İktidar da muhalefet de yanlış...
Başbakan’ın Suriye politikası yanlış... Başbakan’ın diyorum, çünkü Türkiye’de toplumun bir kesimi Suriye politikasına karşı çıkıyor. Bu anlamda milli dava olarak görülmüyor. Başbakan da Suriye politikasında kamuoyunu ikna edemedi. Dış politikada başarı şartı, bu politikanın milli dava haline dönüşmesidir.
Suriye’nin ve Esad’ın dünya kamuoyunda ve Türk kamuoyunda karnesi zayıftır. Suriye hala dünyada diktatörlüğün yaşandığı ülkelerden biridir. Suriye’yi 1960’lardan beri Baas Partisi ve 1970’lerden bu yana ise Esad ailesi yönetiyor. Esad ailesi Nuseyri tarikatından gelen bir azınlığın desteğine bağlı olarak hayatta kalan bir diktatörlüktür. Geçmişte Esad ailesi 1982’de 30 bin insanın katledildiği Hama gibi ciddi katliamlarla ayakta kalabilmiştir. Türkiye’ye karşı Öcalan’ı 19 yıl saklamıştır.
Türkiye’nin Suriye politikasına tüm dünyada farklı yorumlar yapılıyor...
* ABD, İran ve Suriye politikalarında, Türkiye’yi kullanıyor.
* Suudi Arabistan ve Katar, mezhep kavgası yapıyor. Türkiye’yi bu nedenle destekliyor.
* Başbakan Erdoğan, Esad’ı devirerek Orta Doğu hakimiyetini kurmak istiyor.
Nereden bakarsak bakalım, Türkiye mevcut imkanlarını kaybetmeden ve bir maliyete katlanmadan Suriye sorununu idare edebilirdi. Ne yazık ki, olayın tırmanması, Rusya dışında herkese ve özellikle de en fazla Türkiye’ye zarar vermektedir.
İran, ABD ile olan kavgası ve mezhep tercihi nedeniyle Suriye’yi desteklemektedir. Bunun maliyeti olarak, ABD ve Avrupa ile ilişkileri daha da gerginleşmiştir. Ambargo uygulaması nedeniyle ekonomik anlamda zarara uğramıştır. Yetmedi... İran uluslararası bankacılık sistemi dışında bırakılmıştır. Bunun içindir ki, döviz rezervlerini altınla değiştirmek külfetine girmiştir.
İngiliz The Times’a göre de İran, Suriye’ye 10 milyar dolarlık destek sağlamıştır. Ambargo ve Suriye sorunu İran’a zarar vermiş ve Riyal son 10 günde yüzde 50 ve son bir yılda yüzde 80 değer kaybetmiştir. Bunların maliyeti topluma yansımaktadır. Bu nedenle siyasi tepkiler artmıştır. Bu tepkiler daha da büyüyebilir.
Rusya’ya gelince... Suriye olayının tırmanmasından tek karlı çıkacak ülke Rusya gibi görünüyor.
Her şeyden önce; Rusya’daki yönetim de hülle yoluyla ugulanmakta olan bir dikta rejimidir. Bu nedenle Rusya, Suriye olayına, demokrasi ve insan hakları açısından yaklaşmıyor. Kaldı ki ve daha önemlisi,
Rusya, Suriye’nin Akdeniz’deki limanlarını kullanarak, Akdeniz’e hakim olmak istiyor. Mamafih bugüne kadar Suriye’ye açık desteği yanında, Akçakale olayında da NATO’yu uyararak “Askeri müdahale, sığınma kampları ve benzeri oluşumlara karşıyız” mesajını verdi. Bu yolla da Rusya, NATO karşısında silik kalmaktan kurtulmuştur.
İş bu noktaya geldikten sonra Türkiye’nin yapacağı, içeride birlik içinde hareket etmek ve Suriye meselesinin ülkeyi zayıflatmasını önlemek olmalıdır.
CHP, bu konuda erken ve önyargılı davranmıştır. Söz gelimi ’’Düşen top mermilerinin özgür Suriye ordusu mu, yoksa Esad rejimi tarafından mı atıldığı belli değil “ demiştir. Oysa ki Suriye Enformasyon Bakanı, Türkiye’ye başsağlığı dileyerek soruşturma başlatılacağını söylemiştir.
CHP’nin, olayların alt yapısı ortaya çıkmadan her zamanki gibi gerçeğe değil, Kılıçdaroğlu’nun bilinen düşünce yapısına göre açıklama yapması, Başbakan’ın Suriye politikası kadar yanlış olmuştur.