İçim kan ağlıyor
Siz bu satırları okurken, ben Washington’a dönmek üzere okyanus üzerinde olacağım. Dönüyorum, ama bu dönüş, başka dönüş, inanın içim, hiç bu kadar yanarak ülkemden ayrılmıyorum. Daha doğrusu, içim kan ağlayarak, ülkemin lime, lime edilişine üzülerek gidiyorum.
Her sene, büyük bir özlemle ayak bastığım bu topraklardan gelecek göremeyerek, geleceğin karartılışına seyirci kalarak, babamın bana bıraktığı ülkeyi, çocuklarıma ve torunlarıma bırakamama üzüntüsü ile dönüyorum. Uygarlık yarışını bırakıp, başka bir eğitime yönelmiş bir ülkeden ayrılıyorum. Ne tuhaf; ordusu dağıtılmış, polisi töhmet altında, ekonomik özgürlükleri işgal edilmiş, adalet sistemi çökertilmiş, etnik ve dini açıdan birbirine düşürülmüş, sosyal olarak parçalanmış bir ülke. İşin daha da acısı, ülkede uygarlık ve bilim, cehalete yenik düşmüş.
Son 35 yılda, ülkemin iktidarında, darbeci diktatörlerden, siyasetin her rengine mensup politikacıyı gördüm. Bir kısmını gazeteci olarak izledim. Bir dönemler onların yönettikleri ülkede memurdum. Zaman zaman, kızdım küfrettim, bazen salaklıklarına söylendim, yaptıkları siyasi hatalara sövdüm. Ama bu kez onların hepsinin toplamından daha fazla, daha acı bir şeyle ülkemden ayrılıyorum. Bir daha görüp göremeyeceğini bilememek. Bayrağımdan bile emin değilim. Bunu bana bir İranlı meslektaşım, bir Iraklı muhalif söylemişti. En acısı orada olduğunu bilip de görememek.
Bu mu, bize çağ atlatılan sistem? Bu mu, bize verdiklerini söyledikleri yaşam? Ben, ülkemin artık yok edilmek üzere, teker teker hücrelerine ayrıldığına inanıyorum. Ekonomik açıdan, siyasi açıdan, sosyal açıdan. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının birleştirdiği, bir araya getirdiği toplum dağılıyor. Dağılan toplumlar da, çabuk çözülür. Bizim çözüldüğümüzü, ülke halkının, geleceği konusunda umursamaz olduğunu, yabancılar da fark etti.
Ben onları kandırırım mantığı, ama artık onlar kanmıyor ve her gün yayın organlarında, kanmadıklarının kanıtı yazılar. “Türkiye, IŞİD’in petrolünü satıyor. AKP,IŞİD petrolünden komisyon alıyor. AKP’li liderlerden, kafa kesen, IŞİD’i lanetleyen, tek kelime yok. El Nusra, AKP tarafından destekleniyor. Hamas, AKP tarafından destekleniyor. PKK terör örgütü, Batı’nın IŞİD’e karşı müttefiki. AKP PKK ile pazarlık yapıyor. Yolsuzluklar üzerine Türk hükümeti gitmiyor. Türkiye’de ifade özgürlüğü sansürlendi. İnternet kontrol altında.” Daha bunlar gibi, her gün yabancı basında, yüzlerce yazı ve haber.
Yurt dışında yaşayan Türkler, yaşadıkları ülkelerin basın yayın organlarında, ülkeleri bir kelimeyle bile olsa geçince, heyecanlanırlar. Ama bu tür haberlerden değil. Çünkü bu tür haberler, onların yaşadıkları ülkelerdeki yaşamlarını da zorlaştırır. Ne yazık Türkiye, artık kendini, Çankaya’ya atan kişi ve etrafındakiler yüzünden, rayından çıkmış gidiyor. Ama gamsızlık, ülke topraklarının dağıtılmasına karşı, küçük, üç kuruşluk avantalar uğruna, insanlarımız, afyonlanmış gibi suskun.
Demek ki bizleri yetiştirenler, bize yanlış eğitim vermiş. Vatan, bayrak, toprak, onur, haysiyet, namus, birbirine saygı falan, şimdilerde pazarlarda satılan emtia gibi. Millet sanıyor ki bindiği araba, kullandığı telefon veya oturduğu rezidans, onun kalitesini, uygarlık düzeyini yansıtacak, o düzeye taşıyacak. Yok aslanım, yok öyle şey. Öyle olsa, Suudi Arabistan, New York, Paris de Roma olurdu. Ama bu altın uçak ve tuvaletlere rağmen, hâlâ Suudi Arabistan, Arabistan.
Bir sürü cahil takımı, her şey için, her şekilde nane oluyorlar. Bu çöküş, yavaşlama ve ağırlaşma dönemlerini çoktan geçmiş. Şimdi dağılma aşamasında.
Ben bunlar için üzgünüm, bunun için içim kan ağlıyor. Elin baldırı çıplak mürtecisi devlete, devleti devlet yapan, tüm kavramlara karşı çıkıyor. Çıkacak tabii. Onlara karşı çıkacak ki, kendisini adam sayacaklar, adam olmadığı halde. Cahil adam olacak ki kimse onun cehaletini aşağılamayacak. O da kalkıp uygarlığı aşağılayacak.
Avrupa Birliği, bizim müzakere ettiğimiz komisyonları kaldırdı. Anlamı, bizim bakanlığımız var, ama onların karşısında bizi kabul edecek her hangi bir makam yok. Ancak, kime gam, kime kasavet. Varsa yoksa telefon, ya da otomobil veya maketinden satın aldıkları ev, rezidans. Sorarım size, oluyor mu? Bu mu, bundan 30 yıl önce bırakıp gittiğim ülkem? İçim kanamasın da, başka ne yapsın?