"İmzalar MHP'den kurultay AKP'den!"
MHP genel başkan adaylarından Sinan Oğan, AKP'nin 22 Mayıs'ta kurultay kararı almasıyla ilgili olarak "İmzaları biz topladık, kurultayı AKP yapıyor, tabii işin esprisi, biz de kurultayımızı yapacağız. MHP, Türkiye'nin iktidarına aday bir partidir. AKP, son hadiseler göstermiştir ki, dağılma sürecine girmiştir" dedi.
Benim yorumum ise şöyledir: AKP'yi kurultay yapmaya zorlayan, MHP kurultayı için imza veren 548 delegedir! Zira MHP'deki büyük değişim, Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa ve başkanlık sistemi hayallerini sona erdirecekti. Bu sebeple bir taraftan MHP'nin kurultay toplamaması için çalışırken, diğer taraftan başkanlık sistemi konusunda gönülsüz olan Ahmet Davutoğlu yerine, "klonlanmış bir Tayyip Erdoğan" getirilmesi için düğmeye bastı. Davutoğlu'nu çekilmeye zorlamak için yandaş "medyadaki pelikan kuşları"nı kullananın kim olduğu da böylece netleşti.
***
Şimdi, AKP 22 Mayıs'ta kurultaya giderken, MHP'nin 15 Mayıs'ta tüzük kurultayı yapması engellenebilir mi? Aslında AKP'nin kurultaya gitmesi, MHP kurultayını daha da zorunlu hale getirdi. Yoksa gerçekten MHP diye bir parti kalmayacak! Gerçi Oktay Vural "MHP diye bir parti kalmadı" şeklinde bir konuşma yapmadığını açıkladı ama yurt çapında kurultay isteyen parti teşkilatlarının kapatılması, görevden alınanların yerine atamalar yapılmasına rağmen yeni il başkanlarının, il yönetimi oluşturmakta zorlanması neyin göstergesidir?
MHP teşkilatı, genel merkezin arkasından büyük ölçüde çekilmiş durumda... Çoğunluğu Meral Akşener'e destek beyan etti. Son olarak MHP Erzurum İl Başkanı Bülent Yazıcı, neredeyse bütün üst kurul delegelerinin olağanüstü kurultay için imza vermesinden sonra parti organlarının çalışmadığını ve yalnız kaldığını belirterek istifa etti.
Devlet Bahçeli, genel başkan adaylarının yaptığı toplantılarda üç hilâlli bayrağın kullanılamayacağına dair genelge yayınlayıp ülkücü gençleri de adayların üzerine sürerek bir netice almaya çalışıyor ama bu taktik de yürümeyecek. Çünkü gençler de olanı biteni görüyor.
***
Şimdi ya MHP de kurultayını yapacak ve iktidar alternatifi haline gelerek Türkiye'nin kurucu değerlerle yoluna devam etmesini sağlayacak ya da hukuk dışı yollarla kurultay engellenerek Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkarmak isteyen AKP'nin önü tamamen açılacak.
AKP'nin kurultay kararı almasından sonra, Hürriyet'teki haberin altına yorum gönderen bir okuyucu, "Davutoğlu'nun yerine Bahçeli'yi getirsinler" diye yazdı. Bundan şu sonuç çıkıyor ki, Bahçeli'nin kritik zamanlarda verdiği destekler, AKP'ye Davutoğlu'nun politikalarından daha fazla yarar sağlamıştır.
Türk Milliyetçilerinin partisi, nasıl oldu da Türk devletini yok etmeye çalışan iktidar partisine her sıkıştığında bu kadar açık destek verebildi? Mesele budur.
Türkiye'de siyasi partiler milletin değil devletin bazı kurumlarının kontrolü altındadır. MHP'de bu kontrol açığa çıkmıştır. Türk Milliyetçileri, partilerini kendi iradeleriyle yönetmek istiyor, kaynağı meçhul telefon talimatlarıyla değil! Kendi iradelerini parti yönetimine yansıtabilirlerse Türkiye'nin kaderine el koyabileceklerini de görüyorlar.
***
Nitekim Sinan Oğan da "Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakanı değiştirmekte acele etti. Biz zaten yakın bir zamanda Türkiye'nin başbakanını değiştirecektik" dedi.
İşte tam da bu sebeple, yani MHP'deki büyük taban hareketinin, Türkiye'nin gündemine oturması ve bütün televizyon kanallarının ister istemez MHP'yi tartıştırması yüzünden başkanlık hayalleri bir tarafa, mevcut konumunun bile tehlikeye girdiğini gören Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı tarafsızlığını her zamanki gibi çiğneyerek, böylece Anayasa'yı da ihlâl ederek rol çalmış oldu, AKP'nin kurultaya gitmesini sağladı...
MHP, şu bir iki ay içinde devlet kurumlarının vesayetini başından atarak milletin partisi olabilirse, Türk Milleti de MHP üzerinden kendi kaderine el koymuş olacak!