İdlib'in karanlık çıkmazı!..
"Çatışma henüz bitmedi, biz buna hazırız..."
Suriye'nin kuzeybatısında, Halep'e 60 kilometre uzaklıktaki sınır komşumuz İdlib'i işgal eden muhaliflerin medyaya yaptığı bu açıklama, yakın coğrafyamızdaki iç savaş tehlikesinin bir kez daha "sınır"a dayandığını ortaya koydu...
"Cephet'ül Vataniyelil-Tahrir" (Özgürleştirme Milli Cephesi) adlı grubun tehdit içeren bu açıklamaları gerginliği arttırırken, yüzde 99'u Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve Nusra Cephesi gibi örgütlerin kurduğu "Fetih Ordusu" ittifakının işgali altında bulunan İdlib'de rejim karşıtlarının arazi kaybı devam ediyor...
Çünkü Şam ordusu, cihatçı teröristlerin son kalesi İdlib çevresinde çok önemli merkezleri ele geçirdi... Dinci gruplardan temizlenen bölgeler arasında stratejik Han Şeyhun kasabasının olması, Esad rejiminin ilerleyişini dışa vuruyor...
Önceki gün medyaya yansıyan sınır boyundaki kargaşanın büyümesi de; rejimin 1.5 milyon nüfuslu İdlib çevresindeki hakimiyetinin artacağını ortaya koyuyor...
Evet; Arap basınının geçen hafta, "büyük İdlib savaşı kapıda" şeklinde duyurduğu gerginliğin sonuçları beklendiği gibi "sınır"a dayandı...
Onbinlerce Suriyeli sınır hattını geçerek bölgedeki Türk askeri birliklerinin araç ve gereçlerine saldırdı, Türkiye aleyhine sloganlar attı... Bu eylemler bile başlı başına Türkiye'ye ders gibi...
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "göç dalgası bize doğru geliyor" şeklindeki açıklamasının ardından medyaya yansıyan görüntüler dehşet verici...
Suriye iç savaşında en büyük şiddet dalgasının yaşandığı bölgelerden biri olan İdlib'den gelen haberlere bakılırsa, 140 binden fazla insan İdlib'in kuzeyindeki Atme sınır hattını geçti...
İŞİD militanlarını andıran grupların yanısıra, gencecik onbinlerce insanın haykırarak sınıra doğru koşması yalnızca Suriyelilerin korku ve panikle karışık tepkilerini dışa vurmadı, aynı zamanda Türkiye içerisindeki endişeyi de doruğa çıkardı...
Her ne kadar Suriye hükümeti dünden itibaren İdlib'de tek taraflı ateşkes ilan etse de, Suriye ve Rusya dışında, İdlib'de yaşananlar dünyanın pek umurunda olmadı...
8 yıl öncesinden itibaren iç savaş kışkırtıcılığının kanlı sonuçları ve sosyolojik travmaları ile karşı karşıya olan ve tabii ki bir yandan ekonomik darboğaza sürüklenen, diğer yandan da hem diplomatik hem de iç güvenlik açısından sıkıntılar yaşayan Türkiye ise belli ki İdlib meselesi ile birlikte yeni bir kaosun kapısına sürükleniyor...
2.YAZI
Suriye, Hatay, çöküş!..
Evet; Rus ve Türk garantörler arasında, İdlib'te sorunlu bölgelerin kaderini belirleme arayışları devam ederken, bölgede yeni gözetleme kuleleri kurulması düşünülüyor ama bu durum Suriye iç savaşında en sorunlu bölgelerden biri olan İdlib'in geleceğiyle ilgili umut vermiyor...
O halde ne yapılmalı?.. AKP iktidarı 8 yılı aşkın süredir Türkiye'yi hem keşmekeşin ortasında tutan, hem de iç güvenlik riskine sürükleyen Suriye politikasını acilen değiştirmeli...
