İçe dönük milliyetçilikmiş!-2
Dünkü yazımızda AKP’nin dışa yönelik milliyetçilik yaptığını iddia edenlere bazı sorular sorduk. AKP Hükümetleri, Kıbrıs’ta Annan Planını kabul ederek mi, Kerkük’ü Barzani’ye terk ederek mi, Azerbaycan’ı ihanete uğrama duygusu içine iterek mi, Batının Ermenistan konusunda istediği tavizlere evet diyerek mi veya AB ve ABD’nin talepleri karşısında direnmeyerek mi “dış milliyetçilik” yapmıştır. Bunların hangisi milliyetçilik ile izah edilebilecek politikalardır?
Türkiye için büyük öneme sahip bütün konularda teslimiyetçi olan AKP şov amaçlı bir iki konu dışında ABD ve AB’nin Türkiye’de bulabileceği en iyi ortaktır. Özetle, iç politika kullanımı amaçlı sözde İsrail karşıtlığı üzerinden ve insanî amaçlarla yaklaşılması gereken Gazze meselesini sandık süreci için istismar eden bir anlayışın dış milliyetçilik yapması söz konusu değildir.
Gelelim MHP’nin dış milliyetçilik yapmadığı iddiasına. Bütüncül bir milliyetçilik anlayışı ile yola çıkan MHP, önce Türkiye’nin ve Türk milletinin birliği ve bütünlüğünü savunmaktadır. Çünkü içeride bir ve bütün olmayan bir ülkenin dışarıda izleyebileceği hiçbir başarılı politika olamaz. MHP, 1965’ten buyana temel olarak Türk Birliği görüşünü savunan bir partidir. Bu temel görüş dışında dünya ve bölge gündemine göre gelişmeler karşısında Türk milliyetçiliği zemininde tavır alınmaya çalışmıştır. Bazen yanlış tespitler yapılmış, uygulamada eksiklikler, yanlışlıklar olmuştur. Ancak genel planda tarih Türk milliyetçilerini ve MHP’yi haklı çıkarmıştır. Türk Dünyası bağımsızlığına kavuşmuştur. 20 seneden bu yana beş tane bağımsız Türk Cumhuriyeti, Türkiye ve KKTC’nin yanında Avrasya ekseninde her geçen gün biraz daha bütünleşerek varlıklarını sürdürmektedirler. Evet Özbekistan’da Kerimov ile sıkıntılar vardır, ancak beş yaşındaki Özbek çocukları, sokaklarda Galatasaray forması ile dolaşmaktadır. Bakü sokaklarında adı Polat Alemdar olan çocuklar oynamaktadır. 20 sene sonra bugünden de çok daha iyi bir noktaya varılacaktır.
Türk milliyetçilerini börklü ve oklu çizerek sözde alay edenler, “İslam’da milliyetçilik yoktur” diyerek yalan söyleyenler, tarih ve millet önünde Türk milliyetçileri karşısında küçük düşmüşlerdir. Erdoğan son Kırgızistan gezisi sırasında “Biz, Türkiye ile Kırgızistan’ı bir milletin ayrı devletleri, birbirimizi ise kardeş olarak sayıyoruz” demiş. Demek ki Türkler Erdoğan’ın dediği gibi Türkiye’deki etnik gruplardan biri değilmiş? Demek ki, içeride etnik grup, dışarıda kardeş millet olmuyor. Bugün ve gelecek de Türk milliyetçilerini ve MHP’yi haklı çıkarmıştır ve çıkacaktır.
Sonuç olarak, bu “teorisyen” arkadaşlar, AKP’den milletvekili olabilirler ancak bu iç/dış milliyetçilik gibi sathî ve doğru olmayan bir ayrım üzerinden Türk milliyetçiliğine ve MHP’ye saldırmaya kalkarlarsa sadece mahcup olurlar. Onların nereye giderlerse gitsinler mahcup olmalarını önce biz istemeyiz; çünkü neticede bizim arkadaşlarımızdır ve kimse onlara gittikleri yerde bizim onlara onların bize söylediği gibi “bizim arkadaşımız” demeyecektir.
Not: 7 Şubat 2011 akşamı NTV’de bir programda kullandığım muğlak bir ifade yanlış anlamalara neden olmuştur. 1965-1993 sürecinde MHP’nin aştığı zorlukları ve MHP’ye karşı düzenlenen iç ve dış psikolojik operasyonları anlatmıştım. Bazı BBP’li arkadaşlarımız, bu anlattıklarımdan BBP’nin bir dış operasyon sonucu kurulduğu gibi bir sonucu çıkarmışlar. Programı seyrettiğim zaman arkadaşlara hak verdim. Kullandığım muğlak ifade böyle anlaşılmaya müsatimiş. BBP’nin kurulma sürecini yakından bildiğini düşünen bir insan olarak, anılan süreçte bir dış operasyon olmadığını bilmekteyim. Bundan dolayı böyle bir ifadeyi kastederek kullanmadım. Sadece televizyonda konuşurken hızlı konuşmanın yarattığı bir muğlaklık söz konusu olmuş. Eğer aksini düşünseydim bunu da söyler ve yazardım. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile 1990’larda ideolojik ayrılıklarımız olmuştur. Ancak bu onu yiğit bir Türk milliyetçisi dost olarak görmemizi asla engellememiştir. Arkadaşlarımızı hiç üzmemeyi dilerdim.