Irak’taki gelişmeler ve Türkmenler
Irak’taki son gelişmeler, Irak merkezi yönetimiyle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi(IKBY) arasında cereyan eden egemenlik mücadelesidir. IKBY, Irak anayasasında belirtilen imtiyazlardan çok daha fazlasına sahip olmak istemekte, Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerde hakimiyet sağlayıp bu bölgeleri kendi egemenlik alanına dahil etmeyi hedeflemektedir.
Kerkük ve ihtilaflı bölgeler, IKBY’nin hem psikolojik üstünlük sağlamasına, hem de sahip olduğu petrol ve doğal gaz ile tahmin edilenin de üzerinde ekonomik imkân elde etmesine yarayan bölgelerdir. Irak merkezi yönetimi de en azından Kerkük’ün özel bir statüde, ihtilaflı bölgelerin de tamamen kendi egemenlik alanı içinde olmasına çalışmaktadır. Ayrıca anayasa çerçevesinde, ülkenin tümü üzerinde hem siyasi, hem de ekonomik açıdan söz sahibi olma gayreti içindedir.
***
2010 seçimlerinden sonra zorluklarla kurulan hükümette, Maliki’nin tutumundan dolayı elde ettikleri paydan memnun olmayan Kürt İttifakı, Irakiye Listesi ve Sadr Grubu, hükümet içi muhalefete başlamış, bu muhalefete IKBY de zemin yaratmış ve öncülük etmiştir. Bu süreçte merkezileşmeyi hasara uğratan IKBY’yle merkezi hükümet arasında bir siyasi çekişme başlamıştır.
Maliki’nin Mayıs 2012 tarihinde Kerkük’te Bakanlar Kurulu’nu toplaması, Kerkük’e gelirken getirdiği askeri birliklerin burada kalmaya devam etmesi ve bölgede Dicle Operasyonlar Komutanlığı adıyla yeni bir komutanlık oluşturması, askeri restleşmenin yanında siyasi çekişmenin boyutunu da genişletmiştir. Bu birliklerin KYB’yle çatışması hem merkezi hükümetin, hem de IKBY’nin bölgede karşılıklı askeri güçlerini arttırmasına sebep olmuştur. Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin gerginliği azaltıcı çabaları fiiliyatta bir sonuç getirmemiştir.
***
Hafta başında Kerkük ve Tuzhurmatu’daki patlamalarda 100’e yakın kişi hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Bu patlamaların ve kayıpların Türkmen mahallelerinde olması dikkat çekmektedir. Peşmergeler ile Dicle Operasyonlar Komutanlığı arasındaki çekişmenin ortaya çıkarttığı güvenlik boşluğu, silahlı bir gücü olmayan Türkmenleri olumsuz yönde etkilemektedir. Her iki taraf da kendi bölgelerini savunurken Türkmenler korumasız kalmaktadır.
Maliki’nin Şii kimliğini ön planda tutarak patlamaların yaşandığı bölgelere yeni askeri birlikler göndermesi mümkündür. Aralarında mezhepsel bir ayrım olmamasına rağmen Türkmenler de ayrıştırılmaya, böylece Türkmen kimliği zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle Türkmenlerin de kendilerini koruyabilecekleri bir güce sahip olması gerekmektedir.
***
Irak merkezi yönetimiyle, IKBY arasındaki gerginlik boyutunun nereye kadar uzanacağı bilinmemektedir. Gerginliği yumuşatmaya çalışan Cumhurbaşkanı Talabani’nin sağlık durumunun bozulmasının da durumu olumsuz yönde etkilemesi kuvvetle muhtemeldir. Görevden bir şekilde ayrılması halinde Irak’ta bir KYB liderlik mücadelesi ve ayrıca Cumhurbaşkanlığı probleminin yaşanabileceği de beklenmektedir.
Çatışma çıkması ve bunun derinlik kazanması halinde ABD’nin takınacağı tavır da önemlidir. IKBY, ABD ile ittifak halindedir. Ancak bu ittifak, 1 Mart tezkeresinin sonucunda güçlendiğinden ve zamanın şartları neticesinde oluştuğundan dolayı taktik bir ittifak olarak nitelendirilmektedir. Stratejik bir ittifak olarak ortaya çıkmadığı için Maliki yönetimiyle Barzani yönetiminin çatışmasını ABD, sürekli olmamakla birlikte bir müddet için görmezlikten gelebilir. Hatta bu çatışmaya müdahale de etmeyebilir. Bu durumda Erbil’in Ankara’dan destek arayışına gitmesi beklenen bir gelişme olacaktır.
Diğer taraftan ABD’nin, Türkiye’nin IKBY ile geliştirdiği enerji anlaşmaları karşısında, Irak merkezi hükümetinin onayının olması gerektiğini açıklaması dikkat çekicidir. Bu gelişme, ABD’nin tercihini merkezi yönetimden yana koyduğunun bir işareti olarak algılanabilir.
Ayrıca Maliki yönetiminin Şii İran’la iyi ilişki, hatta dayanışma içinde olduğu göz önüne alınırsa, çatışmanın etnik boyutunun yanında mezhepsel bir boyut kazanacağı ve bunun bölgede bir mezhep çatışmasına yol açacağı da dikkate alınmalıdır.
***
Barzani yönetiminin, Kerkük’te Türk izlerini silmek için mezarları tahrip etmesinin, tapu dairelerini yağmalamasının, bölgeye Kürtleri yerleştirerek demografik yapıyı değiştirme çabalarının ve yıllarca uyguladığı yıldırma politikalarının hiçbir zaman göz ardı edilmemesi gerekir. IKBY’nin gerginlik ve çatışmadan istifadeyle oldubittiler yaratmasına müsaade ve müsamaha edilmemelidir.
Türkiye’nin özellikle 2010 seçimlerinden itibaren Irak politikasını Sünniler ve Kürtler üzerinden yürütmesi Türkmenler üzerinde olumsuz bir etki yaratmış ve onların elinin zayıflamasına sebep olmuştur. Ankara’nın, başlangıçtan itibaren takip ettiği Irak’ın toprak bütünlüğü içinde siyasi birliği politikasına sahip çıkması, Kerkük ve Türkmenler konusundaki hassasiyetini kararlılıkla ortaya koyması, hem Türkmenlere büyük bir moral kaynağı olacak, hem de muhtemel olumsuzlukları önleyecektir.