İdlib'de büyütülen apse nihayet patladı!
İdlib'de, Suriye ordusunun topçu ateşi sonunda Mehmetçikler şehit düştü. Türk ordusunun karşı ateşi sonunda, Suriye ordusu da kayıplar verdi.
Gazetecinin görevi, duygulara hitap ederek halkı galeyana getirmek değil olayla ilgili gerçekleri duyurmaktır. Bir sorunun çözümü, konuyla ilgili bütün verilerin doğru anlaşılmasından geçer.
Önce İdlib'de durum nedir, onu hatırlatalım.
***
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 2018 yılının Eylül ayında Tahran'daki İdlib zirvesinden sonra "İdlib bölgesi, çatışmasızlık bölgesidir Çatışmalar duracak ve yine siyasi sürece odaklanacağız. İdlib'de bulunan terörist gruplar şu anda buraya saldıran rejim ve destekçileri tarafından Halep'ten, Hama'dan, Doğu Guta'dan, hatta güneyden koridorlar açılarak gönderildi ya da bizzat getirildi. Bunlar madem bu kadar tehlikeli ki teröristler tehlikelidir; oralardan çıkarken niye etkisiz hale getirmediniz?" demişti.
BBC'ye göre, İdlib'de eski muhalif bölgelerinden gelenler ve aileleri yerleştiği için nüfus 2018 sonunda 4 milyona yaklaştı.
Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018 tarihinde, İdlib'de gerginliği azaltma ve çatışmasızlık bölgesi kurulması için anlaşmaya vardı.
Soçi Mutabakatı kapsamında, Türkiye ve Rusya bölgede askeri gözlem noktaları kurdu.
Şam yönetimi, 2019 Kasım ayı başından itibaren bölgede saldırılarını yoğunlaştırdı.
Soçi mutabakatına göre, Türkiye, bölgedeki teröristleri etkisiz hale getirecekti. Ancak Türkiye, böyle bir girişimde bulunmadı.
***
ABD için strateji üreten kuruluşlardan Washington İnstitute'ye 2018 yılı başında çok ayrıntılı bir Suriye raporu hazırlayan Fransız akademisyen Fabrice Balanche, İdlib krizi hakkında da aynı kuruluşa bir çalışma yapmıştı.
Balanche, sonuç olarak "Moskova, Tahran ve Şam'ın bu bölgedeki El Kaide'yi ortadan kaldırma girişimi, askeri açıdan başarılı olabilir ve Türkiye destekli güçleri imha edebilir ama Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilere ciddi zararlar verir. Bu sebeple İdlib savaşında, Suriye veya Rus kuvvetlerinin, Türk gözlemci noktalarını hedef alması, ABD'nin Ankara ile yakınlaşması için bir fırsat teşkil edebilir." demişti.
İşte şimdi o noktaya gelindi.
***
Türkiye, İdlib'de askeri gözlem noktalarını, teröristlerle Suriye ordusu arasına, yani İdlib'in Suriye tarafına kurdu! Suriye ordusunun teröristlere müdahale edebilmesine Türk gözlem noktaları engel oluşturuyordu. Suriye bu sebeple gözlem noktalarına taciz ateşi yapıyor veya bu mevzileri kuşatıyordu. Sonunda doğrudan saldırdılar...
Fabrice Balanche'nin Washington Enstitüsü için hazırladığı "Suriye savaşında sekteryanizm" başlıklı raporda "Sünni İdlib" özerk bir bölge olarak tanıtılıyordu.
Raporda yer alan 57 numaralı haritada Suriye ve Irak'ın nasıl bölüneceği var! Haritada "Irak Kürdistanı" ve "Suriye Kürdistanı" denilerek fiili durumun sınırları gösteriliyordu.
Tillerson ABD Dışişleri Bakanı iken Ankara'da Tayyip Erdoğan ile yaptığı, resmi kayıt tutulmayan 3.5 saatlik görüşmeden sonra "Suriye'nin kuzeyinde kim nereye egemen olacak, önümüzdeki süreçte bunlara karar vereceğiz" demişti!
Yoksa ABD, "Fırat'ın doğusuna karışmayın, El Bab, Afrin ve İdlib sizin olsun" mu demişti?
***
Tahrir El Şam denilen örgüt, İdlib'i Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un deyimiyle gittikçe büyüyen bir apseye dönüştürdü. Lavrov, "Bu apsenin ortadan kaldırılması şart" diyordu.
Biz 2019 yılı Ağustos ayında "Ankara, apsenin deşilmesi sırasında cerahatin Türkiye'nin yüzüne sıçramaması için çalışmalıydı. Türkiye, kendi başına belâ olacak bir örgüte bu kadar ılımlı yaklaşmamalıydı. Sivillerin korunması için de teröristlerin İdlib'den tasfiye edilmesi gerekirdi. Türkiye'yi yönetenlerin bu tutumu, ileride daha büyük sorunlara yol açacaktır." diye uyarmıştık. Şimdi o sorunlar yaşanıyor.