanları karşısında nasıl onurlu ve kararlı bir duruş sergilendiğini anlasalar.
Gerçi bu kafa değil miydi, Atatürk'ün Dersim operasyonunu bile eleştiren!