İktidarın günahtan kuleleri

Görünüşte hepsi dindar. Mütedeyyin insanlar. Ve dini imanı kimseye bırakmıyorlar. Sanki din bunlara inmiş ve yönetme hakları da kendilerindeymiş gibi davranıyorlar.

İçlerinde imam, müftü dâhil, profesörüne kadar her kademeden birçok insan var.

Siyasetçileri saymaya gerek yok.

Yıllarca mağdur edebiyatı yaptılar.

Yanlarından bir askerî araç geçse ve bunların yüzüne toz üfürse, başlıyordular, "rejim bizi mağdur etti" demeye.

Yıllarca "dışlandık" dediler.

"Rejim bizi öteledi" dediler.

"Hâlbuki biz Müslümanız. Dindarız. Dinden ve Müslümandan başka bir amacımız ve çıkarımız yok. Biz Allah yolunun yolcularıyız.

Hele bir iktidara gelsek. Hz. Ömer misali adaletimizden tüyü bitmemiş yetim hakkını alır.

Hele bir iktidar olsak, iktidarımızın nimetlerinden herkes eşit pay alır. Ne diyor yüce dinimiz 'emaneti ehline veriniz' işte biz bunu dava edindik ve bunun savunucularıyız.

Allah'ın bir adı da Hak'tır.

Biz Hak'tan yanayız..."

Yıllarca bu propagandayı yaptılar.

Günün birinde 28 Şubat diye postmodern bir darbe oldu...

Her ne olduysa ondan sonra oldu ve bunların büyük ekseriyeti Erdoğan-Gül-Arınç ekibinin yeni kurduğu partinin çatısı altında toplandılar.

Bu mağdur arkadaşların üstüne bir de şiir okuma meselesinden dava açılmadı mı? İşte tarihin yön değiştirdiği an o andı ve siyaset yolunda devlet treni makas değiştirdi.

Uzatmayalım..

16 yıl boyunca iktidar oldular...

Bütün mağdurlar, iktidar gücünün etkisiyle adım adım, yavaş yavaş beğenmedikleri, sevmedikleri Türkiye Cumhuriyetinin bütün devlet dairelerine yerleştirildiler.

Artık; müdür, şef, amir memurluk makamlarına kimin getirileceği, kimin terfi edip, kimin etmeyeceği onlardan soruluyor.

Öyle ki devlet memuru yapılacaklara bile artık bu kadrolar karar veriyor.

Bu arada "Yeni Türkiye" şablonu üzerinden medya el değiştirdi.

Askerî vesayet dedikleri yapı ortadan kalktı.

Ordu operasyona uğradı.

İçinden FETÖ diye bir yapı çıktı ve çıkmaya da devam ediyor..

Aynı şekilde yargı tam anlamıyla alabora oldu.

Yeni sistem, yeni adamlar, yeni bürokrasi kuruldu ve halen bu yapı devam ediyor.

Geldiğimiz noktada artık mağdur değil, mağrur durumdalar.

Ezilen değil, ezen durumdalar.

Korkulacak asker yok.

Kararlarına itiraz edecek yargı yok.

Kendilerini eleştirecek ana akım, yan akım medya da yok. Çıkabilecek bütün itiraz seslerine kapalı Türkiye.

Kısacası tam hâkimiyet aşamasındalar.

İşte bu her şeyin tam kontrol altında olduğu Türkiye'de, bu dindar, mütedeyyin, Hak dostu, imam-hatipli ve İlahiyatlı bürokrasinin egemen olduğu Türkiye'de Sayıştay raporlarına göre, haksızlık, haram yeme, beytülmale el uzatıp devlet malını har vurup harman savurma, kısacası, İslam'ın ne kadar men ettiği melanet varsa hepsi günahtan dev kulelere dönüşmüş durumda.

Halen daha dinden imandan bahsedip durmuyorlar mı gel de çatlama.

Yazarın Diğer Yazıları