Suriyelilerin yarattığı karmaşa nedeniyle özellikle Güneydoğu kentleriyle metropollerdeki sıkıntılarla boğuşan Türkiye, yeni göç dalgalarıyla hem yurt içinde girdaba sürüklenecek, hem de sınırdaki karmaşanın kanlı olaylara yol açmaması için sürekli teyakkuz halinde olacak...
Dünya ülkelerinin neredeyse yüzde 90'ının ilgilenmediği bir coğrafyada, hiçbir kazancı olmamasına rağmen Türkiye'nin karmaşada çırpınmaya devam etmesi kimin işine geliyor acaba?..
Türkiye; Amerika'nın bölgedeki "taşeron"uyumuş gibi bir algıyla yıpranırken, çıkmazlarda daha ne kadar boğulacak?..
Üstelik memleketin onlarca önemli sorunu varken; Suriye, Ankara'yı daha ne kadar oyalayacak ve 80 milyon Türk yurttaşı bu girdabın içerisinde ülkenin hangi çıkarı uğruna bocalamaya devam edecek?.. Bence düşünülmesi gereken en önemli konu bu...
CHP'li Ertem'den uyarılar...
Türkiye'de; milyonlarca Suriyelinin yaşattığı gerginliklere muhalefetin tepkisi artarken, sığınmacıların geri gönderilmesi konusu gündemin değişmeyen maddesi...
Peki; sığınmacıların en yoğun olduğu bölgeler AKP'nin vahim Suriye politikasından nasıl etkileniyor ?..
Meclis'teyken Hatay bölgesinin yol-tünel-enerji-tarım ve ulaştırma sorunları ile ilgili etkili soru önergelerine imza atan eski CHP milletvekili Birol Ertem'in Suriye çıkmazının olumsuz yansımalarıyla ilgili çarpıcı gözlemleri var...
Bakınız, Hatay'ın sevilen politikacılarından Birol Ertem, "Türkiye ile Suriye arasındaki krizin Hatay üzerindeki etkisi" başlıkla raporunda hangi yıkımlara dikkat çekmiş;
"- Hatay'ın toplumsal grupları arasında güvensizlik ve gerginlik derinleşti, ayrışma ve ötekileştirme süreci başladı, mezhepsel gerilim ortaya çıktı.
- İŞİD'in dağılması sonucu Güney ve Güneydoğu bölgesi teröristlerin sığınma alanı haline geldi.
- Legal ihracatın yerini kaçakçılık aldı, sınır ticareti kayıt dışı ekonomiyi ortaya çıkardı.
- Sığınmacılardan kaynaklanan düşük ücretli yeni işgücü, bölgedeki işsizlik sorununu kangrenleştirdi.
- İstanbul'dan sonra Türkiye'nin 2. büyük TIR filosuna sahip Hatay bölgesi, lojistik açıdan olumsuz etkilendi, onbinlerce araç çürümeye terk edildi.
- Ovada yetiştirilen ve Cilvegözü'nden Ortadoğu'ya ihraç edilen sebze ve narenciye ihracatı durma noktasına geldi.
- Hatay vergilendirme sıralamasında 9. sıradayken ekonomik kayıplardan dolayı 13. sıraya geriledi."
Hatay'ın sorunlarına duyarlı olan Birol Ertem'in saptamaları aslında tüm Akdeniz ve Güneydoğu'yu cenderede tutan buhrana işaret ediyor...
İşte bu çarpıcı Hatay raporuna bakarak İdlib üzerinden yaşanan krizle ilgili asıl soruyu sormak gerekiyor;
Türkiye; Suriye üzerinden ne kazanıyor ve Hatay'da da olduğu gibi daha ne kadar kaybedecek?..
CHP; Birol Ertem'in bu raporuna acilen kulak vermeli, bölgede Suriye kaynaklı sorunlara müdahale için çalıştayları yoğunlaştırmalı, yöre insanına sahip çıkmalı...